Pazar, 26 Şevval 1445 | 2024/05/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Ümmetlerinden Kopanlar!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Ümmetlerinden Kopanlar!

Haber:   

Okaz internet sitesi, Yazar Halid Salih El-Fâdıla ait “Atatürk ve Arap Alfabesinin Kaldırılması” başlıklı bir makale yayınladı. Yazar burada Arap alfabesini ortadan kaldıran ve ümmeti tarihinden ve kültürel mirasından koparan asrın mücrimi Mustafa Kemal’in yaptıklarını onaylıyor. Zira makalesinin başında şöyle diyor: “(Atatürk’ün) Arap alfabesini kaldırıp Latin Alfabesini getirmesi tarihe bir ihanettir ama aynı zamanda aşırılık, nefret ve akıl yoksunluğu gibi hususlarda milletini Arapça yazılmış mirasın tufanından kurtaran Nuh’un gemisi mesabesinde bir karardır. Her ne zaman Arap-İslam mirasının derinliğine insek, düşmanların edebiyatları, bölünme, rekabet, toplumsal baskı, kadınların marjinalleşmesi, sınırsız sayıda yasalar,  alıntılar ve Allah’ın evlerinde secde eden insanları bile öldürme gerekçeleri genişledi.”

Yorum:

Bu günlerde –Suudi yöneticilerin de laikliğe doğru açık dönüşümünde olduğu gibi- İslam’dan kopmaya ve bununla ilgili hususlara yönelik çağrılar çoğaldığı gibi İslam’ın yönetim sistemi olan Hilafete, kadınla ilgili şeri hükümlere ve benzerlerine yönelik saldırılar başladı. Son zamanlarda gazetelere ve web sitelerine göz attığımızda bu makalede ve diğerlerinde olduğu gibi sanki bu yazarlar uyuyorlar veya sarhoşmuşlar gibi Hilafet Nizamına ve İslam’a saldırıyorlar. O halde onları uyandırın ki; İslam’ın hayatta uygulandığını, Hilafetin gözlerinin önündeki gerçek bir olgu olduğunu görsünler ve bu iki hususu göz önünde bulundurarak düşmanlarına karşı pozisyon alsınlar!! 

Nitekim makalenin yazarı Mustafa Kemal’in (hain) tutumunu övüyor, aynı zamanda onu Arap alfabesini Latin alfabesine dönüştüren bir kişi olarak nitelediği gibi bunu milletini Arapça yazılmış mirasın tufanından kurtaran Nuh’un gemisine benzetiyor. Gerçekten ihanetin övüldüğü ve bundan dolayı liderlere övgülerin yağdırıldığı garip bir zamanda yaşıyoruz!!  

Ayrıca makalenin yazarı,  “Arap-İslam mirasını” aşırılık, nefret ve akıl yoksunluğu olarak nitelendirirken aynı zamanda onu “düşmanların edebiyatlarıyla, bölünmeyle, rekabetle, toplumsal baskıyla ve kadınları marjinalleştirmesiyle…” suçluyor. Çok açıktır ki makalenin yazarı, her ne kadar ismi Arapça ve aynı şekilde İslami olsa da bu ümmete ait biri değildir. Daha da şaşırtıcı olan aşırılık ve nefret kelimelerini İslam tarihine atfetmesidir. Oysa bu kelimeler, istenildiği şekilde anlamlandırılan modern kelimeler olmasına ve anlamlarını Batı’dan almamıza rağmen bunlarla İslam’a ve özellikle Yönetim Nizamı Hilafet olmak üzere İslam’dan kaynaklanan nizamlara saldırmaktadırlar. Ayrıca yazar, daha önce İslam düşmanı Batı’nın yaptığı gibi İslam ümmetinin mirasına atıfta bulunarak ümmetin düşmanlarının yapamadıklarını yapıyor. Sanki o, ümmetine karşı gerçek düşmandan daha büyük bir düşman gibidir. Vallahi bu, büyüklük taslamaktan başka bir şey değildir!!   

Tabi bizler yazarı ümmetinden, hadaratından, tarihinden ve mirasından koparma meraklısı değiliz. Bilakis makalesinin sonundaki şu sözleriyle bunu bizzat kendisi vurguluyor: “Önümüzde, yeni telifler ve çeşitli çeviriler denizinde boğulmaktan ve çocuklarımızı aklı ermeye başladıktan sonra yabancı dil öğrenmeye teşvik etmekten başka bir alternatifimiz yok…” Aslında burada kendisi, evlatlarımızı ümmetinden koparmak ve çeviriyle ve çocuklarımızı yabancı dil öğrenmeye teşvik etmekle onları Batı’ya ilhak etmek şeklindeki bir zihniyete sahip olduğunu ifşa ediyor. Dolayısıyla o, sadece ümmetinden kopmakla yetinmiyor bir de onun mirasını Allah’ın hakkında bir sultan indirmediği bir takım vasıflarla nitelendiriyor. Ancak çok garip olan şey, Müslümanların gelecek nesillerini ümmetlerinden koparmak için bir takım önerilerde bulunmasıdır.

Ancak bizler, Müslümanlardan ve gelecekteki nesillerinden eminiz. Zira bu makale ve benzerleri, Batı’nın başlattığı ve onun başlattığı kültüre yapışan sırtlanların savunduğu hayalden başka bir şey değildir. Dolayısıyla eğer kendisi, ümmetin İslam’a ve Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafetin olduğu İslam’ın yönetim nizamına yöneldiğini ve Hilafetin gözünün önündeki gerçek bir olgu olduğunu görürse, belki o zaman kendisi ile Müslümanların Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafete dönmesinin arasında göz kırpması kadar bir zaman kaldığını görebilir. Zira bu, bugün olmazsa yarın mutlaka olacaktır. Şüphesiz ki bekleyenler için yarın yakındır.

Halife Muhammed - Ürdün

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER