Logo
Bu sayfayı yazdır
Kaldırılan Sembolik Yaptırımlar

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Kaldırılan Sembolik Yaptırımlar

Haber:

ABD ile Türkiye, Pastör Andrew Brunson’un tutukluluğu nedeniyle çıkan krizin ardından iki Türk ve iki Amerikalı bakana karşılıklı olarak uyguladıkları yaptırımları kaldırdı. Yaptırımları kaldırma kararı, ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan telefon görüşmesinde alındı. (03.11.2018 BBC Türkçe)

Yorum:

Geçtiğimiz ağustos ayında ABD’nin, Papaz Brunson’un tutukluluğunda etkin rol oynadıkları gerekçesiyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yaptırım kararı almasına karşı Türkiye de benzer bir misillemeyle ABD Adalet Bakanı Jeff Session ile ABD İçişleri Bakanı John Kelly’ye yaptırım kararı almıştı. Kararın ardından her zaman olduğu gibi esip gürleyen Erdoğan “Tehdit diliyle ve saçma sapan yaptırım kararlarıyla Türkiye’ye geri adım attıracaklarını sananlar bu ülkeyi de bu milleti de hiç tanımamış.” demişti. Ama ABD’nin tehdit dili işe yaramış ve 12 Ekim’de Pastör Andrew Brunson’a verilen göstermelik cezanın ardından serbest bırakılmış, ardından hazır bekletilen uçakla önce Almanya’ya sonra da ülkesi ABD’ye uçmuştu.

O zaman belli bir amaç için yaptırım kararı alan ABD, yine belli bir amaç için alınan yaptırım kararını kaldırmıştır. İlk bakışta bunun Brunson ile ilgisi olduğu anlaşılabilir. Ama filhakika kaldırılan yaptırım kararının papaz Brunson’un serbest bırakılması ile hiçbir ilgi ve alakası yoktur. Öyle olmuş olsaydı, 12 Ekim’den hemen sonra kaldırılırdı. 6 Kasım’da ara seçimlere girecek olan Trump’ın, Amerika’daki Türk lobilerinin desteğini almak için böyle bir karar almış olduğu da sanılabilir. Bu da oldukça zayıf bir ihtimaldir, çünkü Türkiye’nin Yahudi varlığı gibi ABD’de de güçlü bir lobisi ve diasporası yok.

Gerçek şu ki ağustos ayının başında bu iki bakana yönelik alınan ABD yaptırımları, aslında papaz bahane edilerek Amerika’nın Avrupa’da panik havası yaratmak ve Avro’da düşüşe neden olmak için alınan bir dizi ABD kararlarından biriydi. Görünüşe göre Trump, küstah egosunu tatmin etmiş olmalı ki ajanı Erdoğan’ın imajını korumak için yaptırım krizini sona erdirmeye karar vermiştir. Büyük olasılıkla bu adımı başka adımlar da izleyecektir. Örneğin kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye notunu yükseltmesi ve Türkiye’nin İran’a yaptırımlardan muaf tutulması gibi…

Öte yandan yaptırım kararının kaldırılması İstanbul’daki Suriye özellikle İdlib konulu dörtlü zirvenin ardından gelmesi de dikkat çekicidir. ABD’nin Türkiye’ye yönelik bu jesti, İdlib’i ağır silahlardan arındırmak için belirlenen 17 Ekim tarihinin geçmiş olmasına rağmen Türkiye’nin İdlib’i silahsızlandırmada başarısız olması nedeniyle İdlib’e operasyon yaygarası koparan Rusya’nın, Almanya ve Fransa da dahil edilerek operasyondan vazgeçirilmesinin bir mükafatı olabilir. Türkiye’nin ABD’nin izniyle Fırat’ın doğusuna düzenlediği hava saldırıları ya da yakınlarda düzenleneceğinin işareti verilen kara harekâtı da bu minvalde değerlendirilebilir. Diğer bir deyişle yaptırımların kaldırılması kararı, Türkiye’nin ABD’nin çıkarına yapmış olduğu icraatlarının yahut Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı gibi benzeri bir operasyonla İdlib’i rejime peşkeş çekecek olmasının bir karşılığıdır.

Türk rejimi, sözde “terör” bahanesiyle Fırat’ın doğusuna operasyon düzenleyerek güdümündeki 40 bin silahlı muhalifi oraya yönlendirerek İdlib’i savunmasız bırakabilir. Benzeri senaryoyu Halep ve Doğu Guta kentlerinin peşkeş çekilmesinde gördük. Bu senaryonun bir tek handikabı var Rusya’nın askeri varlığı. Eğer Rusya, ABD ile anlaşarak siyasi çözüm öncesinde askeri varlığını Suriye’den çekerse bu senaryonun devreye girmesi kuvvetle muhtemeldir.

Kısacası ABD’nin Türk iki bakana yönelik yaptırımlarını kaldırması, çıkarları gereğincedir, Türk halkının refahı için değildir. Zira Türk halkının çekeceği ve çektiği sıkıntılar ne Trump ne de Trump yörüngesinde dönen ajanların umurundadır... Efendileri nazarında uşakların ve kuklaların hiçbir değer ve kıymeti harbiyesi yoktur. Keşke farkında olsalar.

﴿إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ

“Şüphesiz ki bunda kalbi olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kâf 37]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ercan Tekinbaş

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.