Çarşamba, 29 Şevval 1445 | 2024/05/08
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Müslümanların Zihinlerinde Laikliğin Varlığına Dair Bir Kanıt Olan Erdoğan Olgusu

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Müslümanların Zihinlerinde Laikliğin Varlığına Dair Bir Kanıt Olan Erdoğan Olgusu

Haber:

Amerikan Savunma Bakanı James Mattis, Amerikalı papaz Andrew Brunson’un tutuklanması nedeniyle Amerika ve Türkiye arasında ortaya çıkan gerginliğin ve Donald Trump’ın Türkiye’ye yaptırım uygulayacağına dair tehditlerin, İki ülke arasındaki askeri işbirliği üzerinde hiçbir etkisi olmayacağını söyledi. Ve ekledi: “Yakın işbirliğimize devam ediyoruz.”

Mattis’e, Amerikan Kongresi’nin Ankara’ya yeni F-35 tipi savaş uçaklarının teslim edilmesini engelleme girişimleri sorulduğunda şöyle cevap verdi: “Bu girişimlerin herhangi bir etkisi yoktur. Daha önce de söylediğim gibi Türkiye ile askeri işbirliği konusunda herhangi bir sorunumuz yok. Biz, NATO’daki müttefiklerimizle yan yana çalışmaya devam ediyoruz.” (Kaynak: zn.ua)

Yorum:

Recep Tayyip Erdoğan, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı. Oylamanın yapılmasından uzun bir süre önce Erdoğan’ın kim olduğu (O, İslam ümmetinin kurtarıcısı mı yoksa kendi çıkarları için ihanet eden birisi mi?) sorusu hakkında hala Müslümanlar arasında devam eden sıcak tartışmalar yapıldı.  

Bazı Müslümanların zihninde, özellikle Amerika olmak üzere Batılı ülkelere karşı yaptığı sert konuşmalar nedeniyle Erdoğan’ın İslam ümmetinin maslahatlarını en güzel şekilde savunan bir lider olduğu düşüncesi oluştu.

2009 yılında yapılan Davos zirvesindeki “one minute”, 2010 yılında Özgürlük Filosu’na yapılan saldırı nedeniyle Yahudi varlığına karşı yaptığı öfkeli konuşma, 2015 yılında Rus uçağı Su-24’ün düşürülmesinin ardından Rusya’ya karşı söylediği sözleri, 2017 yılının Mart ayında Hollanda hükümetini eleştirmesi, aynı şekilde 2017 yılının Ağustos ayında Almanya Şansölyesi Merkel’i eleştirmesi ve özellikle darbe girişimiyle suçlanan Fethullah Gülen’in iadesinin önlenmesi meselesi olmak üzere her zaman olduğu gibi Amerika’yı çok çeşitli konularda eleştirmesi; evet tüm bunlar, Erdoğan’ın birkaç harika kelime veya duygusal sahnelerle bazı Müslümanların desteğini kazanmada başarılı olduğu olayların kısa bir listesinden ibarettir.   

Ancak yukarıda bahsetmiş olduğumuz alıntılardan, Amerikan Savunma Bakanı James Mattis’in, Ankara ve Washington arasındaki askeri işbirliğinin sürekliliği hakkındaki sözleri ile Yahudi varlığı da dahil “Türkiye karşıtı” diğer birçok ülke liderlerinin sözleri, Erdoğan’ın sözlerinin çoğu zaman eylemleriyle çeliştiğini açıkça teyit etmektedir. 

Aslında Erdoğan ile ilgili bu tartışma hakkında son kararı vermek için biz Müslümanların görevi, İslam ümmetinin ideolojik temeli olan Kur’an-ı Kerim’in naslarına ve Sünnet-i Nebevi’ye çağrıda bulunmamızdır. Zira Allahu Teala, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:

فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرEğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve Resul’e götürün.” [Nisa-59] 

Müslümanların, karşılaştıkları her bir meselenin hükmünü Kur’an ve Sünnetten araştırmaları gerekir. Ama maalesef yaklaşık bir asırdır Müslümanların üzerine laikliğin egemen olması nedeniyle bazı Müslümanlar ibadet ve ahlak ile ilgili konuların dışında Kur’an ve Sünnete müracaat etmiyorlar. Zira mesele, ekonomi, siyaset, İslam ümmetinin durumu veya onu bu çileden kurtarmanın yoluyla ilgili olduğunda, tüm bunları Kur’an ve Sünnetin dışındaki şeylerde araştırıyorlar. 

Meseleyi açığa kavuşturmak adına mesela bir kişiye namazın günde 5 vakit değil de 2 veya 3 vakit olduğunu söylediğinde hemen seni sapıklıkla suçlayacak ve Müslümanlar arasından bu konuda bir tartışma olmayacaktır.  

Ama mesele, örneğin NATO gibi örgütlerde Müslümanların düşmanlarıyla işbirliğine girme, Kuzey Kafkasya’da, Volga Bölgesi’nde ve Kırım’da Müslümanlara karşı suç işleyen ya da Orta Asya’daki Müslümanlara yapılan zulümlere ortak olan Rusya ve Putin ile şahsen dostane ikili ilişkilerde bulunma gibi siyasi ve uluslararası meselelerle ilgili olduğunda, işte o zaman bunlar bu tür eylemlerin caiz veya haram olup olmadığı hakkında ciddi anlaşmazlıklara ve geniş tartışmalara giriyorlar!    

Bazı Müslümanların üzerine Laikliğin egemen olması ve özellikle de siyaset, ekonomi ve devlet sistemi gibi meselelerde İslam ile muhakeme olmaya olan yetersizlik ve isteksizlik nedeniyle Müslümanlar bu hususlarda hemen mantık yürütmekte ve şeri bir kaide bile olmayan “ehven-i şer” veya benzerlerini kullanmaktadırlar. Ayrıca tutumlarını ve sözde Müslüman yöneticilerin eylemlerini haklı göstermeyi amaçlayan uygunsuz deliller sunmaktadırlar!

Allah, Kur’an’-ı Kerim’in şu ayetlerinde bu tür eylemlerin vahim sonuçları hakkında Müslümanları uyarmaktadır: 

أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ فَمَا جَزَاء مَن يَفْعَلُ ذَلِكَ مِنكُمْ إِلاَّ خِزْيٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَى أَشَدِّ الْعَذَابِYoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir.” [Bakara-85]

Sadece ibadet ve ahlakla ilgili hükümleri değil şeri hükümlerin tamamını kabul etmek, Erdoğan’nın şovlarından etkilenen Müslümanları onun seçkin bir şekilde Kuran okumasından veya kendisine mektup yazarak veli toplantısında babası olmasını talep eden yetim bir çocuğa karşılık vermesinden ziyade Erdoğan ve hükümetinin iç ve dış politikasını, ekonomisini ve uygulamadaki yönetim sistemini İslami perspektifle değerlendirmeye zorlayacaktır.

Erdoğan’ın bu yetim çocuğa yapmış oldukları, bazı Müslümanların akıllarına, çocuklarına yemek yedirebilmesi için yoksul bir kadına sırtında yemek taşıyan İkinci Raşid Halife Ömer Radıyallahu Anhu’yu getiriyor.

Ancak Müslümanların akıllarına isabet eden laiklik fikrinin kirliliği, Erdoğan’ın cazibesine kapılan insanların dikkatlerini, Erdoğan’a tamamen zıt olan Ömer Radıyallahu Anhu’nun hakikatine yöneltmelerine izin vermiyor ve engelliyor; zira Ömer, yönetici iken İslam Devleti yoluyla İslam’ı tüm dünyaya taşımış, sadece İslam’ı tatbik etmiş, NATO gibi Müslümanların düşmanlarıyla herhangi bir ittifaka girmemiş, Putin gibi gayrimüslimlerden dostları olmamış ve “Mustafa Kemal” gibi yirminci asrın Ebu Cehil’inden etkilenmemiştir.

“Erdoğan Kimdir?” hakkındaki tartışma, zihinlerimiz Batılı dünya görüşünden, yani laiklikten kurtulana dek devam edecektir. Sonra bu tartışma, imanla küfrün, hak ile batılın, özverili bir şekilde İslam ümmetinin maslahatlarına hizmet eden ile bu maslahatlara ihanet edenlerin arasının tam bir şekilde ayrılmasıyla sona erecektir.  Şüphesiz bu da ancak Allah’ın izniyle Nübüvvet Metodu Üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasıyla gelecek olan gerçek Müslüman bir yöneticinin gölgesinde olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Fazıl Hamzayev
Hizb-ut Tahrir Ukrayna Medya Bürosu Başkanı

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER