Salı, 28 Şevval 1445 | 2024/05/07
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ey Suriye Halkımız Batı'nın Gönderdiği Heyetler ve Onun Kararları İslami Hilafeti Kurmaktan Sizi Saptırmasın!

Güvenlik konseyi Perşembe günü 18.08.2011'de Suriye hakkında toplantı düzenledi. Ardından da insan hakları konseyi Pazartesi günü Cenevre'de 22/08/2011'de Suriye hakkında toplantı düzenledi. Gerçeği araştırmak için Suriye'ye gelen BM heyeti de Pazartesi sabahından itibaren muhtelif bölgeleri ziyaret etmeye başladı. Bu ziyaretler bu bildiri hazırlandığı şu ana kadar devam ediyor. Bu gelişmelere ilişkin biz Hizb-ut Tahrir olarak aşağıdaki hususları belirtiyoruz:

Birincisi; biz Batı'nın gerçeğini ve Müslümanlara duyduğu tarihi düşmanlığını biliyoruz. Bu ise Hilafet'in yıkılması, Müslüman beldelerinin bölünmesi ve işgal edilmesi ve üzerine hegemonya kurulmasıyla belirdi. Yine Batı'nın kendisine bağlı rejimleri nasıl getirdiğini ve onları nasıl hakim kıldıklarını da biliyoruz. Ümmeti despote etmek, kimliğini yok etmek ve şahsiyetini de imha etmek için onlara İslam düşmanlığı temeli üzerine bir siyaset nasıl çizdiğini de biliyoruz. İşte bu yüzden bu gün Müslüman beldelere hakim olan, Batı'nın ürünü ve malı olan bu despot rejimler var oldu. Bu rejimlerden bir tanesi de Suriye rejimidir. Zira ABD daha önce Hafız Esad rejimini hakim kıldı ve yönetimin oğlu Beşşar'a devir edilmesine izin verdi. Onu hem gizli olarak nasihat edip yönlendirerek, hem de Türkiye, İran, Irak ve Lübnan'daki ajanları aracılığıyla gizli ve açık olarak onu hala desteklemektedir. Evet, tilki ve iki yüzlü Batı, medyaya ve ajan olan yöneticilere sahip olup muhalefeti de kullanabilir, ancak halka sahip değildir. Onun bütün hareketliliği ve açıklamaları; kendi nüfuzlarının kalabilmesi için Müslümanların devrimlerinin kaçırma yönündedir. Bu nedenle Müslümanlara diyoruz ki Batı aldatıcı bir tilkidir. Onun kendisinden başkasını aldatmasına izin vermeyin.

İkincisi; Güvenlik Konseyi, BM, Uluslararası Cinayet Mahkemesi ve İnsan hakları Konseyi ve diğerleri gibi büyük devletlerin kurum ve kuruluşlarıdır. Bu kurum ve kuruluşlar onların çıkarları, başta İslam halkları olmak üzere diğer ümmet ve halkları hakkında entrikalar çevirmek, bölünmüşlüğünü devam ettirmek, birleşmelerini engellemek ve kendi efendilerinin nüfuzunun kalmasına yardım etmek  için çalışmaktadırlar. Bu nedenle Müslümanlara diyoruz ki; şunu aklınızdan hiç çıkarmayın ki bu tür kuruluşlar hayr getirmez, bilakis onu üretenlerin bir tuzağıdır. Onların tuzağı bozulacaktır inşaAllah.

Üçüncüsü; köylerinizde ve şehirlerinizde dolaşmaya başlayan bu heyet de hedef bakımından Amerikan büyük elçisinin sık sık ziyaretlerinden farklı olmadığı gibi bazı bölgelerde şaibelidir. Ayrıca bu ziyaretler Suriye rejiminin himayesi altında yapılmaktadır. Biraz geçmişe bakarsanız göreceksiniz ki bu tür heyetler; NATO'nun Irak ve Afgan Müslümanlarına karşı işlediği, Rusların Çeçenistan'da, Çin'in Türkmenistan'da ve Sırpların Balkanlar'da işledikleri cinayetler hakkında ne yaptı? Yine yahudilerin Filistin'de ve Lübnan'da işlediği cinayetlere karşı ne yaptı?

Suriye'deki  Müslümanlar!

Batı'ya, onun ürünü olan yöneticilerine ve bu tür devletlerarası kuruluşları olan maşalarına söyleyin ki sizin oyunlarınız belli oldu ve sizin sahte demokrasiniz de rezil oldu. Nitekim Beşşar sizden ve siz de onun efendisisiniz, biz de sizi de onu de istemiyoruz, bizim; bize hidayete erdiren, bizi koruyan ve sizin aleyhinize bize yardım eden Rabbimiz vardır... onlara deyin ki bizim Beşşar'ı yerinden söküp kaldırma, onu devirme ve yargılama işimiz Allah içindir. Bu ise sizin değil Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın metoduna uygun olacaktır. Çünkü sizin metodunuz şerden ve Müslümanlar hakkında gaddarlıktan başka bir şey taşımıyor.

Evet, Müslümanlar özellikle Suriye'dekiler verdikleri fedakarlıkta Rabblerini razı etmek isterler, yönetimi değiştirmenin metodu şer'i olmasını isterler. Zira onlar bunu (şiddetsiz) olarak maddi eylem içermeden başlattıp Yasir ailesi gibi ecirlerini Allah katında beklerler. Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın metodu da böyle idi. İnsanların maruz kaldıkları felaketlerden dolayı ecirlerinin Allah katından istemesi başlangıcın hayırlı olmasının bir göstergesidir. Ülkenin parçalanmasından ve halkın birbirlerine karşı düşmanlık beslenmesinden korunması da böyledir. Zira kısa bir an sabır edilirse sıkıntı gider.  Kendi efendileri olan Amerika ve (İsrail)'in çıkarları uğruna insanları katl etmek ve ülkeyi bölük bölük parçalamak için taşkın rejimin yine insanların kendine karşı silah kullanmasına neden olması şaşırtıcı bir durum değildir. Fakat metod şer'i olup başlangıç da şiddet içermezse, bu planın devamı nedir? çünkü Suriye Müslümanlarının devrimi şiddetsiz olup da planda bir adım olarak geçmezse, boş bir halkada dönüp dolaşır ve başladığı noktada biter.

İkinci adım ise, rejimi devirmektir. Bu da kendi din ve halkına karşı şer'i görevleri olarak sizin evlatlarınızdan olan güç ve iman sahiplerinin görevidir. Orduda yer alan evlatlarınıza ısrar edin ki kararlarını alıp bu hakim ve mücrim zümreyi devirsinler. Çünkü bu Şar'i'in hem sizden hem de onlardan talep ettiği şeydir. Şer'i bir temel olmadan öylesine rejimin yıkılması talep edilirse, ameliniz boşa gider ve Batı ülkelerinin çıkarına olur. Öyleyse amelin tamamlanması ve Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın izleri üzerine olması için üşüncü bir adım gerekir. Bu üçüncü adım nedir?

Batı bize yardım etmesi için üçüncü adımımızın (sivil ve demokrat) bir devlet olmasını şart koşuyor. Oysa Allah bize yardım etmesi için onun İslam devleti olmasını emrediyor. Zira Müslümanların Allah'ın kendilerine seçtiğinden başkasını seçme hakkı yoktur. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmuştur:

وما كان لمؤمن ولا مؤمنة إذا قضى الله ورسوله امرا ان يكون لهم الخيرة من أمرهم

Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işe kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. [Ahzab 36]

Suriye'deki Müslümanlar!

Bu devrimler Müslümanların içlerinde bir çok müjdeleri hatırlatıp ihya etti. Nitekim ümmet nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet ile Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın şu sözüyle vaad edilmiştir:

" ثم تكون خلافة على منهاج النبوة " (Sonra nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olacaktır.), ki onun zamanı şimdi. -Yine ümmet- Yahudileri yok etmekle Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın şu sözüyle vaad edilmiştir: "تقاتلكم يهود فتقتلونهم" (Yahudiler sizinle savaşacaklardır. Siz de onları öldüreceksiniz.) -Yine ümmet- Roma'nın fethiyle Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın şu sözüyle vaad edilmiştir: Allah Resulü ‘Hangi şehir önce feth ediliecek, yani Kustantiniye mi yoksa Rumiye mi? Diye sorulduğunda, dedi ki: ‘Önce Hiraklus şehri yani Kustantiniyedir.' Bu hadis; Roma'nın ahir-i zamanda feth edileceğine delalet etmektedir. -Yine ümmet- yer yüzünün doğusu ve batısını feth etmekle Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın şu sözüyle vaad edilmiştir: (Allah bana yeryüzünü arz etti ve onun doğusunu da batısını da gördüm. Ümmetimin mülkü de bana arz edildiği kadar ulaşacaktır.) Öyleyse Müslümanlar nasıl olur da Batı'nın sözüne itibar ederler, Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın bu hususta sözü varken?! Hatta bundan daha fazlasını talep etmiştir. Zira Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam; Batı ülkelerinin feth edilmesi ve İslam'ın egemenliği altına girmesi gerektiğini emretmiştir. Tersi değil.

Hiz-ut Tahrir; Suriye'nin Dar-ul İslam merkezi ve kalbi olması için ehlini kendisiyle çalışmaya davet ediyor. Böylece onda Hilafet ikame edilmiş ve Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın şu sözü de gerçekleşmiş olur: (Dar-ul İslam'ın kalbi Şam'dadır.) bu yüzden hayr ehlinden başkasından talep edilmez. Allah sizi bu devrin en hayırlı halkını kılsın. Öyleyse sizi Resulullah Aleyhissalatu ve's Selam'ın metoduna davet ediyoruz. Bu davadan başka bir dava var mı?

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti


H. 24 Ramazan 1432
M.  Perşembe, 25 Ağustos 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER