Cuma, 09 Zilkâde 1445 | 2024/05/17
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Alimlerin Hilafet Hakkındaki Sözleri

بسم الله الرحمن الرحيم

Alimlerin Hilafet Hakkındaki Sözleri

İslam ümmeti on üç asır Hilafet’in gölgesinde yaşamış ve bir gün Hilafet’in kaldırılıp İslami hayatının sona ereceğini hayal bile etmemişti. Nitekim daha önceki alimler, Hilafet’in otoritesi altında yaşadılar, bu nimeti kaybetmediler ve Hilafet’in yokluğunun acısını hissetmediler. Nitekim İbn-i Teymiyye ve diğerleri Hilafet’i şöyle ifade ediyorlar: “Dinin en büyük farzlarından biridir, dahası onsuz din ikame edilemez.” Zira onlar İslam’ı derin ve kapsamlı bir şekilde anladılar ve bu sayede Hilafet’in önemini kavradılar. Çünkü onlar, bu önemi doğrudan hissetmediler, diğer bir ifadeyle Hilafet’in yokluğuna tanık olmadılar.       

Ümmetin daha önceki alimlerinin bu farza verdikleri önemi kavramak için onların değerli kitaplarından bazılarına bir göz atalım:

İmam Nevevi, Sahih-i Müslim’in şerhinde Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam, kalkandır onun arkasında savaşılır onunla korunulur.” hadisini şerhederken şöyle demiştir: Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in imam kalkandır sözü, örtü gibidir demektir. Çünkü o, düşmanın Müslümanlara ve insanların da birbirlerine eziyet etmesini engeller, İslam’ın merkezini korur, insanları bu hususta korkutur ve insanlar da onun gücünden korkarlar. Anlamı şudur: Onun arkasında savaşılır. Yani kafirler, Hariciler, diğer fesat ve zulüm sahipleri kesinlikle onunla savaşır demektir.     

Mâverdî, Aḥkâmü's Sulṭâniyye ve'l Vilâyâtü'd Dîniyye adlı kitabında şöyle demiştir: “Emme ba’d; Şüphesiz Allah’ın kudreti tecelli etti ve ümmet için peygambere halef olacak ve dini kuşatacak bir imam görevlendirdi, meşru din hakkında tedbirli olması ve sözü, takip edilen bir görüş üzerinde birleştirmesi için de siyaset yetkisini ona verdi. Aslında İmamet sayesinde dinin kaideleri istikrara kavuşur ve ümmetin işleri düzene girer…

İmamet, din ve dünya siyasetini korumak için Nebevi Hilafet’in konusudur. Dolayısıyla ümmet arasında onu kuran kişiye bağlanmak icma ile vaciptir ve onlardan ayrılanlar ise sağırlardır.” 

Şâfi Fakihi ve küçük Şafi lakaplı Şemsüddîn Muhammed Bin Ahmed er-Remlî el-Ensârî’nin (kendisi dokuzuncu asır alimlerindendir) “Gâyetü’l Beyân Şerhi Zübedi İbn-i Raslen” adlı kitabında şöyle geçmektedir: “İnsanların, hükümlerinin ve hadlerinin uygulanması, geçitlerinin korunması, ordularının hazırlanması, ödemeleri durumunda sadakalarının alınması, zorbaların hırsızların ve yol kesenlerin bastırılması, hasımlar arasındaki anlaşmazlıkların kesilmesi, ganimetlerin taksim edilmesi ve benzerleri gibi maslahatlarını koruyacak bir İmam nasbetmeleri vaciptir. Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vefatından sonra onun nasbedilmesine dair sahabenin icması vardır. Hatta onu en önemli farzlardan saymışlardır ve onu Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in defnedilmesinin önüne almışlardır. Dolayısıyla her asırdaki insanlar bundan sorumludur.”

Son olarak "Dört Mezhebe Göre İslâm Fıkhı" kitabının müellifi İmam el Cezeri şöyle demiştir: “Alimler Hilafetin farziyeti ve Müslümanlar açısından dinin hükümlerini uygulayacak bir halifenin gerekliliği konusunda ittifak etmişlerdir. Dolayısıyla Müslümanların, dinin şiarlarını ikame edecek ve mazlumları zalimlerden kurtaracak bir İmamlarının olması kaçınılmazdır. Ayrıca ister ittifak etsin ister ihtilaf etsin tüm dünya üzerindeki Müslümanların aynı anda iki imamlarının olması caiz değildir.”

Ümmetin alimleri bugün, bu korkunç felaketi yaşamakta ve her an onun acısını tatmaktadırlar. Nasıl olur da tüm dünya, yenilmez bir devlet olmalarının ardından onları üçüncü dünya ülkeleri olarak tanımlayabilirler?! Nasıl olur da sömürgeci kafir, otoritesinin üzerinden güneşin batmadığı bir devlet olan İslam Devleti’nin olmasının ardından onları kırılgan devletçiklere parçalayıp her bir devletçiğin başına da küfrün nüfuzunu koruyan ve ümmetin bilincini ve parasını çalan bir hırsız getirebilir?! Dolayısıyla bugünün alimlerinin, seleflerinden daha çok etkili olmaları, daha hevesli ve daha ateşli olmaları ve bu azim farza daha fazla önem vermeleri gerektiği açıktır. Çünkü bugunki alimler, Hilafet’in kaldırılmasının trajedisini yaşıyor ve hissediyorlar. Zira fikir duyguyla ilişkilendirilirse güçlü, samimi ve ateşli olur. Ancak buna rağmen bizler, bazılarının bu azim farz karşısında sessiz kaldıklarını, Allah’ın tebliğ etmelerini emrettiği hususları gizlediklerini ve sanki fikrine ve akidesine aykırı olmayan bir toplumda yaşıyorlarmış gibi sakin ve güven içerisinde olduklarını görüyoruz! Nitekim şehit Seyyid Kutub şöyle diyor: “Şüphesiz Allah, bazılarının Allah'ın kitabını koruyup şahit olduklarını bilir. Dünya hayatının arzularıyla meşgul olanlar, otorite sahiplerini, para sahiplerini ve arzu sahiplerini buldukları için Allah’ın hükmünü istemezler. Onların hepsi, her zaman ve her dönemdeki profesyonel din adamlarında ve İsrailoğullarının alimlerinde olduğu gibi dünya hayatına hırslı oldukları için arzularını tatmin ederler. Nitekim Allah onlara şöyle seslenmiştir: وَلاَ تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَناً قَلِيلاً“Ayetlerimizi az bir değer karşılığında satmayın.” [Bakara-41] Dolayısıyla bu, sessiz kaldıkları, tahrif ettikleri ve verilen fetvalarla onlara ortak oldukları içindir… Zira bu, müstemine (aman dileyene) ihanet etmekten, korunan kişiye dikkatsiz davranmaktan ve şahidi aldatmaktan daha kötüdür. Dolayısıyla onlar, (din adamları) unvanını taşıdıkları halde ihanet ediyorlar, dikkatsiz davranıyorlar ve aldatıyorlar. Ayrıca Allah’ın indirdikleriyle hükmetmek için çalışma konusunda sessiz kalıyorlar ve Allah’ın kitabı pahasına otorite sahiplerinin arzularını yerine getirmek için kelimelerin yerlerini değiştiriyorlar.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Fatıma Alyân – Mübarek Toprak (Filistin)

#أقيموا_الخلافة
#ReturnTheKhilafah
#YenidenHilafet
#خلافت_کو_قائم_کرو

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER