Pazar, 11 Zilkâde 1445 | 2024/05/19
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu

No: RD-BA-2023-MB-TR-13 H. 2 Zilhicce 1444
M. Salı, 20 Haziran 2023

Ürdün’deki Eğitim Gerçekliği Bir Felakettir, Kurtarılması Köklü Bir Değişime Gerek Duyar

Milli Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı Azmi Muhafaza, 18 Haziran 2023 Pazar günü yaptığı açıklamada, “Uzmanlar, eğitim kaybının tedavisi ve telafisi için 10 yıldan fazla bir süreye ihtiyaç olduğunu tahmin ediyorlar.” dedi. Ve 2019 öncesi Ürdün’de “eğitim yoksulluğunun” olduğundan söz etti. Eğitim yoksulluğu dördüncü sınıf öğrencisinin küçük bir paragrafı okuma ve anlama yetersizliğini tanımlıyor. Eğitim yoksulluğu oranı yaklaşık %52,5’dir. Ayrıca, uluslararası standartlara ve uluslararası testlere göre öğrencilerin yarısından fazlasının eğitimsel zayıflığı söz konusu. Araştırmalar çok büyük bir öğrenme kaybının olduğunu doğruladı.

Bundan on yıl önce 22 Aralık 2013 tarihinde dönemin Eğitim Bakanı Dr. Muhammed El Zubeybat, “İlk üç sınıfta okuyan öğrencilerin, Arapça veya İngilizce alfabesini okuyamadıklarını söylemişti. Bunlar, toplam öğrenci sayısının yaklaşık %22’sini oluşturuyorlar, yani yaklaşık 100.000 öğrenci demektir. Bakan, 2014 Yönlendirme sınavlarının sonuçlarından duyduğu hayal kırıklığını dile getirmiş ve ülke genelinde 342 okulda öğrencilerin hiçbirinin başarılı olamadığı vurgulamıştı!

Her iki bakanın açıklaması arasından 10 yıl geçmiş olmasına rağmen daha fazla düşüş ve çöküş dışında eğitim gerçekliğinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Ürdün’deki her aile, kötü eğitim gerçekliğini deneyimlemektedir. Feci eğitim gerçekliği hakkında yorum yapmaya, bakanlardan veya rejimin ardışık hükümetlerinin sözde uzmanlarından deliller serdetmeye ve alıntılar yapmaya gerek yoktur. Eğitim gerçekliği ilköğretimden yüksek öğretime kadar tüm kademeleri etkilemekte, kültürel ve bilimsel müfredata, her eğitim bakanıyla birlikte bozulan ve değişen idari sistemi uzanmaktadır. Her eğitim yılında bakan değişmektedir.

Ürdün ve tüm Müslüman ülkelerde eğitim krizinin günümüzde vahim ve korkunç bir boyuta ulaştığı ilgili çevrelerce ittifakla kabul edilmektedir, bahsetmeye bile gerek yoktur. Eğitim bakanlarının, yoksulluk ve telafisinin on yıla gerek duyduğunu söyledikleri eğitim kaybı hakkındaki açıklamalarını, mali yardım ve sivil toplum kuruluşlarının gücü ile sömürgeci Batı’nın diktelerine uyacak şekilde müfredatın sürekli değiştirilmesinden bahsedeceğiz. Çocuklarımız ve gençlerimiz Batılılaştırılıyor, öğrencilerimizin zihnine özgürlük, çocuk hakları, CEDAW ve demokrasi gibi yozlaşmış Batılı değerler enjekte ediliyor. Diğer bir deyişle Allah’ın yönetimini ve Şeriatını dışlamak için halkın yönetimi aşılanıyor. Hatta felsefe ve demokrasi adı altında batılı değerlerin ileri sınıfların müfredatlarına dahil edilmesi için bile çalışmalar var.

Bu yozlaşmış ve yıkıcı eğitim politikasının dayatılmasının yanı sıra Ürdün rejimi, bunu en pahalı bedellerle insanlara dayatıyor. Bu yüzden politika kaba ve yeterince kötüdür. Yozlaşma bağlamında eğitim ve disiplin isteyenler ve durumu iyi olanlar pahalı özel okullara başvuruyorlar. Mevcut bakan, özel okullarda büyük bir eğitim kaybının olmadığını belirtti. Bu, devletin insanlara ücretsiz eğitim sağlama konusundaki kötü yönetiminin açık bir göstergesidir. Devlet, Eğitim-Öğretim yılı gün sayısının 200’ü geçmesin diye tatillerle öğrencileri kandırıyor. Öğrencilerin yeterlilik düzeyine göre özgün bir öğretim müfredatı geliştirmek, okulu daha kısa sürede bitirme imkânı sağlamak ve bu tatillerin velilerin üzerindeki yükünü azaltmak yerine çocuklarımızın yıl kaybına neden oluyor.

Devletin eğitimi yönetmedeki bu başarısızlığın bir sonucu olarak ister okul düzeyinde ister yüksek öğretim düzeyinde olsun, eğitim hükümet ve özel yatırımcıların zenginlik kapısı haline gelmiştir. Özellikle yabancı okulların veya özel üniversitelerin yatırım yapmaları kolaylaştırılıyor. Devlet üniversiteleri bile sözde paralel programlar aracılığıyla ticari üniversitelere dönüşmüştür. Örneğin tıp üniversitesine 100 öğrenci kabul edilirken, paralel programla 1.500’den fazla öğrenci kabul edilmiştir. Paralel gelirler, devlet tarafından halka uygulanan fahiş vergilerle finanse edilmesi gereken devlet üniversiteleri bütçelerinin %40’ını oluşturuyor. Bu yüzden bazı Körfez ülkeleri, aşırı kalabalık ve eğitim seviyesinin düşük olması nedeniyle çocuklarını Ürdün üniversitelerine göndermemektedir.

Eğitimin bu sefil durumunu değiştirmek, çocuklarımızı eğitim müfredatındaki sapmalardan, uçurum ve zaman boşluğundan kurtarmak hiç de zor değildir. Bütün bir nesil, Allah korusun, bu köklü İslam ümmetinin bir parçası olarak uygun kültür ve eğitim seviyesini kaybedecektir. Bir milletin kültürü, varlığının ve bekasının belkemiğidir. Bu kültür üzerine uygarlık inşa edilmekte, amaç ve hedefleri belirlenmekte, yaşam tarzı karakterize edilmektedir. Çünkü bu kültür, ümmetin akidesidir, ondan hükümler, tedaviler ve sistemler fışkırmakta, üzerine bilim ve ilim inşa edilmektedir.

Eğitim politikasının başarısızlığının en önemli nedenlerinden biri, halihazırda hâkim olan bölgesel ulusal devlette arzulanan kültür ve hedefler ile sömürge politikasının eğitim müfredatından çıkarmaya çalıştığı kültür arasındaki çelişkidir. Müfredattan çıkarılmak istenen bu kültür, devletin değil ümmetin benimsediği İslam kültürüdür. İslam ideolojisi ümmetin gerçek şahsiyetini oluşturmaktadır. İslam devletinde eğitim politikası İslam akidesine dayanır. Ders konuları ve öğretim yöntemleri, bu temelden sapmayacak şekilde belirlenir. Çünkü eğitimden maksat, İslâmî şahsiyet oluşturmak, insanlara hayat meseleleriyle ilgili ilim ve bilgi vermektir. Bu nedenle eğitimin her aşamasında İslam kültürünün öğretilmesi elzemdir.

Daha önce çeşitli vesilelerle ve bildirilerde, Hilafet devletinin açık şeri delillere dayalı olarak benimsendiği eğitim politikasının temel ilkelerini, hedeflerini, öğretim yöntemlerini, müfredatını ve yapısını açıkladık. Öyle ki, doğru öğretim yöntemi, öğretmenin fikri hitabı, öğrencinin ise fikri telakkisi ile olur. Zira fikir veya akıl, öğretme ve öğrenmenin bir aracıdır. Öğretim yöntemi sıkıcı beyin yıkama yöntemi değildir, nefislere taklit ve uyma ilkesini öğreten bir politika da değildir, aksine liderlik ve yaratıcılık ilkesini izleyen bir politikadır.

Hilafet Devleti, tarihi boyunca İslam’ın tanımladığı bilginin edinilmesine ve yayılmasına büyük önem ve özen göstermiştir. Hilafet, dünyanın eğitim merkezi haline gelmiş, eğitim kurumlarının akademik mükemmelliği, dünyanın dört bir yanından en iyi akademisyenler ve düşünürleri cezbetmiştir. Binlerce öğrenciye birinci sınıf eğitim vermiş, yenilik ve keşifle tanınan bir çağ açmış ve dünyada kendisini süper güç haline getiren büyük bir uygarlık yaratmıştır.

O halde Raşidi Hilafeti, hak ve adalet Hilafetini yeniden kurmak için canla başla çalışmak farzdır. Böylece İslam ülkeleri, eskiden olduğu gibi sadece Müslüman ülkeleri değil, tüm dünyayı yeniden hayırlarla aydınlatan bir eğitim meşalesine dönüşecektir.

وَاللهُ أَخْرَجَكُم مِّن بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ لَا تَعْلَمُونَ شَيْئاً وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ“Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.” [Nahl 78]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-jordan.org/
E-Mail: info@hizb-jordan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER