Çarşamba, 22 Şevval 1445 | 2024/05/01
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Gazze Savaşının İfşa Ettikleri

Geçtiğimiz uzun ve acılı haftalarda ve 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze pek çok gerçeği ortaya çıkarmış, birçok yalanları deşifre etmiş, İslam ümmetinin hayrını ve dünyanın çeşitli yerlerindeki gayrimüslimlerden insaflı olanların iyiliğini açığa çıkarmış ve Yahudi varlığının, onu destekleyen Batılı güçlerin ve onunla işbirliği yapan Müslümanların başındaki yöneticilerin iğrençliğini de ifşa etmiştir; bu ortaya çıkarma ve ifşa sayesinde İslam ümmetinin ve ordularının oynaması gereken rol de açığa çıkmıştır.

Nitekim bu savaşta Gazze halkı, uğradıkları ağır kayıplara rağmen büyük bir sabır göstermiş ve vahşi saldırılara direnmede büyük bir kararlılık ortaya koymuştur; zira bu büyük musibetlerden dolayı hiç şikayetçi olmadılar, bilakis onların arasından güçlü olanlar kalplerindeki yaraları gizleyerek zayıf olanları rahatlatmak için tebessüm ettiler ve sıkıntının ve açlığın ortasında yemeklerini paylaştılar ve sadece Allah’tan yüklerini hafifletmesini istediler. Dolayısıyla imanları, Allah Celle Celaluhu’ya olan sevgileri ve Allah’ın da onlara olan sevgisi sayesinde dünyayı sarsıp titrettiler. Şüphesiz Allah bir topluluğu severse, onları belaya maruz bırakır; zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ إِذَا أَحَبَّ قَوْماً ابْتَلَاهُمْ فَمَنْ صَبَرَ فَلَهُ الصَّبْرُ وَمَنْ جَزِعَ فَلَهُ الْجَزَعُ “Allah bir topluluğu sevdiği zaman onları belalara maruz bırakır. Bunlara sabreden bunun karşılığını alır. Bunlardan dolayı sızlananın kazancı da sızlanmak olur.” (Ahmed rivayet etti.)

Gazze, İslam ümmetindeki hayrı, onun samimi duygularını ve Gazze halkının acılarına duyduğu merhameti açığa çıkarmıştır; zira Müslümanlar, kollarında derman kalmayıncaya kadar dua ederek, mallarını tasadduk ederek, kayba uğrasınlar diye düşmanın destekçilerini boykot ederek, evlatlarını feda etmek için sınırların açılmasını ve orduların seferber olmasını talep ederek ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalıştılar. Çünkü Müslümanlar imanlarına sımsıkı sarılmış tek bir vücut gibidirler. Nitekim Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: تَرَى الْمُؤْمِنِينَ فِي تَرَاحُمِهِمْ وَتَوَادِّهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ كَمَثَلِ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى عُضْواً تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ جَسَدِهِ بِالسَّهِرَ وَالْحُمَّى “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine acımada ve birbirlerini korumada bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”

Gazze, gayrimüslimlere yönelik gerçekleri de ifşa etmiştir; zira onlardan birçoğu Müslümanların maruz kaldığı zulümden duydukları memnuniyetsizliğini ifade ettiler ve Yahudiler ile işgalci Siyonistler arasında ayrım yapmaya başladılar. Ayrıca İslam, onların arasından Gazze halkının imanına ve sabırlarına hayran kalan yumuşak kalpli olanları etkiledi, hatta İslam dinini araştırmaya başladılar, birçoğu İslam’ı benimsedi ve İslam ümmeti de onları sıcak bir şekilde karşıladı. Hem de bu, İslam’ı uygulayan tek bir ülkenin bile olmadığı bir zamanda oldu; ya bir de İslam, ufukta ihtişamı görülen bir devlette tatbik edilseydi nasıl olurdu acaba?! Sevban’dan Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet etmiştir: إِنَّ الله زَوَى لِيَ الأَرْضَ فَرَأَيْتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا وَإِنَّ أُمَّتِي سَيَبْلُغُ مُلْكُهَا مَا زُوِيَ لِي مِنْهَا “Gerçekten Allah bana yeri topladı da, onun doğusunu batısını gördüm. Hiç şüphe yok ki, ümmetim bana toplanan yerlerin mülküne ulaşacaktır.” [Müslim rivayet etti.]

Gazze savaşı, işlemediği hiçbir suç kalmayan Yahudi varlığının vahşetini ve düşmanlığını da ifşa etmiştir; zira kurşunlarla çocukları ve füzelerle hastaneleri hedef almasının yanı sıra suçlarını Amerika’nın kendisine sunduğu birçok gerekçelerle örtbas etmesinin ardından artık savaşlarda insanların kullandığı “ahlak”, “normlar” ve “insanlık” hiçe sayılarak vahşet ve küstahlıkla katliamlar yapmak için bir gerekçe bile aramıyor. Böylece Allahu Teala’nın onlar hakkındaki şu kavli gerçekleşti: لا يَرْقُبُون فِي مُؤْمِنٍ إِلَّا وَلَا ذِمَّةً وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ “Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların ta kendileridir.” [Tevbe 10] Tüm bunların yanı sıra Gazze, gelişmiş silahlarına rağmen işgal güçlerinin zayıflığını ve korkaklığını da ifşa etmiştir; zira Yahudi güçlerinin orduları, basit silahlara sahip cesur mücahitlerden oluşan küçük bir gruba boyun eğdiremediler; peki ya Müslümanların tek bir ordusuyla karşı karşıya gelseydi nasıl olurdu acaba?!

Gazze, Batılı hükümetlerin Yahudi devletinin suçlarına yönelik vurdumduymazlığını da ifşa etmiştir; zira Yahudi devleti, ikiyüzlü Batı toplumunun gözleri önünde zulmüne devam etmiştir; bu da Batı toplumunun insan, kadın ve çocuk haklarına olan bağlılığının gerçek boyutunu ortaya koymaktadır… Ayrıca Amerika, Yahudilerin katliamlarını onayladığını ve medya propagandası, para ve silah yoluyla fiilen desteklediğini açıklamış, dahası 8 Aralık 2023’te önerilen BM ateşkes kararına karşı veto hakkını kullanarak ihlallere yönelik güçlü dayanışmasını ifade etmiş ve mübarek toprakların çoğunu işgalci düşmana teslim etmeyi ve silahtan arındırılmış, düşmana tabi hayali bir “Filistin devleti” kurmayı hedefleyen Amerika’nın gelişigüzel planı olan iki devletli çözümün propagandasını yapmıştır. Dolayısıyla Batılı hükümetler ve Yahudi varlığı, Allah Subhanehu ve Teala’nın şöyle buyurarak vasıflandırdığı kimseler gibidirler: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ “Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar.” [Maide 51]

Gazze, Müslümanların başındaki yöneticileri de ifşa etmiştir; zira Yahudi varlığı hastaneleri ve okulları bombalarken Ürdün rejimi, kendisine temel Amerikan malzemeleri sağlayan Yahudi varlığıyla olan hava köprüsünü korumuş ve BAE, nakliye yollarına yönelik tehditlerin üstesinden gelmek amacıyla Dubai-Hayfa limanları arasında Suudi ve Ürdün topraklarından geçen bir kara köprüsünün işletilmesine yönelik bir anlaşma imzalamıştır; oysa Müslümanların başındaki yöneticiler bunun yerine kara, deniz ve hava koridorlarını kapatmaları, petrol tedariklerini durdurmaları ve akan kanları durdurmak için tüm imkanlarını kullanmaları gerekirdi ki onlar bunu yapmaya muktedirdirler. Mısır’a gelince; ordusu Gazze’deki Müslümanlara yardım etmeye fazlasıyla istekli ve muktedir olmasına rağmen Refah sınır kapısını bile kapalı tutmaya devam ediyor. Pakistan ve Türkiye yöneticilerine gelince; onlar, Washington’un çıkarları için güçlerini dünyanın dört bir yanına gönderiyorlar ama son derece ihtiyaç duyduğu bir dönemde Gazze’ye yardım edilmesini engelliyorlar. İslam beldelerindeki rejimler, Gazze’yi ve İslam ümmetini hayal kırıklığına uğratmalarının ardından şimdi de onlar, iki devletli çözümün olduğu yeni ihaneti uygulamaya çalışıyorlar. Hem de Allah Subhanehu ve Teala’nın şu kavline rağmen: إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُم مِّن دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُواْ عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَن تَوَلَّوْهُمْ وَمَن يَتَوَلَّهُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.” [Mümtehine 9]

Artık saflar ayırt edilmiş, tutumlar kaydedilmiş ve insanlar, hiçbir ahit ve anlaşmaya saygı duymayan zalim Yahudi devleti ve Müslümanlara karşı açık savaşında onu destekleyen Batılı ülkeler ile parlak ve güzel tutumlar sergileyen Müslümanlar arasındaki gerçekleri idrak etmiştir… Evet, Gazze ifşa edip ortaya çıkarmış, Allah Subhanehu ve Teala’ya karşı sorumluluğunu yerine getirmiş ve kusurlu olmadığımızı teyit etmek için artık melese bize terk edilmiştir; zira Gazzeli Müslümanlar hayır üzerinedir ancak bizler, kurtuluş için orduların harekete geçmesinin önündeki tek engel olmaları itibariyle Müslümanların başındaki yöneticileri kökünden söküp atarak dinimize yardım etmek için harekete geçmediğimiz sürece hayır üzerine olmayacağız; işte o zaman İslam ümmeti, düşmanlarını topraklarından geri çekilmeye zorlayabilecektir. Bu yüzden şimdi ümmet, ordularından, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurması ve Gazze savaşının, H. 1342 M. 1924 yılında Hilafetin yıkılmasından bu yana Müslümanların yaşadığı son trajedi olması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermesini talep etmektedir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Musab Umeyr – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER