Biz, Beyrut’un güney banliyölerinde dün gerçekleşen ve onlarca masum insanın hayatına mal olan patlamayı en güçlü ifadelerle kınıyoruz. Katliam, elbette katliamı haklı çıkarmaz. Ancak haksızlık ve zulme başkaldıran devrimci Müslümanlara karşı Şam despotunu desteklemek için Suriye’ye müdahil olan İran’ın Lübnan partisinin yaptıklarının da en büyük günah olduğunu unutmamak gerekir.

İran ve onun Lübnan partisinin şunu idrak etme zamanı gelmedi mi? Bölgeyi içinden çıkılmaz bir krize soktular. Mezhepsel kutuplaşma ve orada burada işlenen katliamların eşi benzeri görülmemiştir. Peki, tüm bunlar ne için ey İran partisi? Allah Subhânehu ve Teâlâ için mi? Bu, İmam Hüseyin’i örnek edinmek midir? Allah Subhânehu ve Teâlâ, Allah’ın indirdiğinden başkası ile hükmeden ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranları dost edinmeyi mi emretmiştir? Hüseyin RadiyAllahu Anh, Müslümanların otoritesini gasp eden ve küfürle yönetenleri mi savunmuştur? Hayır vallahi. Aksine Allah Subhânehu ve Teâlâ, mazlumlara yardım etmeyi ve hakkı gerçekleştirmeyi emretmiştir. Hüseyin RadiyAllahu Anh işte bunun için başkaldırmıştır. İran ve onun Lübnan uzantısının yaptıkları ise, tamamen bunun tersinedir. Aksine bu, Suriye toprakları üzerinde egemenliğini korumak isteyen Amerika’nın isteğinin ta kendisidir. Basiret ve feraset sahibi her Müslüman bunu fark eder.

Ayrıca Lübnan’daki siyasi erki de terörle mücadele bahanesiyle kutsal Şam devrimini destekleyen gençleri tutuklamak için bu menfur patlamanın bir gerekçe olarak kullanılması konusunda da uyarıyoruz. Zaten hapishaneler, Suriye devrimini destekleyen Müslüman gençlik ile dolup taşmaktadır. Onlara yapılan işkence sahneleri, hâlâ gözler önündedir. Alınan bütün bu ve benzeri diğer önlemlerin, Lübnan halkını korumak için fayda etmediği görüldü. Müslüman gençliği tutuklamak, sadece daha fazla bölünme ve tefrikaya, insanlar arasında daha fazla gerginlik ve istenmeyen tepkiler ve eylemler serisine neden olacaktır.