Pazartesi, 12 Zilkâde 1445 | 2024/05/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Madem Kokuşmuş İngiliz Sistemini Çöpe Atıyorsunuz, O Halde Neden İslam Nizamına Yönelmiyorsunuz?

AKP Milletvekili ve Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu, gündemdeki başkanlık sistemi tartışmaları konusunda son günlerde televizyon kanallarına yaptığı çarpıcı açıklamalarla Türkiye Cumhuriyeti rejiminin çirkin yüzünü bir kez daha ifşa etmiştir. Her ne kadar bu ifşaat, başkanlık sistemini haklı ve gerekli göstermeye yönelik çirkin bir çabanın ürünü olsa da, yıllardır halkın nasıl aldatıldığını gözler önüne seren ibretamiz açıklamalardır.

Sayın Kuzu, CNNTürk TV'de katıldığı bir programda şöyle diyordu: "Bugünkü modellerde denetim diye bir şey yok. Parlamenter rejimde parlamento diye bir şey yok, adı var kendi yok, milletvekili diye bir şey yok, adı var kendi yok, komisyonlar diye bir şey yok, adı var kendi yok, bunları inanarak söylüyorum." Doğru söylüyor söylemesine de, bu milletvekilleri, bu komisyonlar, bu parlamento ve bunların dayandığı laik demokratik cumhuriyet rejimi hakkında bugüne kadar halka söylenen ve bundan sonra da söylenegelecek yalanlar ne olacak? Kuzu konuşmasına şöyle devam ediyordu: "Temsilde adalet ve istikrar sağlanamadığı için bu modelde, %10'luk gibi aklın almayacağı bir baraj koymak zorunda kalmışız, aklın almayacağı dediğim bu barajı ben hep savunuyorum, niye savunuyorum, başka çare yok çünkü. Kaldırdığın zaman perişan olursun." Madem temsilde adalet ve istikrar yok, o halde hükümetin ve muhalefetin meşruiyeti yok demektir, öyle değil mi? Aynen Sayın Kuzu'nun açık açık ifade ettiği gibi: "Ben şimdi soruyorum, Allah aşkına, şimdi şu anda gündemde 6 tane bakan hakkında 7 gensoru var. Şimdi 7 tane gensoru, buradan Anayasa Komisyonu başkanı olarak diyorum ki, 7 gensorunun 7'si de Salı ve Çarşamba günü görüşülecek, hepsi de reddedilecek. Nereden biliyorum ben bunu? Şuradan biliyorum, çünkü parlamenter modellerde mutlak disiplin vardır, başka da çaresi yoktur. Muhalefet kabul oyu verecek, bizimkiler de red oyu verecekler. Hep böyle olmuştur. Bana biri çıksın desin ki parlamenter modelde Türkiye dahil başka ülkelerde filan bakan gensoruda düştü. Böyle bir örnek yok! Adı var, kendi yok! Denetimmiş, neyin denetimi? Hükümet benim içimden çıkıyor, benim parçam, o bakan hakkında ben affedersin Şeytana uyar gibi muhalefete uyup da niye hayır oyu vereyim? Neden düşüreyim ben oradaki kendi bakanımı, hatası olsa bile?"

Sayın Kuzu, en çarpıcı ve en isabetli düşüncesini ise Habertürk TV'de katıldığı bir programda şöyle ifade ediyordu: "Türkiye'deki parlamenter model kokuşmuş bir İngiliz sistemidir." Oysa şimdilerde yapılmak istenen; parlamenter modele dayalı bu kokuşmuş demokratik, laik, cumhuriyetçi İngiliz sistemi yerine, bir o kadar kokuşmuş olan, belki de daha beter ve yine demokratik, laik, cumhuriyetçi olan başkanlık modeline dayalı Amerikan tipi küfür sisteminin getirilmesidir.

Hükümet içinde muteber bir şahıs olan Burhan Kuzu'nun bu itirafları, 80 senedir savunulan, bekası uğrunda nice insanların hayatının karartıldığı, Müslümanların yıllarca küfür hükümlerine mahkûm edildiği ve AKP'nin de son 10 yıldır ıslah etmeye çalıştığı bu kokuşmuş sistemin, şu anda pazarlanmaya çalışılan Amerikan patentli başkanlık sisteminden şekilsel özelliklerden ve uydu frekanslarından başka hiçbir farkı olmadığının apaçık ispatıdır. Soruyoruz: Müslümanların kendi yönetim sistemi yok mu ki, sömürgeci İngiliz ve Amerikan sistemlerine muhtaç oluyoruz, onlardan medet umuyoruz, birini kokuşmuş ilan edince hemen öteki kokuşmuşa sarılıyoruz?

Yalnızca Türkiye halkı için değil, tüm Müslümanlar, hatta tüm insanlık için en sahih ve en hayırlı sistemin İslam Nizamı olduğunu, yegâne kurtuluş yolunun Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in metodu üzere İkinci Raşidi Hilâfet Devleti'nin kurulması yoluyla İslami hayatın yeniden başlatılması olduğunu anlamaları için daha ne kadar itiraf işitmeleri gerekecek?

قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْأَخْسَرِينَ أَعْمَالًا، الَّذِينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا "De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok hüsrana uğrayanları bildirelim mi? (Bunlar;) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir." [Kehf 103-104]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti


H. 2 Muharrem 1434
M.  Cuma, 16 Kasım 2012

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER