Cumartesi, 25 Şevval 1445 | 2024/05/04
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Osmanlı Hilafeti'nin Şer'i Sicilleri, Batılı Efsaneleri Çürüttü

بسم الله الرحمن الرحيم

Osmanlı Dönemine ait Şer'i Siciller üzerinden yapılan araştırmalar, Şeriat hükümleri altında Müslüman kadınların sahip oldukları üstün saygınlığın şahitleridirler. Osmanlı Hilafeti döneminde kadınların statüleri çok uzun bir süre Batılı araştırmaların yanlış yorumlarına malzeme olmuştur. O dönemdeki Müslüman kadınlar yanlış yere pasif, ezilmiş, her türlü haktan mahrum ve egzotik ve gizemli haremlerde tutsak, sadece kocalarının malları olmaktan ibaret olarak tasvir edilmişler.
Ne var ki, o döneme ait tarihi kaynaklar tam aksini ispat etmekte. Osmanlı kadınları, Oryantalistlerin iddia ettiklerinin aksine toplumun bir çok alanında ve ailelerinde aktif olarak faal ve hiç de erkeklerinin ve kocalarının pasif objeleri olmadıkları ortaya çıkınca, Batının icat ettiği stereotip efsanelerin silinip süpürülmüş oldular.

Avrupa'da kadının kocasının bir mülkiyeti olarak görüldüğü dönemde, Osmanlı kadını Şeriat'ın gölgesinde erkekle eşdeğer görülmüş. Bazı Batılılar sömürgeci gözlüklerini çıkarmayı ve Osmanlı dönemindeki kadınların statülerini daha objektif bir gözle araştırmayı başarmışlar. Aşağıda zikredilen, Christine Woodhead'in 'Osmanlı Dünyası' adlı kitabından bir alıntıdır. Batılı olmasına rağmen Woodhead, bazı konulara daha objektif bakmayı başarmıştır:
"(Osmanlı Hilafeti'nin) modern dönemleri üzerine yapılan sonraki çalışmalar; hem elit hem de elit olmayan kadınları, mülk alıp ve satan, miras, mehir ve hayır bağışları üzerinden mal sahibi olan, dükkanlara ve imalathanelere, tarım arazilerine ve ticarete yatırım yapıp işleten, ekonomik aktörler olarak tanımlamışlardır. Osmanlı saraylı ve elit kadınları ayrıca; hem ev idaresinde ve hem de tımar ve vakıflar ve köy sahipliği gibi önemli devlet kaynaklarını idare ederek, kadınların siyasi ve iktisadi güç sahibi olduklarını da göstermişlerdir."

Bu alıntı, birçok kaynaktan faydalanarak uzunca ve derinlemesine yapılan araştırmaların neticesinde yapılmıştır. Bu kaynaklar arasında Osmanlı Devletinin Şer'i mahkeme sicilleri de bulunmaktadır. Osmanlı Hilafeti'ne ait mahkeme kayıtları, sosyal sınıf farklılıklarına rağmen kadınların hür olduklarını ve evlilik, mehir, nafaka, boşanma, tekrar evlenme, çocuk vesayeti, miras ve mülkiyet hakları gibi konularda haklarını aramak için İslami mahkemelere başvurduklarını göstermektedir.
Şer'i siciller, Hilafetin değişik bölgelerinden kadınların evlilikten doğan nafaka haklarını aradıklarını da göstermekte. İslam Şeriatı'na göre, nafaka, eşin ve çocukların maddi bakımlarını karşılamak üzere farz kılınmıştır. Kadın her ne kadar zengin olursa olsun, İslam bu hakkı ona vermiştir. Eğer koca farklı sebeplerden dolayı nafakayı temin edemiyorsa, kadı kadının nafakasını temin etmek üzere bir emir çıkartır ve nafakası kocanın ödemekle yükümlü olduğu bir borçla karşılanırdı.
İslam'i hükümlere göre boşanma da üzerinde manipülasyon yapılan konulardan bir tanesidir ve Oryantalistler bu konuda kadınların mağdur olduklarını ve boşanma talebinin sadece erkeklere ait olduğu gibi bir görünüm oluşturmaya çalışmışlardır. Osmanlı kadınları tek taraflı boşanamasalar bile, evliliklerini iptal ettirmek için (tefrik) veya kocaya boşanmayı kabul ettirerek (hul), farklı imkanları değerlendirerek boşanabilirlerdi. Boşanma için geçerli bir neden, örneğin kocanın belirli bir süre ortadan kaybolması veya kadının bakımını yeterince sağlamamasıdır. Erkeklerin sefere veya yolculuğa çıkmaları, Hilafet döneminde çok sıkça karşılaşılan bir durum olduğu için, kocalar bazen geri dönmeyebilirlerdi. Böylece mahkeme kocanın ortadan kaybolmasını evliliğin maddi destekten yoksun olması nedeniyle iptal ettiği olurdu. Böylesi bir örnek de Ankara sicillerinden verilmiştir:

24 Aralık 1743'te, Ankara şer'i mahkemesi bir Meryem bint Abdurrahman adlı kadının davasını dinledi. Kadın, mahallesinden bazı kişilerin tekrar evlenmesine mani olduklarından şikayetçiydi. Mahkeme Meryem'in talebini, aşağıdaki fetva'yı arapçasından neşrederek, kabul etti: "Size emanet edilenlerden biri veya ikisi kadının kocasının kendisinden boşandığını veya öldüğünü kesin bir şekilde ikrar etmişse, kadının başka bir adamla/kocayla evlenmesine iddeti dolduktan sonra izin verilmelidir."
"Ezilmiş evli Müslüman kadın" efsanesi, Osmanlı Hilafeti döneminde yaşamış gayri müslimler tarafından çürütülmüştür. Çoğu gayri müslim kadın, evlilik akitlerini, Hristiyan veya Yahudi mahkemeler yerine, kendilerine evlilikteki haklarını temin eden Şer'i mahkemelerde kayıt altına aldırırlardı. Kayıtlar; gayri Müslim kadınların en çok boşanma konularında Hilafetin İslami mahkemelerine müracaat ettiklerini göstermiştir. Çünkü bu mahkemeler, boşanma talep etme konusunda kendi Hristiyan veya Yahudi topluluklarındakinden daha fazla kanuni haklar ve imkanlar sunmaktaydılar. Yine buna dair bir örnek de Ankara sicillerinden:
"Kasım 1743'te Ankara şer'i sicillerinde bir dava görülmüştür. (...) boşanma talebiyle Şer'i mahkemeye müracaat eden kadın Ermeni bir gayri müslimdir, adı Marta. Marta kocası Ohannes'in, beş yıl önce başka bir şehre giderek kendisini terk ettiğini iddia ediyor ve bu mahkemeye müracaat etmeden altı ay önce kendisini Kütahya'da boşadığını söylüyor. Kadın, kocasının arkadaşları olan Elhac Ali ve başka bir Ohannes'in gelip kocasının kendisini boşadığını haber verdiklerini açıklıyor. (...) Kadın, artık mahallesinin sakinlerinden başkalarının kendisinin tekrar evlenme isteğine müdahale edip karşı gelmelerinin durdurulmasını talep ediyor. Ayrıca evliliğine mani teşkil edecek hiçbir şeyin olmadığını, zira boşandıktan sonraki idded döneminin tamamlandığını da ekliyor. (...) Mahkeme kadın lehine karar veriyor."
İslam hukukunun hükümlerini araştırmak İslam kanunlarına dair bir fikir vermektedir. Ve açık ve net olarak görülmektedir ki, İslam kanunları kadına, Müslüman olsun gayri müslim olsun, ne Doğu'nun ne de Batı'nın şahit olmadığı bir derecede saygı göstermiştir.

Kaynaklar: Sancar, A., Osmanlı Kadını - Efsane ve Gerçek, İstanbul: Kaynak Yayınları, 2010. Chapter 1 Woodhead, C. The Ottoman World, Routledge, 2012, 362-374

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER