Pazar, 11 Zilkâde 1445 | 2024/05/19
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Ne Bir Sığınak Var Ne de Güvenlik!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Ne Bir Sığınak Var Ne de Güvenlik!

Haber:

Pekin, Türkiye ile suçluların iadesi anlaşmasını onayladı. İnsan hakları örgütleri ise; Ankara’nın bunu kabul etmesi halinde Çinli otoritelerin zulmü nedeniyle Uygur ailelerini ve kaçan aktivistleri tehlikeye atabileceği konusunda uyarıda bulundular.

2017'de imzalanan antlaşma, hafta sonu Ulusal Halk Kongresi’nde resmileşti. Hükümet medyası da bunun terörle mücadele amacıyla kullanılacağını söyledi. Parlamentoda güçlü bir muhalefetle karşı karşıya kalan Türkiye hükümeti anlaşmayı henüz onaylamadı ve yasayı eleştirenler de hükümete bundan vazgeçme ve “bir zulüm aracı olmasından” dolayı anlaşmayı engelleme çağrısında bulundular. (Guardian News 29/12/2020)

Yorum:

Dünya, ümmetin ve zayıf insanların boyunlarındaki ilmiği sıktıkça sıkıyor!

Çin'in yaşam tarzına uyum sağlamak için yeniden eğitildikleri veya domuz eti yemeye, içki içmeye, gayrimüslim Çinli ve ateistlerle evlenmeye ve Çin komünist şarkıları söylemeye zorlandıkları söylenen toplama kamplarındaki zulümden kaçabilen Uygurlar, sığındıkları her yerden kovuluyorlar ve zorla Çin’e geri gönderiliyorlar. Uygurlara karşı işlenen cürümlerin listesi, insan hakları aktivistlerinin, onlara yapılanları soykırım olarak tanımlamasına neden olmuştur. 

Yaklaşık 50.000 Uygur Türkiye’ye kaçtı ve bu da onu dünyada en çok Uygurların olduğu yer haline getirdi. Ancak bu sığınağın güvenliği sürekli tehdit altındadır.

Erdoğan, 2019 yılında Sincan’daki insanların mutlu bir şekilde yaşadıklarını söylemişti. Dolayısıyla Müslümanların başlarındaki tüm yöneticiler gibi o da aldatıcı ve inkârcı biridir! Zira haberlerde, Pekin’in Türk hükümetine, nerede olduklarının tespit edilmesinin ardından Uygurların iade edilmeleri için talepler gönderdiği, ardından da Türkiye’nin onları üçüncü bir ülkeye gönderdiği ve oradan Çin’in iade edilmelerini güvence altına alabileceği bildirildi.   

Çin’e yardım etmeye teşvik edildiği gayet açıktır. Nitekim 2010 yılında Çin ve Türkiye sekiz stratejik işbirliği anlaşması imzalamıştır. Yine 2019 yılında Çin merkez bankası, bankaların Çin’den kurtarma paketi almasıyla ilgili olarak Türkiye ekonomisine 1 milyar dolar nakit para gönderdi. Ayrıca Pekin, Türkiye’nin enerji sektörüne 3,6 milyar dolarlık kredi sağladı.

Muhlis Müslümanlar protesto için seslerini yükseltirken ve gayrimüslimler de Çin’e baskı çağrısında bulunurlarken, Müslümanlar başlarındaki yöneticiler ise sessizliklerini ve teslimiyetlerini satın alan para verenlere ibadet ve itaat etmekten asla vazgeçmiyorlar. 

Bizleri bölen ve bir Müslümanı "ülkesine" "iade edilecek" bir yabancı olarak görmemize sağlayan sahte sınırlar, Uygurlara yapılan baskının üzerine ekledikleri zalimane eylemlerini haklı çıkarmak için kullanılmaktadır. İstanbul'da yaşayan Avustralyalı Uygur aktivist Arslan Hidayet şunları söyledi: “Bizi birbirimize bağlayan etnik ve dini bağlarımıza rağmen kendi tarafımızdan satıldık. Bu çok acı verici bir şeydir.” Etnik bağlarında ötesinde bir Müslümanın diğer Müslümana karşı hak ve sorumluluğu vardır ki bu bağın kesinlikle ihlal edilmemesi gerekir! 

Ümmet bu cürümlerden dolayı çok göz yaşı döküyor ve aynı zamanda Müslümanların başlarındaki yöneticilerin Uygurları ortadan kaldırma girişiminde Çin’e itaat etmesinden dolayı da kendisini güçsüz hissediyor. Bu çaresizlik hissini ortadan kaldırmanın, değişim için çalışmanın ve her şeyden önce de hain yöneticileri ortadan kaldırmanın ve onları ve onları destekleyen rejimleri değiştirmenin zamanı artık gelmiştir.

Bu yöneticilerin derhal değiştirilmesi gerekir. Zira zalimlerle ilişkileri kesecek olan sadece Raşidi Hilafet’tir. İntikam için ordularını gönderecek ve zayıfların canını ve şerefini güvence altına alacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet’tir.

Bugün yöneticilerin, hiç utanmadan ve haya etmeden rüşvet ve çıkarlar aldıkları bir sırada sadece birtakım iddialarla sessizlikleri bozması, her şeyin yolunda gittiği anlamına gelmiyor!

Şüphesiz Allah açık bir şekilde uyarıda bulunmuştur ki Subhanehu’nun kavli haktır: وَلَا تَرْكَـنُٓوا اِلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُۙ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَٓاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ“Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız).  Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz!” [Hûd-113]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nadiye Rahman

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER