Cuma, 09 Zilkâde 1445 | 2024/05/17
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Basiret, Allah’ın Dinine Yardım Etme Kararlılığını Keskinleştirir Kitabıyla Birlikte

بسم الله الرحمن الرحيم

Basiret, Allah’ın Dinine Yardım Etme Kararlılığını Keskinleştirir

Kitabıyla Birlikte

Allahu Teala, Ankebut suresinde şöyle buyurmuştur: وَعَاداً وَثَمُودَ وَقَد تَّبَيَّنَ لَكُم مِّن مَّسَاكِنِهِمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَÂd ve Semûd’u da. Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp (hakkı) görebilecek durumdaydılar.” [Ankebut 38]

Subhanehu’nun, mustabsırîn (bakıp hakkı görebilecek) kavlinin anlamı nedir? Mustabsırîn: Hakkı batıldan ayırt edebilecek basiret sahibi akıllı insanlardır.

Taberi’nin tefsirinde şöyle geçmektedir: (Allahu Teala’nın şu kavli: Âd ve Semûd’u da. Kesâî şöyle dedi: Bazıları, surenin ta geriye kadar gittiğini, yani onlardan öncekileri imtihan ettik, Âd ve Semûd’u da imtihan ettik anlamına geldiğini söylemişlerdir. Şöyle dedi: Bana meyledenlerden olmalarını istiyordum. Bunun üzerine onları korkunç bir sarsıntı yakaladı ve Âd ve Semud’u da yakaladı. Ez-Zeccac şöyle dedi: Takdiri şöyledir: Âd ve Semûd’u helak ettik demektir. Şöyle denildi: Anlamı: Âd’ı hatırla. Onlara Hûd’u gönderdik. Onu yalanladılar ve biz de onları helak ettik. Yine Semûd’a da Salihî gönderdik ve onu yalanladılar. Biz de onları, Âd’ı azgın ve fırtınalı bir rüzgarla helak ettiğimiz gibi korkunç bir sesle helak ettik.

Ey kafirler topluluğu, onların helak olduklarına dair ayetler onların taşlar ve uzun ve kıvrımlı kum yığınlarından yapılmış meskenlerinden sizin için apaçık ortaya çıkmıştır. Açık olduğu için fail hazfedilmiştir. Şeytan onlara yaptıkları işleri, yani değerli sandıkları aşağılık amellerini güzel göstermiş ve onları doğru yoldan, yani hak yoldan çıkarmıştır. Bakıp hakkı gördükleri hakkında iki görüş vardır: Birincisi: Dalalet içinde olduklarını gördükleri halde demektir. Bunu Mücahid söylemiştir. İkincisi: Bakıp hakkı gördükleri halde, yani delillerin ortaya çıkmasıyla hak ile batılı bildikleri halde demektir. Bu söz daha çok şuna benzemektedir; çünkü şöyle denilir; Filan kişi bakıp hakkı görmektedir: Yani bir şeyin hakikatini biliyor demektir. El-Ferrâ şöyle demiştir: Basiret sahibi (bakıp hakkı gören) akıllı kişiler oldukları halde basiretlerinden faydalanamadılar demektir. Ve şöyle denilir: Onların akibetlerinin azap olduğu kendileri için apaçık ortaya çıktığı halde onların yaptıkları yaptılar demektir.) Bitti.

Peki bugün Müslümanlar olarak bizler ne yapıyoruz, din tamamlanıp üzerimizdeki nimet de tamamlandığı halde neden aramızda Allah’ın şeriatıyla hükmetmiyoruz? Neden Allah’a ve Rasulü’ne ihanet ettikleri ve Amerika, İngiltere ve Fransa’ya sığındıkları halde krallar ve devlet başkanları tarafından yönetiliyoruz? Allah Subhanehu bizim için Dinini tamamlandığı, bizim üzerimizdeki nimetini tamamladığı ve din olarak bizden İslam’dan razı olduğu ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize, sadece helake gidenlerin sapacağı gecesi gündüzü gibi apaçık olan bir yol bıraktığı halde neden biz yönetmiyoruz ve onlara karşı sessiz kalıyoruz?

Yeryüzünde Allah’ın şeriatıyla hükmetmek ve yöneticileri değiştirmekle meşgul olmak yerine, dinimizden dünyamızın etrafında dönerek dünya ve onun ekimiyle meşgul olduk ve rızık verenin biz olduğumuzu zannederek geçimimiz için endişe ettik! Birçok bahaneler üreterek gelip geçici dünya zevklerinin daha fazlasını elde etmek için gece gündüz çalıştık, emanete ihanet ettik, dine karşılık dünyayı satın aldık, Allah’ın dinine ve şeriatına yardım etmekten vazgeçtik, yöneticilerin zulmüne, onların adaletsizliklerine, küfürle hükmetmelerine ve onlarca yıldır üzerimize küfürle yönetilmesine sessiz kaldık.

Bizler basiret sahibi ve ne yapılması gerektiğinin farkında değil miyiz? Yoksa basiret, doğru yol ve mustakim yol olmadan Allah korusun Allah’ı mı terk ettik? Hiç kendimize, bizi yönetecek Hilafet nerede diye sorduk mu?! Hilafet 1924 yılında kim tarafından yıkıldı diye sorduk mu? Hilafet yıkıldıktan sonra bize ne oldu diye sorduk mu? Yeniden nasıl geri dönecek diye sorduk mu? Yoksa Hilafet, çabasız, meşakkatsiz ve sebeplere sarılmadın mı geri dönecek?!

Allah’ım bizleri, dinine yardım etmek ve yeryüzünde onu yeniden tesis etmek için çalışan ve çaba sarf eden müminlerden eyle ve bizleri, bakıp hakkı gören gafillerden eyleme.

Allah’ın salat ve selamı Nebimiz Muhammed’in ve onun temiz ve tahir olan Âli’nin üzerine olsun.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Memduh Ferec

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER