Cuma, 24 Şevval 1445 | 2024/05/03
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Derdimin Dermanı Derdin İçinde!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Derdimin Dermanı Derdin İçinde!

Haber:

Afrika Boynuzu Kadın Ağı Bölge Direktörü "Sayha" Hale el-Karib, Sudan’da kaçırılan kadınların zorla öldürülmesi ve cesetlerinin yollara atılması gibi yaygın bir olguyu ortaya çıkardı ve Hızlı Destek Kuvvetlerini yaygın yağma ve cinayet eylemleri işlemekle suçladı.

Bahri Acil Servis temsilcisi Meram Muhammed, kadınlara ve çocuklara yönelik gözlemlenen ihlallerin yüzdesinin, çocukluk ve ileri yaşlarda ihlallere maruz kalan vakaların %10’unu bile temsil etmediğini söyledi.

Kadınların bir yıkım aracı olarak kullanıldığı, bazılarının ise temizlik ve çamaşır işlerinde işçi olarak kullanıldığı bildirilen raporda, kadın ve kız çocuklarının gün boyu birden fazla kişi tarafından cinsel kölelik ve tecavüze maruz kalmasının yanı sıra yetişkin ve küçük kız çocuklarının rızaları dışında zorla evlendirildiği ifade edildi; ayrıca zorla kaybetmenin 18 yaşın altındaki mağdurların hamilelikleriyle sonuçlandığı, bazılarının doğum sırasında öldüğü, bazılarının ise kaçtığı ve zorla kaybetmelerin bazı kız çocuklarının intiharına yol açan psikolojik etkiler yarattığı belirtildi. (Rasd Sudan, 10 Mart 2024)

Yorum:

Umudunu kadınları korumaya yönelik uluslararası yasalara bağlayan ve görünüşte kadınların üzerindeki zulmün ortadan kaldırılmasını talep eden bu faaliyetler, kadınlara yönelik komplo zincirlerinden başka bir şey değildir; çünkü onlar, fikir ve çözümlerini hastalığın başı ve belanın kökü olan uluslararası yasalardan alıyorlar; bu yasaları koyan ise savaşlara ve çatışmalara neden olan bizzat Batı’dır.

Savaş ve çatışmanın kadınlar üzerindeki farklı etkilerini kabul etmek amacıyla 2000 yılında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin “UNSCR 1325” Sayılı Kararı kabul edildi.Kararda kadınların korunması, onlara yönelik şiddetin önlenmesi, savaş ve çatışmalar sırasında barış yapma süreçlerine, müzakerelere ve çatışmaların çözümüne katılımlarının artırılması öngörülüyor.

Kapitalist Batı'nın iddia ettiği gibi kadınları koruması gereken bu uluslararası hukuk metinleri, imzalanmalarının üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen ancak çatışmalara neden olan, onları ateşleyen ve körükleyen kimselerin sorgulanması ve cezalandırılmasına yönelik uygulama mekanizmasından yoksundur; çünkü şayet bu yapılırsa tehlikeli bir mesele ortaya çıkacak ki o da, Batılı ülkeler arasındaki dünya ülkeleri üzerinde nüfuz ve kontrol çatışmasının, insanların çektiği acıların tek nedeni olduğudur... Dolayısıyla milyonlarca masumun hayatına mal olan dünya savaşlarını ateşleyen faydacı kapitalist medeniyetin temel özelliği olan çelişki, çifte standart, yalan ve aldatma tam da burada ortaya çıkıyor; peki kapitalist medeniyet, kadını, onun durumunu ve onun üzerindeki zulmün kaldırılmasını önemsiyor mu acaba?!

Sözde uluslararası toplum, Müslümanların başındaki yöneticilerden oluşan ajanlarını, sözde uluslararası (insancıl) hukuku fiili olarak ihlal etmelerinden ve kadınlara karşı işlenen insan hakları ihlallerinden dolayı sorumlu tutma konusunda başarısız olduğu gibi adaletin gerçekleşmesi, korumanın sağlanması ve insan haklarına saygı duyulması konusunda da başarısız olmuştur; bunun tek nedeni ise, bir insanın, maddi açıdan ne kadar gelişmiş olursa olsun gerek kendisi gerekse bir başkası için bir sistem koymaya uygun olmamasıdır; çünkü eksiklik, acizlik ve muhtaçlık, her insanın temel özellikleridir. Bu nedenle kanun koyma yetkisi insana terk edilirse, kanunlar çelişkili, değişken ve farklı olur, çevreden etkilenir ve kaçınılmaz olarak insanın sefaletine yol açar; böylece kapitalist medeniyetin kontrolü altındaki günümüz dünyasında olduğu gibi, güçlü olan zayıf olanı yutar, kaos yayılır, savaşlar ve çatışmalar yaşanır.

Kadına yönelik zulüm, yapıcısının eksik olmasından dolayı kendisi de eksik olan beşeri uluslararası yasayla ortadan kaldırılmayacaktır. Bu yüzden kadınları koruyacak ve onurlarını muhafaza edecek olan Rabbani kanunlardır; nasıl olasın ki; zira bu kanunlar, her şeyi bilen Alim ve Habir olanın katından olup zulmü kaldırmak ve zalimlerden hesap sormak için tüm zaman ve mekan için elverişli kanunlardır; bu da karanlıkları aydınlatan bir nur meşalesi ve kulların Rabbinin şeriatıyla fesadı yakan bir ateş olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin tatbik edilmesiyle olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Gâde Abdulcabbar (Ummu Evâb) – Sudan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER