Çarşamba, 29 Şevval 1445 | 2024/05/08
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Trump, İdlib’deki Taleplerini Yerine Getirdikleri İçin Onlara Teşekkür Ediyor! Peki Neden?

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Trump, İdlib’deki Taleplerini Yerine Getirdikleri İçin Onlara Teşekkür Ediyor! Peki Neden?

Haber:

Amerikan Başkanı Trump, Suriye’deki Müslüman devrimcilere yönelik savaşta Amerika’ya hizmet edenlere teşekkür etti ve 26/09/2018 tarihinde başkanlığını yaptığı New York’taki BM Güvenlik Konseyi toplantısı sırasında şöyle dedi: “Çağrı ve taleplerime güçlü bir şekilde yanıt vererek genel olarak İdlib’e yönelik saldırıların hızını yavaşlattıkları için İran, Rusya ve Suriye’ye teşekkür ediyorum.” Ayrıca “İdlib’deki çatışmacı taraflar arasında silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulması konusunda sağlanan anlaşmaya katkılarından dolayı Türkiye’ye teşekkür etti.” Yine “bu ülkelerin, İdlib’de bulunan (teröristleri) yok edeceklerini ümit ettiğini fakat büyük ölçekli askeri operasyonlar ile ilgili kısıtlamaların sürdürülmesi gerektiğini” ifade etti. (Rusya El-Yevm) 

    Yorum:

Trump bu şekilde işin aslını ortaya çıkardı; İran, Rusya, Türkiye ve Suriye, en son İdlib’de olmak üzere Amerika’nın hesabına kirli görevlerini yerine getirmektedirler. Zira İslam ülkelerinin halkı, mücrim laik rejimi (teröristleri) düşürmek için çalışmaya çağırırlarken bu ülkelerden onların önemli en son kalelerini ve mübarek devrimlerini ortadan kaldırmak için çalışmaya devam etmelerini talep etmektedir.  

Bu da İran ve Rusya’nın askeri olarak Amerika’nın direktifiyle müdahalede bulundukları, Suriye rejiminin Suriye halkına karşı operasyonlarını Amerika’nın onayıyla yürüttüğü, Erdoğanlı Türkiye’nin Amerika’nın hesabına çalıştığı ve kendisine güvenen herkesi aldattığı gerçeğini teyit ediyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın Amerika’ya karşı kopardığı tüm yaygaralar, Müslümanlara yönelik ihanetlerini ve aldatmalarını örtmek içindir. İran’ın Amerika’ya karşı attığı tüm sloganlar ise, Müslümanlara yönelik ihanetleri ile Amerika’nın tüm projelerini uygulamak için Amerika birlikte hareket ettiğini örtmek içindir. Bir düşman olarak Rusya da, Türkiye, İran ve Suriye rejimleriyle ittifak ederek İslam’a ve Müslümanlara yönelik savaşlarında birinci düşman Amerika ile birlikte hareket etmektedir. İşin gerçeği budur ve bunda en ufak bir şüphe de yoktur. Dolayısıyla bu rejimler küfrün başı Amerika’nın teşekkürünü aldılar ama Allah’ın öfkesini ve azabını hak ettiler.  

Bu nedenle Amerika’nın Suriye yeni temsilcisi James Jeffrey, 26/09/2018 tarihinde “Şarkul Avsat” ile gerçekleştirdiği bir röportajda şöyle dedi: “Türkiye ile Rusya’nın (İdlib ile ilgili) bir anlaşmaya varmalarının iyi bir şey olduğunu düşünüyoruz. Buna bağlı kalınmasını, devam etmesini, Cenevre süreci ve Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına bağlı kalınması sayesinde savaş alanından müzakere masasına taşındığında bu çatışmada bir dönüm noktası olmasını ümit ediyoruz.” Dolayısıyla bu da devrimin öldürülmesi, İslam’ın yönetimden ve siyasetten uzaklaştırılarak onunla savaşın sürdürülmesi ve İslam’ın bireysel ibadete ve kişisel hususlara hasredilmesi amacıyla laik küfür rejimini kurmaya yönelik bu anlaşmanın gerçekleşmesi için Amerika’nın Erdoğan’ı Putin’e gönderdiğine dair başka bir onaydır. Dolayısıyla bu anlaşmanın amacının, rejime karşı savaşı durdurmak ve son müzakerelere başlayarak onun kararlarına göre bir rejim kurmak olduğu açıklanıyor. 

Bunu şu sözleriyle vurguladı: “Kapılar ardında konuşuyoruz. Suriye’nin uluslararası topluma geri döndürülmesi de dahil bu krize bir çözüm bulmaya çalışmak için (İsrail), Türkiye, Rusya ve diğer ülkelerle konuşuyoruz. Burada amaç, Suriye hükümeti, onun dostları, Suriye muhalefeti ve destekçileri arasındaki askeri çatışmanın bir sonraki adımını kolaylaştırmak ve bu çatışmanın ardından da Cenevre anlaşmaları ve 2254 sayılı Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde siyasi sürece doğru ilerlemektir.” Dolayısıyla devrimlerini, şehitlerin kanlarını ve devrimin ve muhalefetin temsilcileri olarak ümmetlerinin fedakârlıklarını az bir değere satan bu aşağılıkları; müzakerelere, 18/12/2015 tarihinde Amerika tarafından kabul edilen ve oybirliğiyle onaylanan Güvenlik Konseyi’nin kararlarını imzalamaya sürüklemek istiyor. Özetle devrimin bitmesini, Laik rejimin yeni bir anayasayla korunmasını, yeni ajanların katılmasını ve Beşşar Esed zalimine hiçbir kötülüğün dokunmamasını istiyor.  

Bu nedenle şöyle dedi: “Amerika’nın amacı Esed’i ortadan kaldırmak değildir. Kendiliğinden giderse de mutlu oluruz ama bu bizim amacımız değil. Zira amaç, halkını ve komşularını rahatsız etmeyen farklı bir Suriye’nin ortaya çıkmasıdır.” Zaten hiçbir zaman amacı onun ortadan kaldırılması olmadı. Peki bu nasıl oluyor; çünkü o, Amerika’nın bütün emirlerine itaat eden, Müslüman Suriye halkına yönelik cürümlerinde ve aşağılamada şiddetli olan aşağılık bir ajandır. Nitekim o, Golan’ı Yahudilere satan babasının ölümünün ardından gelerek ajanlığı babasından miras almıştır. 

Ve şunu açıkladı: “Amerikan güçleri, şu üç hedefi uygulamak için Suriye’de kalmaya devam edecektir; Birincisi: (DEAŞ)’ı yenilgiye uğratmak ve 2012’de meydana gelenlerin tekrarlanmamasını sağlamak. Eğer Amerikan güçleri bölgeden çıkarsa El-Kaide örgütü (DEAŞ)  şeklinde yeniden ortaya çıkar. Dolayısıyla (DEAŞ) örgütlerinin yeniden ortaya çıkmamalarını sağlamak için burada kalacaktır. İkincisi: İran’ı Suriye’den çıkarmak olup bu, Suriye’deki savaşın sona ermesinden hemen sonra gerçekleşebilecek bir husustur. Üçüncüsü: Siyasi süreci uygulamak… Suriye’ye yönelik siyasi çözüm ise yeni bir anayasanın gözden geçirilmesini, güvenliğin sağlanmasını ve seçimlerin yapılmasını gerektiriyor.” Bu da DEAŞ ve El-Kaide örgütlerinin yanı sıra Laik rejimi düşürmek, İslam’ın hükmünü ikame etmek, Amerika ve sömürgeciliği bölgeden kovmak isteyen tüm İslami hareketlerin ortaya çıkmasının engellenmesi anlamına geliyor. Bu yüzden Amerika, Laik anayasanın yeni bir şekilde ve sahte bir demokrasi ile onaylanmasını istiyor. Zira röportajında Irak’ta olanlara dikkat çekmiş ve fasit demokrasiye bağlı bir rejimin bekasına vurgu yapmıştır. 

İran’a gelince; Amerika’nın vekâlet verdiği savaş misyonunun sona ermesinin hemen ardından çıkacağına dikkat çekmiştir. Nitekim Amerika, Suriye’deki hedeflerini gerçekleştirme görevini yerine getirmesinden dolayı İran Cumhurbaşkanı’na teşekkür etmiştir. Ancak ekonomik işlerine darbe vermek için Avrupa’yı hedef alarak nükleer anlaşmayı değiştirmek için onu yeni yaptırımlarla cezalandırıyor. Buna rağmen İran, Amerika’nın Suriye ve diğer yerlerdeki hedeflerini uyguluyor. Çünkü İran, Humeyni’nin günlerinden bu yana dış politikasında Amerika’ya bağlı olup buna liderleri tarafından birçok kez vurgu yapılmıştır.  Zira BBC tarafından Haziran 2016'da yayınlanan ABD istihbarat belgeleri, Humeyni’nin Amerika ile temasları olduğunu, 1963 yılından beri Sovyetler Birliği ve İngiliz nüfuzuna karşı Amerika’nın çıkarlarını desteklediğini, aynı şekilde 1979 yılında Fransa’da sürgündeyken Amerikan Başkanı Carter ile bağlantıyı sürdürdüğünü, Amerika ile dostane ilişkiler kurmaya hazır olduğunu ve Amerika’nın da stratejik müttefiki İran’ı kaybetmeyeceğini ortaya çıkarmıştır. Nitekim Amerika İran’a geri dönmesini ve Şah’ın sınır dışı edilmesini sağlamıştır. İran ise belgelerde geçenleri reddetmemiştir. Amerika’ya karşı atmış olduğu sloganlara gelince; bu, kendisi ve rejiminin Amerika ile olan bağlantısını örtmek içindir. Zaten Hizb-ut Tahrir, İran devriminin başlangıcında tüm bunları ifşa etmişti. 

Amerika’nın hedeflerini, ajanlarını ve onu takip edenleri ifşa etmek, sömürgecilerin planları ile ajanlarını ve ona hizmet edenleri ortaya çıkarmayı amaçlayan siyasi mücadelede en önemli hususlardan biridir ki böylece onların ve ajan Laik rejimlerinin düşmesi kolaylaşsın. İşte o zaman ümmet onları görecek, ümmetin muhlis evlatlarıyla birlikte onları değiştirmek için çalışacak ve ümmetin, ihlasında, anlayışında ve sadakatinde hiçbir şüphe olmayan Hizb-ut Tahrir’in liderliğini kabul etmesi kolay olacaktır. Suriye devrimi, birçok sahte yüzleri ortaya çıkardığı gibi ümmete ve sömürgeciliğin tüm biçim ve şekillerini kovacak ve Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet’i ikame edecek  -ki Allah’ın izniyle bu gerçekleşecektir- kurtuluş projesine yönelik uluslararası ve bölgesel komploların boyutlarını da ortaya çıkarmıştır.    

وَعْدَ اللَّهِ لَا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَBu Allah’ın vadettiğidir. Allah vaadinden caymaz; fakat insanların çoğu bilmezler.” [Rum-6]  

Esad Mansur         

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazdı

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER