Logo
Bu sayfayı yazdır


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HTu2013BAu20132011u2013MMBu2013TRu20130008 H. 27 Rabi-ul Evve 1432
M. Çarşamba, 02 Mart 2011

-Basın Açıklaması- Laik Türkiye'de Kadınların Korkunç Şekilde Öldürülmesi Suçlarının Artması, Demokratik Liberal Rejimin Yeni Arap Dünyası İçin Bir Model Olamayacağını Göstermektedir

Türkiye Adalet Bakanlığının yayınladığı yeni istatistik veriler, Türkiye'de kadına yönelik suç oranının 2002-2009 yılları arasındaki yedi yıl boyunca %1,4'e yükseldiğini göstermiştir. Bu kadınlardan 950'si sadece 2009 yılının ilk yedi ayında öldürüldü. Devletin yaptığı, "Türkiye'de Kadına Yönelik Ev İçi Şiddet Konulu" başlıklı araştırmaya göre kadınların %42'si şiddete maruz kalmıştır.

Bazı siyasiler ve yorumcular, Müslüman bir çoğunluğun demokratik liberal laik bir sistemle bir arada yaşamasını temsil etmesi bakımından gelecekte Mısır ve yeni Arap dünyasının siyasi sistemi için model oluşturmasından dolayı Türkiye'ye övgüde bulundular.

Ancak Türkiye'de kadına alçaltıcı şekilde muamele edilmesi bu sistemin, Türkiye ve Arap dünyasında kadın için fiilen olumlu bir geleceği garanti etme olasılığını ciddi bir şekilde tekrar gözden geçirmeyi gerektirmektedir.

Hizb-ut Tahrir'in Medya Temsilcisi Dr. Nesrin Nevaz, şu değerlendirmelerde bulundur:

"Türkiye'deki ekonomik gelişmeye dönük parlak tablonun arkasında kadının güvenliğinin ve onurunun ilk kurbanı olduğu laik liberal ifrazatların iğrenç sosyal etkileri yatmaktadır.

Kimileri, erkek ve kadının ailedeki rolünü İslam'ın belirlemesini, ailenin efendisi ve lideri olarak erkeğe kavvame (üstünlük) vermesini kadına yönelik şiddetin artmasının nedeni olduğunu iddia ediyor. Zira cinsler arasında rollerde eşitsizliğin olması kadına saygısızlığı doğurmaktadır.

Eğer bu doğruysa bu tür İslami kanunların olmadığı ve -kendi deyimlerine göre- mevcut kanunların kadın erkek eşitliğini güvence altına aldığı laik liberal demokratik Batılı toplumlarda kadına yönelik şiddetin artması nasıl izah edilebilinir?

Mesela Amerika Birleşik Devletleri'nde her dört kadından biri ev içi şiddete maruz kalmakta, her hafta ikisi kocaları veya dostları tarafından öldürülmektedir. Nitekim içişleri bakanlığının istatistik verilerine göre polis, dakika başı fiziksel eziyete maruz kalan kurbanlardan telefon ihbarı almaktadır. Yine Amerika Birleşik Devletleri'nde FBI'nın istatistik verilerine göre kadın, her 15 saniyede partneri tarafından darba maruz kalmaktadır.

Kadına yönelik muamele, hangi toplumda olursa olsun o toplumdaki yaygın olan değerlere bağlıdır. Laik liberal devletlerde kadına saygı duymaya çağrıda bulunulması ile liberal özgürlükler arasında çelişki vardır. Çünkü bu özgürlükler, ya kadının bedeninin değerini düşürecek ve hakirleştirecek şekilde bir reklam ve eğlence aracı olarak istismar edilmesine geçit vermektedir yada erkeğin kadına istediği gibi muamele etmede özgür olduğu inancını kuvvetlendirmektedir.

İster Batıda isterse Türkiye'de olsun bu tür sistemlerin altında kadın ve erkek eşitliğine yönelik yapılacak olan her türlü reform veya yasal düzenlemeler, anlamsız içi boş kelimelerden ibarettir. Zira bunların kadının selametini ve normal onurunu sağlamada başarısızlıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca Türk kadını, bu zalim sistemin ve değerlerinin baskısının sıkıntısını çekmektedir. Buna karşılık İslam, her ne kadar erkek ve kadının ailedeki rolünü belirlemiş olsa da kadının değerini düşüren istismarı yasaklamakta ve erkeğin kadına dilediği gibi özgürce muamele etme noktasından bakmasını şiddetle reddetmektedir. İşte laik liberal sistemlerde aile içi şiddette payı olan bu iki sebeptir.

İslam dünyasındaki bir kadın, kendi siyasi sitemini oluştururken Batının deneyimlerini örnek alamaz ve almamalıdır. Bölgedeki istikrarsızlığın ve baskının altında kötünün iyisi diye eşitlik üslubunu kabullenmemelidir. Bangladeş'ten tutun Orta Asya, Pakistan ve Endonezya'ya kadar her yerde başarısızlığı ortaya çıkan laik liberal demokratik sistemin, adil ve daha parlak bir gelecek için bir hayli fedakarlık yapan bu gibi kişiler için model olmaması gerekir.

Sırf İslami kıyafet giymesinden dolayı Müslüman kadının eğitim veya siyasi kurumlara girmesini yasaklayan böylesi bir sistemin, İslam kaynaklı inançlara, kültüre ve güce sahip olan kimselerin örnek alacağı bir model olması imkansızdır.

İslam dünyasındaki kadın için gerçek değişimler, ancak İslam kanunlarına dayanan Hilafet Devleti'ni kurmakla gerçekleşir. O devlet ki asırlarca kadının haklarını ve saygınlığını korumuş ve tek bir kadının onurunu savunmak için Halifesi devasa orduları harekete geçirmiştir. O devlet ki kadının siyasi hayattaki payının öneminin farkına varmış, kadını öğrenmeye teşvik etmiş ve binlerce muallime kadını çıkarmıştır.

O devlet ki Allah'ın izniyle tekrar kurulduğunda Müslüman olsun gayrimüslim olsun İslam öğretilerine göre kadının toplumdaki saygınlığını güçlendirmek için siyasi, eğitim ve medya sistemlerini kullanacaktır. O devlet ki kadının onuruna veya bedenine herhangi bir şekilde eziyet edenlere yönelik cezalar sayesinde onun haklarını güvence altına alacaktır."

Dr. Nesrin Nevaz
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu Üyesi

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.