Pazartesi, 12 Zilkâde 1445 | 2024/05/20
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ürdün'ün Sorunu, Pahalılık Değil, Sistem Sorunudur ve Hilâfet'ten Başka Çözümü Yoktur

Ürdün halkı, hızla artan pahalılığın acısını çekmektedir. Her gün temel ihtiyaç maddelerinin geneline yeni zamlar yapılmaktadır. Bu aşırı pahalılık, ast-üst yetkililerin yolsuzluk hikâyesinin yayılmasını beraberinde getirmekte, yolsuzluk ve zam haberleri insanlar arasında normalmiş gibi dolaşmaktadır. Halk arasında sistem eleştirildiği halde mesele pratiğe dökülmeyen konuşmalardan ibaret kalmaktadır. O yüzden Ürdün'deki Müslümanların dikkatini aşağıdaki hususlara çekmemiz gerekti:

1.   Ürdün'deki sorun, sistemin vakıasında ve yapısında yatar. Zîra Ürdün; Kâfir Batı'nın Hilâfet Devleti'ni yıktıktan sonra aslı olan eş-Şâm beldesinden kopardığı, yönetimi için sâdık ajanlar seçtiği, Yahudi varlığı için tampon bir bölge olacak şekilde sınırlarını çizdiği, uğrunda var olduğu bu amacı gerçekleştirsin diye kendi kendisine yetecek devlet dinamiklerden mahrum bırakmak için hırs gösterdiği bir ülkedir. Öyle ki dış yardımlara bağımlı ve her sene katlanan borçlar altında ezilir halde kalmıştır. Bekâsı için gösterdiği hırsla beraber ağır borçlar altında inlemektedir. 2006 yılı toplam borcu, 7,349,670 milyar dinar [takriben 12,340 milyar YTL] ve 2007 sonunda 8,199,640 milyar dinar [takriben 13,770 milyar YTL] olmuş, yani borcu, sadece bir senede 849,970 milyon dinar [takriben 1,430 milyar YTL] artmıştır. Ürdün, 1,677 milyar dinar [takriben 2,820 milyar YTL] dış borç ödemesine rağmen, bu yılın ilk çeyreğinde kalan toplam borcu 7,732 milyar dinar [takriben 12,990 milyar YTL] olarak kalmış ve bu miktar artmaya adaydır.

2.   Ürdün'deki mevcut servetlerin işletilmediği ve bu servetlerin Ürdün ekonomisine fayda sağlayacak şekilde işletilmesine yönelik tüm girişimlerin boşa çıkarıldığı mülâhaza edilmektedir. Bunun pek çok örneği vardır. Örneğin üretim bolluğuna, düşük maliyetine, artan arz talebine ve yüksek değerde maddeler içermesine rağmen fosfat şirketi özelleştirilmiştir. Fosfattaki mevcut uranyum miktarı, Ürdün Nükleer Enerji Kurumu Başkanı'nın açıklamalarına göre 130 bin ton civarındadır. Ayın şekilde Zeytî Kayası'ndan petrol çıkartma ve Deysî Su Kanalı Projesi yerinde sayan projelerdir. Bu servetlerden herhangi birinin işletilmesine yönelik herhangi bir proje başlatılmış olsa dahi yabancı yatırımcılara satılmasından sonra olacaktır!

3.   Akabe Limanı'nın satılması ve benzer şekilde askerî arazilerin, medikal-kente ve genel istihbârata ait arazilerin satılması söylentileri gibi, kamu mülklerinin özel yatırım şirketlerine satılması, bunlardan önce Ölüdeniz Gazinosu Anlaşması ve Ölüdeniz'deki arazilerin ruhsatlandırılması... işte insanlardan gizlenen tüm bu şâibeli satışlar, öncekiler ve benzerleri hakkında medya, bazı bakanları, başbakanları, üst düzey veya alt düzey yetkilileri suçlamaktadır. Oysa mâlumdur ki bu küçük hortumcular, bu tür anlaşmaların ve satışların formalitelerini yapan memurlardan başka bir şey değildirler. Yoksa milyarlarca dolarlık anlaşmalar, sistemin tepesinden (kraldan) sinyal gelmeden imzalanamaz. Bu da artık herkese âşikâr bir fenomen haline gelmiştir. Medyanın küçük çaplı hortumculara işâret etmesi, asıl elebaşlarını gizlemekten öte bir şey değildir. Gerçekte asıl sorgulanması gereken kişi, sistemin tepesidir. Çünkü bütün yetkiler onun elindedir ve bu tür işlemler doğrudan onun gözetimi altında icra edilmektedir.

Ey Ürdün'deki Müslümanlar!

Maruz kaldığınız zillet ve sefâlet son haddine ulaşmıştır. Ürdün Nizâmı, size karşı küstahlıkta haddi aşmıştır. Zîra evlatlarınızın yiyeceklerini çalmakta, mülklerinizi gasp ettirmekte, servetlerinizi yağmalatmakta ve Kâfir Batı lehine Ümmetimize komplolar kurmaktadır. Siz kılınızı dahi kıpırdatmaksızın sessiz kaldıkça, o daha da azgınlaşmakta, daha da küstahlaşmaktadır.

Ey Ürdün'deki Müslümanlar!

Hilâfet olmadıkça içinde bulunduğunuz vakıadan kurtuluş yoktur. Zîra o, Rabbinizin bir farzıdır, izzetinizin kaynağıdır, düşmanızın kahrıdır, topraklarınızın kurtuluşudur ve dünyanın dört bir yanını ışıldatacak adaletin ve hayrın minâresidir. O halde Hilâfet...! Hilâfet...! Ey Müslümanlar...!

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti


H. 12 Raceb 1429
M.  Salı, 15 Temmuz 2008

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER