Salı, 14 Şevval 1445 | 2024/04/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Garip Bir Çelişki; Türkiye Amerika’yı Eleştirirken Onunla Askeri Koordinasyon Kuruyor

بسم الله الرحمن الرحيم

Garip Bir Çelişki; Türkiye Amerika’yı Eleştirirken Onunla Askeri Koordinasyon Kuruyor

-Esad Mansur’un Kaleminden-

Türkiye, 14/12/2017 tarihinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Irak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Osman Ganimi, ABD Avrupa Kuvvetler Komutanı Orgeneral Curtis M. Scaparrotti ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Joseph L. Votel’in katıldığı bir “güvenlik toplantısı” düzenledi.

Türkiye Genel Kurmay Başkanı yapmış olduğu açıklamada, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı karargâhında yapılan toplantının, başta Suriye ve Irak olmak üzere bölgedeki güvenlik durumunu görüşmek için olduğunu… ve aynı şekilde toplantıda “terör örgütleriyle” mücadeleye dönük gerekli önlemlerin ele alındığını ifade etti. 

“Türkiye Hürriyet” gazetesi, Akar’ın “PKK’nın Irak’tan çıkarılması gerektiğini vurguladığını, Irak-İran sınırındaki Asuş bölgesindeki PKK yuvalarına hava saldırıları hakkında bilgiler verdiğini”, “IŞİD’ın sınır dışı edilmesine dönük Irak hükümeti ile Kürt Halk Koruma Birimleri (YPG) arasındaki ilişki konusunda endişe duyduğunu” ifade ettiğini “Ancak Irak’ın, Başika topraklarındaki Türk askeri varlığı konusunu gündem yaptığını” aktardı. Zira Akar, “(Terörizm) ile savaşmanın Irak’ın toprak bütünlüğüne halel getirmediğini” söyleyerek “Amerikan tarafının Ulusal Demokratik Parti ile Kürt Koruma Birlikleri’ne yapmış olduğu silahları geri çekmesini” istedi, “bunların Afrin bölgesinden tasfiye edilmesi gerektiğini ve Türk sınırının güvenliğini tehdit eden tüm unsurların Türk kuvvetlerinin hedefi olacağını vurguladı ve kuvvetlerinin İdlib’teki tırmanışı azaltmak için bölgede yapmış faaliyetler hakkında bilgiler verdi.”

Burada olayları takip eden birisi, Türkiye’nin Amerika’nın yörüngesinde nasıl döndüğünü görebilir. Zira Türkiye Genel Kurmay Başkanı, Amerikalılara taleplerini ve İdlib’teki kuvvetlerinin sözde tırmanışı azaltma adı altında Suriye’deki devrimi ortadan kaldırmak için yapmış faaliyetleri hakkındaki raporunu sunuyor. Ayrıca Amerika’dan, Irak’taki PKK ile savaşmaya devam etmek için izin talep ediyor. Irak ile Türkiye arasında bazen alevlenen bazen de sönen bir sorun var ki o da şudur; Irak’taki Türk askerinin varlığı, Irak’ın onayı ile olan bir varlıktır. Ancak sonra bunu siyasi amaçları için kullanıyor ve son dönemde Irak’ın Amerikan liderliğinde IŞİD’e karşı savaşında Türkiye’nin   Irak’a destek vermesinde olduğu gibi gerektiğinde de susuyor. Nitekim Amerika, Türkiye’nin İdlib’e girmesi talimatı verdi ama Afrin’e girmesine izin vermedi. Dolayısıyla Türkiye buraya girme talebinde bulunduğu gibi aynı şekilde Kürt Koruma Birimleri ve onun demokratik partisini içeren Suriye demokratik güçlere vermiş olduğu silahları geri çekme talebinde de bulundu. Zira Türkiye bunları, PKK ile ilişkileri olması nedeniyle kendi güvenliği için bir tehdit olarak görüyor. Ancak Amerika, bunu reddettiği gibi bu birimlerin hakim olduğu bölgelerdeki varlığını da güçlendirdi. Zira Washington Post Gazetesi, 24/11/2017 tarihinde “IŞİD tamamen ortadan kaldırıldıktan sonra bile Amerika’nın kuvvetlerini Suriye’den çekmeyeceğini” bildirdi. Yine Reuters, 25/11/2017 tarihinde Amerikan yetkililerinden “Pentagon’un, Suriye'de 2,000’den fazla Amerikan askerinin varlığını duyuracağını ve Irak’ta 5262 Amerikan askerinin bulunduğunu açıkladığını” aktardı. Dolayısıyla Türkiye, Suriye’ye 24/08/2016 tarihinde Fırat Kalkanı Operasyonu adı altında Amerika’nın talimatlarıyla girmiştir. Nitekim eski ABD Başkan Yardımcısı Biden Ankara’dayken Kürt birimlerine hiç değinmemiş, bu bölgedeki devrimi Amerikan lehine bastırmaya çalışmış ve mücrim Suriye rejiminin tutumunu da desteklemiştir.

Ankara’daki toplantı, Rusya’nın güçlerini Suriye’den çekeceğini açıklamasının ve aynı şekilde Amerika’nın İran’a ve onun Lübnan’daki partisine vermiş olduğu rolü azaltmasının ardından gerçekleşmiştir.  Ayrıca özellikle Halep’in rejime teslim edilmesi olmak üzere devrimcileri aldatma ve onları yenilgiye uğratma noktasında büyük etkisi olan Türkiye’nin rolüne odaklanmak için gerçekleşmiştir. Dolayısıyla Amerika, başta halkını basit iğrenç yöntemleriyle aldatma gücüne sahip olan Erdoğan olmak üzere Türkiye’nin rolüne büyük bir önem veriyor. Zira Erdoğan, duyguları harekete geçirmekte, saf insanları etkileyici sözlerle aldatmakta ve Amerika’nın isteklerini uygulamaktadır. Mesela ikinci bir Hama’ya asla izin vermeyeceğiz deyip hiçbir şey yapmayarak Suriye halkını aldattı. Dahası Amerika’nın planlarına teslim olmaları için devrimcilere baskı uyguladı. Şimdi de “Kudüs kırmızıçizgimiz” diyerek Filistin halkını aldatmakta ve ümmetin sömürgecilikten kurtulmasını engellemek amacıyla bölgede liderlik ettikleri kirli savaşlarında emirlerini uygulamak için Amerikan liderlerini Ankara’da ağırladığı bir zamanda Kudüs’ü Yahudi varlığının başkenti olarak tanıyan Amerika’yı eleştirmektedir. Ayrıca Amerika’nın “iki devletli çözümünün” uygulanmasında ısrarcı olduğu ve Yahudilerin Filistin topraklarının büyük bir bölümünü kapsayan Batı Kudüs’ü gasp etmesini onayladığı bir sırada sanki Yahudi varlığına ve Amerika’ya karşıymış gibi İslam İşbirliği Teşkilatı Konferansı’nın! düzenlenmesi çağrısında bulunması ve onun önünde yaptığı konuşmasındaki aldatıcılığını da gördük. Böylece Yahudi varlığının Filistin’in büyük bir bölümünü gasp etmesini meşrulaştırıyor ve gasıp Yahudi varlığı ile laik rejiminin ilişkilerini güçlendiriyor. Eğer Yahudi varlığı ile olan ilişkileri kesme noktasında gerçekten doğru söylemiş olsaydı Türkiye’nin bu varlığı tanımasını geri çeker, iki devletli çözümü reddeder, tek çözümün cihat olduğunu ilan eder ve bu azim farzı gerçekleştirmek için hazırlık yapardı. Ancak o, büyük bir yalancı olup Amerikan çözümünü uygulama çağrısında bulunan, Yahudilerin Batı Kudüs’ü ve Filistin’in büyük bir bölümünü gasp etmesini ve bu varlığın garantörü olan Amerikan varlığını pekiştiren diğer İslam ülkelerinin yöneticileri gibi büyük bir haindir.

Diğer taraftan Amerika'nın Irak’taki rolünü etkinleştirmek istediği görülüyor. Zira Irak Hükümetinden, Amerika’ya bağlı laik Suriye rejimini pekiştirmek için IŞİD ile savaş gerekçesiyle Suriye’de bir rol oynamasını istedi. Nitekim Türkiye, Irak’ın Kürt Koruma Birlikleri ile işbirliğine dikkat çekti ki bu da ancak Amerikan rehberliğinde gerçekleşebilir. Çünkü Irak rejimi, Amerika tarafından yürütülmekte olup ona güvenlik anlaşmaları ile bağlıdır. Özellikle de politikalarını hiçbir ajanına güvenmeme üzerine kurmuşken.

Alman “Deutsche Welle”, Türkiye kaynaklarından şunu aktardı: “Akar, Türkiye’nin İngiltere ve Fransız heyetlerinin bölgeye ziyaretlerde bulunmasına ve PKK ile Kürt Koruma Birlikleri’ne (YPG) bağlı Kürt unsurlarının egemen olduğu Suriye Demokratik Güçleri ile bir araya gelmesine yönelik tepkisini ortaya koydu.”  Bu tepki ise İngiltere ve Fransa’nın orada kendileri için bir dayanak bulmaya yönelik çabalarından dolayıdır. Zira Türkiye, bu iki devletin değil Amerika’nın yörüngesinde dönüyor ve PKK ile İngiliz yanlısı Cumhuriyet Halk Partisi’ni destekleyen ve Erdoğan hükümetine karşı bu ikisi hesabına çalışan bu iki ülkenin Türkiye’de etkili bir rol oynamasından korkuyor.  Aslında Türkiye, Amerika’ya bu demokratik güçleri kurduğu ve desteklediği için itiraz etmiyor.  Ancak Türkiye, bunları etkilemesinden korktuğu Kürt unsurlarına itiraz ediyor. Ama bu güçlerin Suriye’de Amerika için çalışmasına ve savaşmasına itiraz etmiyor.

Böylece Türkiye, Amerika’nın ümmeti sömürgeciliğin boyunduruğundan kurtulmasını önlemeye çalıştığı ve İslam ümmetine yönelik kirli savaşında kullandığı bir üssü ve merkezi haline geldi. Ayrıca Türkiye, başta iğrenç bir hizmetkarı olan Erdoğan olmak üzere Amerika’nın komplolarının yuvası haline gelirken orduları ise nüfuzunu ve sömürgeciliğini korumak için bölgede Amerika’nın emirlerini uygulayan liderler haline geldi. Ama Allah’ın izniyle bu ümmetin koruyucuları ve Türk, Kürt, Arap ve Acem’i izzetli kılacak olan Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışan Nusret ehli, çok yakında bölgedeki Amerika, Batı ve Rus müdahalelerine engel olacaklardır.

وَلَيَنْصُرَنَّ اللهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌAllah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.” [Hacc-40]

Kaynak: 27/12/2017 tarihinde yayınlanan Raye Gazetesi’nin (162.) sayısı.

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER