Cuma, 17 Şevval 1445 | 2024/04/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Yılmaz Çelik’in Serbest Bırakılması; Allah Subhanehu ve Teala’ya Tevekkülde Bir Ders Niteliğindedir

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Yılmaz Çelik’in Serbest Bırakılması; Allah Subhanehu ve Teala’ya Tevekkülde Bir Ders Niteliğindedir

Haber:

Türkiye’de Hizb-ut Tahrir Üyesi Yılmaz Çelik serbest bırakıldı.

   

Yorum:

Dün, Hizb-ut Tahrir’in bariz üyesi ve Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Eski Medya Bürosu Başkanı olan kardeşimiz Yılmaz Çelik’in cezaevinden serbest bırakıldığına dair güzel bir haber aldık. Kendisi mübarek Ramazan ayında tutuklanmış ve Türk yargı makamları tarafından 15 yıl hapse mahkum edilmişti. Nitekim Türkiye Anayasa Mahkemesi iki hafta önce, hizbin üyelerine karşı alınan daha önceki mahkeme kararlarının doğru olmadığına ve Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü olarak kabul edilemeyeceğine karar verdi.  Yapılan itirazın ardından yeniden yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ona, hizbin tüm üyelerine ve haksız yere hapsedilen Müslümanlara acil bir şekilde çıkış yolu vermesi için Allah’a dua ediyoruz.

Bu özel mahkeme kararlarının nasıl gerçekleştiği hakkında fazla detaylara girmeden haberleri işittiğimde aklıma gelen önemli bir konuyu vurgulamak için bu fırsatı değerlendirmek istiyorum ki bu da Allah Subhanehu ve Teala’ya tevekküldür.

Şöyle düşün; 15 yıl hapis cezası. Buna ek olarak maruz kaldığı ve mevcut hapis cezasına daha fazla hapis cezası eklenecek birçok davalar var. 

Zaman zaman bu seçkin kardeşle bir araya gelmekten dolayı onur duydum. Son yapmış olduğumuz görüşmelerimizin birinde, 15 yıl hapis cezası olasılığından, diğer bir ifadeyle 30 yıl hapis cezası olasılığından bahsedildi! Bunun üzerine onun şöyle dediğini hatırlıyorum: Ben kırk yaşını bitirmek üzereyim. İnsan ne kadar yaşıyor ki? 60 veya 65 yıl değil mi? (Nebi Sallalllahu Aleyhi ve Sellem’in hadisindeki bir Müslümanın ortalama yaşına dikkat çekti.) Diğer bir ifadeyle; ona tahmini yaşını aşan bir hüküm vermek istediler. Zira elli yaşlarına gelmiş bir adamın gelecekteki bakış açısı, gençliğinden geriye kalan ailelerdir.   

O cezaevinde iken, aynı cezaevinde olan ve 7 buçuk yıl hapse mahkum edilen hizbin başka bir üyesiyle karşılaştı. Bu yüzden ona, diğer üyelerin serbest bırakılmasından sonra yıllarca hapiste olacağını söyledi. Ama Allah Subhanehu ve Tea’nın fazlı sayesinde onun çok daha önce serbest bırakılacağını bilmiyordu. 

Parmaklıklar ardındaki bir hayat ile (büyük bir imkan) özgür bir yaşam arasını dengeleyen bu harika olay, sıra dışı bir olay olup derinden irdelenmesi gereken bir şeydir. İlk bakışta her şey, bir çıkış yolu olmayan karanlık ve umutsuzlukla kaplı gibi görünse de işler hiç beklenmedik bir şekilde ortaya çıkabilir. Çünkü Allah Subhanehu ve Teala, dilediğini yapmaya muktedirdir. Dolayısıyla karşılaşılan tüm zorluklara rağmen Subhanehu istediği zaman bireyin ve toplumun durumunu değiştirebilir. Dolayısıyla da beklenmedik bir şey, beklenmedik bir yerden gelebilir. Zira en güzel karar için en güzel planı hazırlayan Allah Subhanehu ve Teala’dır. Nitekim Allah Subhanehu ve Teala, şöyle buyurmuştur:

وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَجًا وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًاKim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” [Talak-2-3]

Tevekkül, her amel ve sonrasında Allah Subhanehu ve Teala’ya imanı, güveni ve itimadı gerektirir. Zira Allahu Teala, hayatımızın tüm işlerini görüp gözetendir ve O’nun izni olmadan herhangi bir şeyin olması imkansızdır. 

Yani aynı şekilde tevekkül, yaratıcımıza karşı görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmek için gerekli tedbir ve önlemleri almayı ve sonucu O’na bırakmayı gerektirir.

Bu husus; buna eşlik eden tüm zorluklara rağmen Allah Subhanehu ve Teala’nın dinini taşımak ve tatbik etmek için bu ağır sorumluluğu ve çalışma görevini taşıyanlar açısından çok önemlidir. Nitekim Allah Subhanehu ve Teala, muhlis müminlere yardım ve nusretini vaat etmiştir.

Bu, Allah Subhanehu ve Teala için çok kolaydır. Tek şart, Allah Subhanehu ve Teala’ya karşı görev ve sorumluluklarımızı ihlasla korumak ve Hizb-ut Tahrir ile birlikte Nübüvvet Minhacı Üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak için çalışmaya devam etmektir. 

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَMüminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” [Enfal-2]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Okay Pala

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER