Çarşamba, 14 Zilkâde 1445 | 2024/05/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Mısır Evkaf Bakanı, Vatanperverlik Putunu Savunuyor

Mısır Evkaf Bakanı, Vatanperverlik Putunu Savunuyor

بسم الله الرحمن الرحيم

Zagazig Üniversitesi’nin bilimsel-akademik köşkünde yüksek lisans öğrencisi Vecdi Abdülkadir tarafından sunulan İslamda dini düşüncenin güncellenmesi ve Muhammed İkbal Modelikonulu tezin tartışılması sırasında Mısır Evkaf Bakanı Dr. Muhammed Muhtar Cuma, kendisini kaybetti, öfkesini kontrol edemedi. Kızıp bağırıp çağırdı. Yüksek lisans tezinde geçen Yeni putların en tehlikelisi vatanperverliktir. Vatanperverliğe giydirilen dini kisve de kefen mesabesindedir.” ifadelerini Vatanperverlik” olgusuna hakaret olarak algıladığı için mırıldanarak podyumdaki sandalyeden atlayıp fırladı. Sinirlenen bakan, Arap Dili Fakültesi eski Dekanı Dr. Sabır Abdül Daim gözetiminde bilimsel tez hazırlayan o öğrenciyi “aptal” “cahil” ve “eşek” olarak niteledi. Bakan, Yüksek lisans tezine oldukça sinirlendim. Bazı paragraflar, vatanseverlik objesini tehdit eden düşünceler içeriyor. Canım yandı ve oldukça gerildim. Vatanı korumak, kalbi ve vicdani bir görevdir.dedi.

Bakan, canhıraş vatanseverlik putunu savunmaktadır. İslami ilimler ve dini hükümlerden zerre kadar bilgisi olanlar, “Vatanperverlik” kavramının dine ve ümmete sonradan girdiğini bilirler. Öncesinde emsali yok, ne Allah’ın Kitabındaki ne de Peygamberin Sünnetindeki şeri metinlerde hiçbir dayanağı yoktur. Vatanperverlik kavramını belleğimize ilk sokan, Ezher Şeyhi Rifai Rafi Tahtavi’dir. 1826 yılında Muhammed Ali Paşa, Tahtavi’yi yararlı bilimleri öğrensinler diye Fransa’ya gönderilen öğrencilerin başında dini bir rehber göndermişti. Fransa dönüşü Tahtavi, kanıt ve burhandan yoksun hastalıklı fikir ve mefhumlar taşıyan laik Batı uygarlığı mikrobunu da beraberinde getirdi. İşte beraberinde getirdiği kavramlardan biri de vatanperverliktir. Vatanperverlik, halkları “putlar” mesabesindeki devletçikler sınırları içine hapseder. Bu putlar, politikacıların “vatanperverlik” uğrunda savaşlar çıkarmasının ve kanlar akıtmasının da yasal nedenidir. Onun için on dokuzuncu yüzyıl Batı sömürgecilik dalgasının başlangıcına tanıklık etti. Sömürgecilik ordular tarafından istila edilen topraklardaki halklar, sömürgecilik ateşiyle dağlandı. İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar vatanseverlik putu yüzünden yıllarca aralarında savaşan Avrupa halklarının başına gelmedik kalmadı.

Vatanseverlik kavramı, doğrudan ulusal egemenlik ve pozitif hukukun üstünlüğü kavramı ile ilintilidir. Pozitif hukuk, yasama meclislerinde yasa koyucuların kaprislerine göre hak ve görevleri tanımlar. Dolayısıyla iki sınır tarafındaki kanun yapıcıların arzu ve istekleri doğrultusunda bu taraftaki “sınır” içindekiler için doğru olan, öbür taraftaki “sınır” içindekiler için yanlış olabilir! Liberal uygarlık meşalesinin beşiği olduğunu iddia eden Avrupa, sömürgeci politikanın cehenneminden kaçıp gelenler olduğunu duyduğunda hayatı zehir oldu. Bu yüzden kaçıp gelen bu “Barbarları” geri püskürtmek için sınırlarını sağlamlaştırmanın yollarını aradı. İnsanlık ideolojisi, eğer gerçekten insancıl olsaydı, yardım talebinde bulunanlara kucak açardı. Hele de bunlar, sömürgecilik politikalarının kurbanı iseler! Hayatım üzerine yemin ederim ki İslam, bunun için çalışır, diğer halklar ile ilgili teamülü böyledir. Müslümanlar, takva dışında insanlar arasında ayrım yapmayan gerçek İslam Risâleti ile başka halkları tanıştırmak için kanlarını dahi akıtmaktan çekinmezler!

Keşke Evkaf Bakanı, Allah’ın kutsallarının ihlali, Şeriatının iptali, Allah düşmanı Yahudiler ve Amerikalıların dost edinilmesi ya da Mescidi Aksa’yı kirleten Yahudiler veya Suriye’de akan Müslüman kanı nedeniyle hop oturup hop kalksaydı. Bakana Firavun’un tehdit ve gözdağına rağmen Allah’ın rızasını yeğleyen büyücülerin imani duruşunu hatırlamasını tavsiye ederiz. O büyücüler ki geçici hayata karşılık ebedi hayatı yeğlediler. Tiran Firavun’un yüzüne karşı tereddüt etmeden hakkı haykırdılar. Dr. Cuma’ya diyoruz ki İslam, kâfir Batı hukukunun kutsal saydığı vatanperverlik putunun yıkılmasını farz kılar. Aynen Rububiyet ve ulûhiyetin Allah’a özgü olduğunu farz kıldığı gibi. İslam Risâleti, rahmeti ve adaleti, öncesinde de sonrasında da ve kıyamet gününe kadar hiçbir ayrımcılık yapmadan bütün insanlık içindir. Allah’ın Şeriatı haktır, insan yapımı yasaların tamamı ise sapıklıktır. Ey Cuma! Rand Vakfı ya da sömürgeci Batının rızasını aramak yerine Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın rızasını aramak senin iyiliğinedir. Aksi takdirde seni Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözünden sakındırıyoruz:

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِي آتَيْنَاهُ آيَاتِنَا فَانسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنَ الْغَاوِينَKendisine ayetlerimizi verdiğimiz hâlde, onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat.[Araf 175]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER