Cuma, 24 Şevval 1445 | 2024/05/03
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Gazze’deki Kıtlık Doğal Bir Afet Değil, Sistematik Bir Soykırımdır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Gazze’deki Kıtlık Doğal Bir Afet Değil, Sistematik Bir Soykırımdır!

Haber:

Gazze Şeridi’nin kuzeyinde yaşayanlar, yenebilecek herhangi bir yiyecek bulabilmek için zor bir arayışa girdiler; hatta onların durumu, yemek için büyük ve küçükbaş hayvanların yemlerini öğütme ve tarım arazilerinde toprağın yetiştirdiği yaprakları arama noktasına kadar ulaştı.

Gazze’deki Filistin Kızılay’ı Çarşamba günü, açlık nedeniyle ölümlerin meydana geldiğini vurgularken içeride ve dışarıda kıtlığın daha da yaygınlaştığına dair uyarılar sıklaşıyor.

UNICEF’in Orta Doğu Bölgesi Medya Direktörü Ammar Ammar -El-Cezire ile yaptığı röportajda-, yardımların Gazze Şeridi’nin her yerine güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşması çağrısında bulunarak Gazze’deki çocukların yaklaşık %90’ının yetersiz beslenmenin acısını çektiklerine dikkat çekti. (El Cezire)

Yorum:

Gazze’deki kıtlık, saldırı ve kuşatmanın bir parçası olup Gazze halkını yok etmeyi hedefleyen ve yerinden etmeye çalışan askeri eylemlerden bağımsız değildir. Nitekim bu, Yahudi varlığının liderlerinin açıklamalarında net bir şekilde görülmektedir; zira Gazze’ye yönelik saldırının başlamasından sadece 48 saat sonra Yahudi varlığının Savunma Bakanı Yoav Gallant, “Gazze Şeridi’ne yiyecek, su ve yakıt” girişini engelleme kararını, “bu kararın, işgalin Gazze Şeridi’nde açlık kuşatması uygulamaya başladığı gerçek bir anı teşkil ettiğini” açıkladı.

Kıtlığı insani veya ekonomik bir felaket olarak ele almak hem saptırıcı hem de Gazze halkına yönelik bir komplodur; zira kıtlık, deprem ya da doğal bir afetin sonucu değil, aksine tüm açıklık ve küstahlıkla dünyanın ve İslam ümmetinin gözü önünde ilan edilmiş sistematik bir plandır.

Ülkesi zenginlik ve servetlerle dolu bir ümmetin bu suni kıtlığa şahitlik etmesi, ümmetin akidesinden ve kültüründen kaynaklanan egemenliğini ve siyasi kararını kaybetmesinden dolayı içinden geçtiği perişan durumu yansıtmaktadır. Peki zengin kaynaklar ve servetler ümmete ait olmasına rağmen nasıl oluyor da sömürgeci Batı bunların üzerinde yaşıyor ve ülkemizin zenginliklerinden, petrolünden, gazından ve meyvelerinden yararlanabiliyor… Bu ümmet, hayvan yemi yendiğini ve çocukların açlıktan öldüğünü gördüğü halde nasıl olur da kendisinin asıl bir parçasının yiyeceğini karşılamaktan aciz kalabilir?!

Gazze’deki sistematik yapay kıtlık, Gazze halkını, bocalayıp duran Yahudilerin temellerini pekiştirme ve normalleşme yoluyla çevreye entegre etme çalışmasını içeren Amerikan çözümlerine teslim olmaya ikna etmek içindir; buna, Gazze halkını kuşatarak ve Yahudi varlığına sebze ve meyve gibi geçim kaynaklarını ve gerekli olan her şeyi temin etmek için güvenli koridorlar ve arterler yoluyla Yahudi varlığına her türlü yaşam nedenlerini sağlayan şeylerin güvenli ve kolay bir şekilde geçişini sağlayarak ülkemizdeki ajan rejimler de ortak olmuştur.

Gazze’deki kıtlık meselesi ve ülkemizdeki bu yapay çaresizlik durumu, ülkedeki iktidar rejimlerinin bağımlılık ve ajanlığında somutlaşıyor; zira bu iktidar rejimler, yıpranmış tahtlarını korumak için ülkeyi yakmaya, insanları aç bırakmaya ve onları sömürgecilerin ve işgalcilerin çıkarlarına boyun eğdirmeye hazırdırlar.

Rejimler, yöneticiler ve uluslararası kurumlar Batı’nın ve Amerika’nın elindeki araçlardır; zira uluslararası kurumlar savaşın başında Gazze’yi terk ederek halkını açlığa, hastalıklara ve yıkıma bıraktı ve Yahudi varlığının emri ve denetimi dışında, Dünya Gıda Programı’nın deyimiyle “güvenli koşullar oluşana kadar”, yani Yahudi varlığı onlara izin verene kadar hiçbir yardım girmedi! Dolayısıyla Batı’nın sürekli olarak terennüm edip durduğu ve sömürgeci vahşetini ve barbarlığını örtbas etmek için sloganlarını taşıdığı yaşama, yemek yeme ve ilaç gibi tüm insan hakları iddiaları Gazze’de son buldu.

Gazze’deki kıtlık, aç, çaresiz ve zincire vurulmuş bütün bir ümmetin durumunu özetliyor; zira tüm ümmet, rejimlerin ikiyüzlülüğünü ve yalanlarını ve sistematik kıtlığın, cinayetin ve katliamın çözümünün bu saçma tiyatrolarla olmadığını anlayan ümmetin öfkesi üzerine geçişlere yardımlar yığarak ve onları havadan atarak ucuz propaganda filmlerini, aç, yaralı, bitkin ve yaslı Gazze halkının acıları üzerinde dans ettikleri saçma tiyatrolarını kendi gözleriyle görmüştür.

Gazze’deki kıtlığın, ümmetin açlığının, ümmete yardım etmenin ve onun hastalığını iyileştirmenin çözümü, sadece bu hain yöneticileri kökünden söküp atmakla, ümmetin gasp edilen otoritesini geri elde etmekle ve toprakları özgürleştirecek ve servetleri geri alacak Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmakla olacaktır; böylece açlık, aşağılanma ve cüce yöneticilerin saçma tiyatroları olmayacak, aksine Halife, orduları seferber edecek, sınırlara saldıracak, kuşatmayı kaldıracak, aileleri doyuracak ve tiranların eşiklerinde açlık çeken tüm ümmetin düşüncesini bir anda zafer ve izzete zorlayacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Musab Ebu Arkub - Mübarek Toprak (Filistin)

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER