Salı, 14 Şevval 1445 | 2024/04/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Hilafetin Yoksullukla Mücadelesi

بسم الله الرحمن الرحيم

Hilafetin Yoksullukla Mücadelesi

Bölüm 1

  • Muazzam maddi ve insan kaynaklarına rağmen, üstelik dünyanın en zengin petrol ve maden rezervlerine sahip olduğu halde, İslam Ümmeti temel ihtiyaçlarını karşılamak için günde 1,90 dolardan daha az bir gelirle ağır yoksulluk içinde kıvranıyor. Günden güne büyüyen kitlesel işsizlik, az gelişmiş tarım ve sanayi, felç edici vergi sistemleri, sürekli artan fiyat pahalılığı, bununla birlikte aşırı pahalı ve sürekli sıklıkla kesilen elektrik ve enerji beslemesi, beldelerimizdeki yanlış yönetimin, sömürgenin ve servetlerimizin adaletsiz dağılımının açık delilidir. Halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli altyapı ve kamu hizmetleri için gerekli hükümet yatırımları ya çok asgari bir seviyede ya da hiç mevcut bile değil.

Temelde bunlar, İslam beldelerindeki yöneticilerin sömürgeci kapitalist devletlerin siyasi ajandalarının diktesine göre tatbik ettikleri gayri İslami politikaların neticesidir. IMF'nin ve Dünya Bankası'nın dayattığı yüksek faiz oranları ve ekonomik yeniden yapılanma politikaları da bunun bir parçasıdır.

  • Şu bir gerçek ki her bir insanın ihtiyaçlarını karşılamak üzere servetlerin insani ve adil dağılımı kapitalist iktisadın hedefleri arasında yer almamaktadır. Dahası, zengin ve fakir arasındaki büyük uçurum kapitalist ideolojinin işine yarıyor. Çünkü bütün varlığını çoğunlukları sömürerek, kapitalist ideolojiyi temsil eden, ayakta tutan ve onunla yöneten ve maddi hırsı gün geçtikçe artan azınlık elit sermaye sahiplerini beslemek üzerine kurmuştur. Dolayısıyla açgözlülük, haksız rekabet ve "Büyük Balık Küçük Balığı Yutar" ilkesine sahip iktisat anlayışı insanlığı en temel haklarından ve ihtiyaçlarından mahrum bırakmaktadır.

"Yardım kuruluşu Oxfam'ın raporuna göre en zengin 26 kişinin toplam serveti dünya üzerindeki 3,8 milyar insanın servetine denk düşüyor. Dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesiminin serveti ise yüzde 99'un toplamına eşit."

Günde 10 bin insan yetersiz sağlık hizmetinden dolayı hayatını kaybediyor, 262 milyon çocuk sırf ebeveynleri harç, üniforma veya ders kitabı alamadığı için okula gitmiyor. Yetersiz ana sağlığı hizmetinden dolayı kadınlar hayatını kaybediyor, çocuklar kendilerini yoksulluktan kurtarabilecek eğitimden mahrum ediliyor."

(Oxfam 2019 Report: https://www.oxfam.org.nz/reports/public-good-or-private-wealth)

Hilafet Sadece Yoksulluğu Engellemekle Kalmıyor Aynı Zamanda Her Vatandaşının Yaşam Standardını Yükseltiyor!

  • Evvela; İslam'ın iktisat nizamı sadece Kur'an ve Sünnet'e dayanmaktadır. Kur'an ve Sünnet ise her fertten ve devletten Allah-u Teala'nın hudutlarına riayet etmesini istiyor. Kapitalizm; insanın ihtiyaçlarının sınırsız kaynakların ise sınırlı olduğunu iddia etmektedir. İslam bu iddiayı reddetmektedir. Zira Allah Subhanehu ve Teala her insanın sınırlı olan ihtiyaçlarına hizmet edecek bolv ve fazlasıyla kaynak yaratmıştır. ﴿وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَGöklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.[Casiye 13]
  • Peygamberimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem; insanoğlunun temel ihtiyaçlarını şöyle tarif etmiştir: «لَيْسَ لِابْنِ آدَمَ حَقٌّ فِي سِوَى هَذِهِ الْخِصَالِ بَيْتٌ يَسْكُنُهُ وَثَوْبٌ يُوَارِي عَوْرَتَهُ وَجِلْفُ الْخُبْزِ وَالْمَاءِ» Âdemoğlunun şu şeyler dışında hakkı yoktur: İkamet edeceği bir ev, avretini örteceği bir elbise, katıksız bir ekmek ve su. [Tirmizi]

İşte bunlar; İslam'ın her insan için teminat altına aldığı haklarken, kapitalizmin insanlığı mahrum ettiği haklar da bunlardır... Allah Subhanehu ve Teala her bir ferdin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için gerekli olan imkanları sağlamayı Hilafetin üzerine farz kılmıştır. Geçimini kazanmak için çabalamak ve mücadele etmek Allah kulunun üzerine bir farzdır. Bu uğurda insana kolaylık ve destek sağlamak ise devletin üzerine farzdır. Çalışma gücüne sahip olan erkek kendi ihtiyaçlarını gidermek için çalışmak zorundadır. Kadınlara ve çalışmaktan aciz olan erkeklere gelince; onların geçimini velileri sağlamak zorundadır. Ve bu onlar için Şeriatın bağlayıcı kıldığı bir haktır. Velinin olmadığı yerde geçimlerini devlet karşılanmak zorundadır. Buna ilaveten, kadının bakımı kocanın üzerine farzdır. Çocukların bakımı da babanın üzerine farzdır. ﴿وَعَلَى ٱلْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِٱلْمَعْرُوفِ  Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir.[Bakara 233]

Peygamber efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «كَفَى بِالْمَرْءِ إِثْمًا أَنْ يُضَيِّعَ مَنْ يَقُوتُ» Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.(Ebu Davut, Nevevî) Yani çalışmaya güç yetirebilen bir erkeğin bu görevi yerine getirmemesi, her görevin ihmalinde olduğu gibi, cezalandırılması gereken bir husustur.

Nafakayı temin edecek kimsenin bulunmaması veya olduğu halde kazancı nafakayı karşılamaya yetmeyen fakir erkek durumunda, Şeriat nafakanın teminini Beyt-ul Mâl'e, başka bir ifadeyle, Hilafet Devletine, farz kılmıştır. Zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «أَنَا أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ مَنْ تَرَكَ مَالاً فَلأَهْلِهِ وَمَنْ تَرَكَ دَيْنًا أَوْ ضَيَاعًا فَإِلَيَّ وَعَلَيَّ»Kim bir mal bırakırsa onun ailesine aittir. Kim de bir borç veya iyal bırakırsa bana aittir ve benim üzerimedir.(Müslim, Cabir kanalıyla rivayet etti)

Bu aynı zamanda Hilafetin Ümmetin maslahatları için çalışırken yerine getirmesi gerektiği en önemli vazifelerinden birisinin de çalışmaya muktedir olan kişiler için iş imkânları oluşturmak için çalışmak zorunda olduğunun delilidir.

  • Temel ihtiyaçların dışında kalan ve lüks sayılan ihtiyaçların giderilmesi için de Hilafet tıpkı temel ihtiyaçların giderilmesi için çaba sarf ettiği gibi olanak sağlamak için çabalamak zorundadır. Devlet, lüks ihtiyaçlarını sağlama imkânları için ve devletin sahip olduğu mallara göre toplumda dengenin oluşturulması için tebaa fertlerine şöyle kolaylık sağlar:
  1. Beyt-ul Mâl'de sahibi olduğu menkul veya gayri-menkul mallardan, feyden ve benzerlerinden verir.
  2. Yeterince arazisi bulunmayanlara mamur olan ve mamul' olmayan (verimli ve çorak) arazilerini iktâ eder. Fakat arazisi olup da işletmeyenlere vermez. Ziraata imkânı olmayanlara ise ziraat yapabilmeleri için mal verir.
  3. Borçlarını ödeyemeyenlerin borçlarını Zekât malından, feyden ve benzerlerinden kapatır.

İşte bugün kapitalizmin hakim olduğu beldelerimizde bu tarz desteklerden mahrumuz.

  • Emniyet, her türlü kamu hizmeti ve araçları - sağlık ve eğitim hizmetleri gibi - Hilafetin tebaası için, ferdi ihtiyaçların teminine ilaveten, yerine getirmesi gerektiği farzlardandır. Bunlar da Devletin gelirlerinden (Beyt-ul Mâl'den) finanse edilmek ve din, ırk, cinsiyet veya etnik köken gözetmeden, her vatandaşa ulaştırılmak zorundadır.

Burada emniyetin sağlanmadığı yerde diğer vecibelerin de yerine getirilemeyeceğine vurgu yapmak zorundayız. Zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashaba Hicret'i haber verirken müjdelediği ilk şey emniyet/güvenlik olmuştur: «إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ جَعَلَ لَكُمْ إِخْوَاناً وَدَاراً تَأْمَنُونَ بِهَا»Allah Azze ve Celle size kardeşler ve güvende olacağınız bir dâr verdi[İbn-u İshak] Dolayısıyla kamu araçları ve hizmetleri Hilafet Devletinin sağlaması gerektiği işlerdendir. Bunu Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu sözünden anlamaktayız: «الإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ» İmam Râîdir ve Raiyyesinden Mes'uldür.(Buhari, Abdullah bin Ömer'den rivayet etmiştir)

  • İslam'ın iktisat nizamı kaynakların azınlığın elinde biriktirilmesini haram kılmıştır. Dolayısıyla, her ne zaman bir dengesizlik ortaya çıkarsa, Halife bizzat bu dengesizliği gidermek için Haşr Suresini'nin 7. ayeti gereğince çaba sarf etmek zorundadır: ﴿كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْاَغْنِيَٓاءِ مِنْكُمْTa ki (o mallar) içinizden yalnız zenginler arasında (dolaşan) bir devlet olmasın.[Haşr 7]
  • İslam servetin kenz edilmesini (biriktirilmesini) kesinlikle haram kılmıştır, bundan dolayı servetin halk arasında dağıtılması için Zekatı farz kılmıştır. Allahu Teâla'nın şu kavli bir uyarı niteliğindedir: ﴿وَٱلَّذِينَ يَكْنِزُونَ ٱلذَّهَبَ وَٱلْفِضَّةَ وَلَا يُنفِقُونَهَا فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍAltın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayan kimseleri elim bir azapla müjdele.[Tevbe 34]
  • Bugün karşı karşıya kaldığımız kötü/arızalı yönetim ve altyapı eksikliği Hilafet devletinde olmayacaktır. Hilafet olunca, İslam'ın iktisat nizamı sayesinde felç edici vergilendirme olmadan, devletin köklü bir şekilde yeniden yapılandırılması, kamu ve özel mülkiyetin yeniden düzenlenmesi gibi araçlar sayesinde tarımsal ve endüstriyel gelişmeyi sağlayacak büyük bütçeler oluşacaktır.
  • İslam güçlü bir ağır sanayinin oluşturulmasını, bunun için dünya liderliği seviyesinde araştırma yapılmasını ve dolayısıyla Hilafetin lider konuma getirilmesini emretmektedir. Hilafetin tarımına yüzyıllarca dünya gıpta ile bakmıştı ki Hilafetin geri gelmesiyle beldelerimizdeki tarım yeniden gıpta edilecek seviyeye gelecektir! Zira İslam; arazinin mülkiyetini tarımsal olarak işletilmesine bağlayarak tarım arazilerinde yabancı mülkiyeti ortadan kaldıracaktır. Ayrıca zirai işlemlerde ağır vergilendirmeyi ortadan kaldıracaktır. Bu şekilde gıda güvenliğinde muazzam bir artış elde edilecek ve Ümmet yüzyıllarca İslami yönetim ile tattığı refaha yeniden kavuşacaktır. Hilafet; ekini önceleyerek vatandaşlarının temel gıda ve giyim ihtiyaçlarının tamamen karşılanmasını hatta ihraç etmek üzere ihtiyaç fazlası üretimi de temin olacaktır. Yine meraları güçlendirerek hayvancılıkta artış sağlayacaktır.
  • Hâlihazırda elektrik, kömür, petrol ve doğal gaz kapitalist özelleştirme yüzünden çok pahalı, hatta çoğu zaman mevcut olmuyor. Hilafet; enerji kaynaklarını özel mülkiyetten çıkartıp tekrar kamu mülkiyeti yaparak enerjiye ulaşımı hem kolaylaştıracak hem de ucuzlatacaktır. Enerji ve yakıt pahalılığına yol açan vergileri de kaldıracaktır. Böylece yozlaşmış kapitalizmin akametiyle felç olan dünya İslam dininin hakikatiyle rahata kavuşacaktır.
  • Kapitalizmin en zalim ekonomik araçlarından birisi de vergidir! Hilafette ise ne gelir vergisi ne satış vergisi vardır çünkü aslolan özel mülkün dokunulmazlığıdır. Vergi sadece ihtiyaç fazlası miktardan - temel ihtiyaçların ve örfe göre lüks ihtiyaçların karşılanmasından sonra artan kısımdan - ve çok kısıtlı koşullarda alınır. Hilafetin bu koşulların dışında vergiye ihtiyaç duymaması ise kamu ve devlet mülkiyetinden elde ettiği bol gelirler ve ziraat ve sanayiden gelir elde etmek için belirlemiş olduğu eşsiz hükümleri sayesinde mümkün olmaktadır.
  • Oysa bugün beldelerimizdeki kukla yönetimler; önce Ümmeti hakkı olan gelirlerden mahrum ettiler, kazancını kısıtlayıp satın alma ve üretme gücünü yok ettiler, ardından da kafir sömürgeci ülkelerden faize dayalı krediler aldılar. Bu krediler İslam beldelerini borçlu bırakmak, bizleri varlıklarımızdan etmek, kendiy ayaklarımız üzerinde durup Batı'ya medyan okumamızı engellemek üzere tasarlanmış çirkin tuzaklardır.
  • Beldelerimizde hiç durmadan artan enflasyon ise Şeriat'ın emrettiği şekilde altın ve gümüşe dayalı olmayan, sürekli değer kaybeden para sisteminden dolayıdır. Hilafet Devleti'nin parası altın ve gümüş olup enflasyonu kökünden kazıyacaktır. Hilafet ayrıca altın ve gümüşe bağlı kendi para birimini de çıkartacaktır fakat bu para hiçbir şekilde yabancı dövizle ilişkili olmayacaktır. Hilafet, kâfir sömürgeci devletlerden faizli krediler almayacaktır.
  • Hilafet ile beldelerimiz bir zamanlar İslami yönetimle sahip olduğu eski refahına ve bolluğuna geri dönecektir. Rasulallah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu sözleri sadece Hilafet'in sorumluluklarını ve farzlarını ifade eden delil olmaktan çok aynı zamanda bir vaat ve müjdedir: «الإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ» İmam Râîdir ve Raiyyesinden Mes`uldür.
  • Örneğin Afrika Halife Ömer bin Abdülaziz döneminde bugünkü gibi dünyanın en fakir ve en aç bölgesi olmaktan çok uzaktı çünkü Halifeler İslam dininin hükümleri ve ilkeleri dışında hiçbir şey tatbik etmemişlerdi.

Halife Ömer bin Abdulaziz döneminde valilik yapan Yahya bin Said şöyle anlatıyor:

"Ömer bin Abdülaziz beni Zekâtı toplamaya Afrika'ya gönderdi. Zekâtı topladıktan sonra fakir fukaraya dağıtmak istedim. Ancak dağıtacak fakir bulamadım. O dönem Ömer bin Abdulaziz herkesi zengin etmişti. Nihayet zekâtı köle satın alıp kurtarmak için kullanmaya karar verdim." (İbn Abd Hakem, Abdullah (1994), Adil Halife Ömer bin Abdülaziz: Khamis al-Khulafa al-Rasyidin. Dar al-Fadilat, Kaherah 78

  • Öyleyse zaten iman etmiş olduğunuz Allah Subhanehu ve Teala'nın sözlerine güvenip sığının ki Ümmet olarak ve tüm dünya tekrar en kısa zamanda İslam'ın nimetlerinden faydalanabilelim inşaallah!

﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

"Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allahın ve Resûlünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, Onun huzurunda toplanacaksınız. [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi adına

Zehra Malik

Daha fazla ve daha ayrıntılı bilgi için:

Anayasa Mukaddimesi veya Esbab-ı Mucibesi, İkinci Bölüm (İktisadi Nizam, Öğretim Siyaseti, Dış Siyaset) Hizb-ut Tahrir Neşriyatından

http://www.hizbut-tahrir.info/info/files/kitaplar/Anayasa_Mukaddimesi_Blm2_Mtmt_2010.pdf

Pakistans Economy under the Khilafah by Hizb ut Tahrir / Wilayah Pakistan

http://www.hizbut-tahrir.org/PDF/EN/en_books_pdf/PK_Revival_of_the_Economy_in_Pakistan_EN_22.06_.2013_.pdf

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER