Logo
Bu sayfayı yazdır
Çin’den Uygur Aydınlarına Karşı Yeni Kampanya: “Satrancı Kaybeden, Satranç Tahtasını Kırıyor”

بسم الله الرحمن الرحيم

HABER-YORUM

(Tercüme)

Çin’den Uygur Aydınlarına Karşı Yeni Kampanya:

“Satrancı Kaybeden, Satranç Tahtasını Kırıyor”

HABER:

Washington’daki “Uygur İnsan Hakları Vakfından” alınan bir rapora göre, Çin’li yetkililer Nisan 2017’den bu yana, "Doğu Türkistan" Sincan bölgesinde devam eden kampanyalarının bir parçası olarak, en az 338 Uygur aydını hapse attılar veya zorla sakladılar.

Aynı rapora göre, beş kişinin tutuklu bulundukları sırada öldüğü doğrulandı ve hapis cezası sırasında ölen aydınların toplam sayısının tespit edilemediğini bildirdi. (Elhürre, 29 Ocak 2019)

YORUM:

"Terörle Mücadele ve Ayrılıkçı Akımlar" başlığı altında Çin, Uygur Müslümanlarına karşı yeni bir kampanya başlattı ve ciddi kısıtlamalar getirdi. Ayrıca sızan raporlar Çin’in büyük ölçüde insan hakları ihlalleri yaptığını ortaya koymaktadır. Yeni olmayan, bu baskı kampanyası kadınlara, yaşlı erkeklere ve çocuklara karşı vahşice işlenmeye devam etmektedir. Uygurların arasına korku ve terörü yaymak suretiyle onlar sefalet ve sıkıntı dolu bir hayata mahkûm edildiler. Bundan dolayı Uygurlar mutluluk ve huzurun anlamını bilmez oldular.

Vakfın raporuna göre, bu yeni kampanya vazifelerini yerine getiren aydınları içeriyordu: üniversite profesörleri, öğrenciler, medya, yazarlar, öğretmenler, doktorlar, araştırmacılar, bilgisayar mühendisleri ve diğerleri ... Rapor, entelektüellerin hedeflenmesinin Uygur Müslümanlarının kimliğini yok etmeyi hedeflediğini belirtti. Çin Komünist Partisi (TBM) tarafından yapılan bu tutuklamalar Uygurların kimliğini yok etmek için yapılan korkunç planlarıdır.

Çin hükümetinin başlattığı baskıcı uygulamalar ve keyfi tutuklamalar için "ülkedeki en fakir topluluklara fırsatlar sağlamayı amaçlayan fonksiyonel bir eğitim süreci" olduğunu söyledi. Fakat gerçekler iddialarını çürüterek ifadelerini geçersiz kılmaktadır. Çin, aydınları tutuklamakla gizlediği gerçek art niyetini ve planlarını ortaya koymaktadır. Hong Kong'da İnsan Hakları İzleme Örgütü'nde araştırmacı olan Maya Wang konu ile ilgili olarak şöyle dedi: “Yüksek derece sahiplerinin, aydınlar, akademisyenler, bilim adamları ve bilgisayar mühendislerinin bu kurumlarda tutuklanması ve bunların Uygurların yararına bir tür eğitim programı olması yetkililerin söylediklerine karşı bir argümandır.”

Uygurlu aydınlar, dini ibadetlerini yerine getirme özgürlüğünü kısıtlayan ayrımcı ve keyfi uygulamaları toplum lehine değiştirmeye çalıştı. Bazıları ise başlatılan kampanya ile birlikte hareket etmesine rağmen, yine de yetkililer tarafından zulme uğradı ve baskılardan kurtulamadı. Bazıları ise bunu "Uygurların kültürel hafızasını silmenin kasıtlı bir politikası" olarak adlandırdı. Bu tutuklular, Sincan eyaletindeki en önemli şahsiyetleri temsil etmektedir. Onlar toplum için birer örnektir ve özenle ders vermektedirler. Onların tutuklanması, “Uygurlara yönelik büyük bir cürüm ve büyük bir hücumu temsil etmektedir.” (Tahir Hammut, Virginia’da ikamet eden bir şair).

Çin hükümeti, uyanıklığın, kültür ve mefhumların değişmesine yol açtığını böylece vakanın değişimle sonuçlanmasının etkisinin farkındadır. Bu yüzden, kampanyayı bu gruba doğru yönlendirmek suretiyle insanlarla onların arasını ayırmak ve aralarına korku ve dehşeti sokmak istemekteler. Böylece vakaya rıza göstermekle birlikte ona boyun eğsinler. İslamı hatırlatacak her şeyi silmek, beyin yıkamak ve İslam'ın kavramlarını uyandıracak her şeyi ortadan kaldırmak için kasıtlı bir politikadır. Bu neyin nefretidir böyle?! kendilerinin inkâr ettikleri gibi Uygurlarında küfre sapmalarını istemektedirler. Allah Subhanehu Ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

وَدُّوالَوْتَكْفُرُونَكَمَاكَفَرُوافَتَكُونُونَسَوَٓاءًفَلَاتَتَّخِذُوامِنْهُمْاَوْلِيَٓاءَحَتّٰىيُهَاجِرُواف۪يسَب۪يلِاللّٰهِۜفَاِنْتَوَلَّوْافَخُذُوهُمْوَاقْتُلُوهُمْحَيْثُوَجَدْتُمُوهُمْۖوَلَاتَتَّخِذُوامِنْهُمْوَلِياًّوَلَانَص۪يراًۙ

“Onlar kendilerinin küfre sapmaları gibi, sizin de küfre sapmanızı isterler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar siz onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde onları öldürün. Onlardan ne bir veli (dost), ne de bir yardımcı edinin.” (Nisâ 89)

Yaptıkları şey ne kötüdür! istedikleri şey ne kötüdür! Uygurların, baskılara ve zulme maruz kalmalarına rağmen kararlılıkları nedeniyle, Çin hükümetini başarısızlığa uğratmışlardır. Zira onlar, en ağır belaya maruz kalsalar da dine olan bağlılıklarını değiştirmeye hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini musibetlere sebat ederek ispat etmişlerdir.

Kardeşlerimize sabretmelerini ve bunun böyle sürmeyeceğini hatırlatırız! Bu dine ve ehline savaş açan Çin ve diğer devletler şunu çok iyi bilsinler ki, o gün geldiğinde Müslüman orduları oraların yurtlarını fethedecektir. Muhakkak ki Allah’ın vaadi ve kullarına olan yardım sözü yerini bulacaktır.﴿إِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُ أَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَرِيبٍ. “Onlara vaad olunan zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?” (Hûd 81)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Ziynet Es-Samet

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.