Perşembe, 01 Zilkâde 1445 | 2024/05/09
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

(Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Hizb-ut Tahrir’in Kendini İfade Etme Biçimiyle İlgili Sorunun Cevabı

Dede Tahboub’a

Soru:

Esselamu Aleykum

Hizb-ut Tahrir’in, 09/05/1985 tarihinde yazdığı ve Hizib hakkında bilgi verdiği kitabının sayfalarından biriyle ilgili bir yorumum olacak. 20. Sayfada, Hizbin ifade tarzında kendisini ilah statüsüne yaklaştırdığını görüyorum. Belki de şu ana kadar nusretimizin gecikmesinin nedeni de bu olabilir. Zira kitapta şöyle diyor: “Müslümanları İslam’la kalkındırmaya girişen kitleleri başarısızlığa düşüren sebeplerin ve eksikliklerin hepsini telafi etti.” Burada kendisinin hata yapma sıfatını reddediyor. Oysa bu, alemlerin Rabbinin sıfatlarındandır. Zira her yaratılan hata yapar. Ancak buna Allah’ın izniyle eklenmiş olsaydı bu, Allah’ın bize yardım etmesi için bir neden olabilirdi. Ayrıca şöyle diyor: “Bilakis ümmetin onu kucaklaması ve onunla birlikte yürümesi farzdır. Çünkü fikrini hazmeden tek Hizp’tir (Partidir) …” Vahdaniyet belirli sıfatlarla bağlantılı olmasına rağmen ben bunun, Allah Subhanehu ve Teala’nın mucize için tahsis ettiği sıfatlardan herhangi bir sıfatın dışında yaratılanların hiçbirinde olmadığını ve yalnızca alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsus olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle tek kelimesinin yanlış ve belki de Allah’ın nusretinin bize gecikmesinde büyük bir payı olduğunu düşünüyorum.

Cevap:

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekatuh.

Geçen ifadelerin anlamı hakkında biraz kafanız karışmış gibi görünüyor. Zira geçen ifade şöyledir: “Müslümanları İslam’la kalkındırmaya girişen kitleleri başarısızlığa düşüren sebeplerin ve eksikliklerin hepsini telafi etti.” [Tarif] 

Hizib Tarif’te bunu, Kitleleşme Kitabı’ndaki hareketlerin başarısızlığa uğramasındaki birçok sebepleri saydıktan sonra zikretmiş ve şöyle demiştir: 

“Bu teşebbüsleri izleyen ve bu hareketleri etüt eden görür ki bunların hepsinin başarısızlığındaki başlıca sebep, kitleleşme yönünden şu dört hususa döner:

Birincisi: Sınırlandırılmamış genel bir fikir üzere kaim idiler. Hatta bu fikir, kapalı yahut kapalımsı idi. Üstelik bu fikir, billurluktan, arılıktan ve saflıktan da yoksun idi.

İkincisi: Fikirlerini uygulama metodunu bilmiyorlardı. Bilakis fikir, doğaçlama ve dolambaçlı vesileler ile seyrediyordu. Üstelik bu metodu, kapalılık ve müphemlik sarmalıyordu.

Üçüncüsü: Kendilerinde sahih uyanıklığın tekemmül etmediği ve sahih iradenin temerküz etmediği şahıslara itimat ediyorlardı.

Dördüncüsü: Bu hareketlerin yükünü üzerlerine alan bu şahıslar arasında, amellerden biçimler ve isimlerden müteaddit lafızlar alan mücerret kitleleşme dışında sahih bir bağ bulunmuyordu.” [Kitleleşme] 

Sonra Hizib içtihat etti ve bu sebepleri telafi etti. “Sebeplerin ve eksikliklerin hepsini telafi etti” sözünün neresinde hata var? Bunun her yaratılan hata yapar ve tüm noksanlardan münezzeh olan sadece Allah’tır sözleriyle ne ilgisi var? Şimdi sana soruyorum: Diyelim ki bir okul öğretmenisiniz. Öğrencinin cevabına baktıktan sonra öğrencinize, “cevabında şöyle şöyle eksikliklerin olduğunu, bu eksiklikleri 1,2,3 şeklinde belirttiğinizi ve gidip bunları tamamlamasını söylediniz. Sonra öğrenci gitti ve eksiklikleri telafi etti. Ardından size geri gelerek, sevgili öğretmenim bana söylemiş olduğunuz tüm eksiklikleri telafi ettim, bu da yeni cevabım dedi.” Peki bu öğrenci, kendisini alemlerin Rabbinin sıfatlarıyla sıfatlandırmış mı oluyor? Öyle mi oluyor…?

Diğer gözleminize gelince; şöyle söylüyorsun: “Bilakis ümmetin onu kucaklaması ve onunla birlikte yürümesi farzdır. Çünkü fikrini hazmeden tek Hizp’tir (Partidir).” Şimdi size, bu konuşmadan önceki paragrafı, ardından da soruyu alıntıladığınız paragrafı aktaracağım. Nitekim paragrafta aşağıdaki şekilde geçmektedir:    

“İslam düşüncesi ve metodunu vahyin indirdiği Allah'ın Kitabı ve Rasulü'nün sünnetinden, sahabenin icmaı ve kıyasın gösterdiğinden alarak dakik fikrî bir anlayışla kavradı. Vakıayı İslam’ın hükümlerine uygun olarak değiştirmek için düşüncesinin konusu yaptı. Allah’ın Rasulü’nün; daveti yüklenmesinde, Medine'de devleti kuruncaya kadar Mekke'deki daveti ile seyrinde izlediği metoduna sarıldı. Üyelerini birbirine bağlayan bağ olarak, İslam akidesini ve benimseyip bağlandığı İslam’ın fikirleri ve hükümlerini benimsedi.

Bunun için Hizb/Parti, ümmetin kendisini bağrına basmasına, onunla yürümesine ehil ve lâyıktır. Bilakis ümmetin onu kucaklaması ve onunla birlikte yürümesi farzdır. Çünkü, fikrini hazmeden, metodunu basiretle kavrayan, temel davasını anlayan, Allah’ın Rasulü’nün siretinden sapmaksızın ve gayesini gerçekleştirmekten vazgeçmeksizin Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in siretinin çizdiği programa bağlanan tek partidir.” [Tarif]

Sen, “Çünkü, fikrini hazmeden, metodunu basiretle kavrayan tek Hizp’tir (Partidir) …” sözünü yorumladığın gibi yaratıcı Subhanehu’nun sıfatlarından olan “vahdaniyet” sözünü yorumluyorsun.

Konu farklı kerime bacım. Zira Hizb, her şeyde tek olduğunu söylemiyor, bilakis fikir ve metodu, usule göre şeri delillerle sahih bir şekilde istinbat ettiğini söylüyor. Doğal olarak istinbat etmiş olduğu bu fikri hazmetmiş oluyor. Yoksa söz, bir şahıs için değil, bilakis bu fikri ve metodu benimseyen Hizb içindir. Dolayısıyla bu fikri ve metodu hazmeden herkes, Hizb’den olur ve ona inanır. Böylece bunları hazmedenin tek Hizb olduğunu söyleyerek fikrini ve metodunu istinbat eden Hizb’e inanmış olur. Zira bunları istinbat eden, inceleyen, bunlar için çalışan ve mücadele eden odur. O halde bu fikri hazmetmekte tek olduğunu söylemenin ne zararı var ki? Bu sözün, hiçbir benzeri olmayan ve tek ve Samed olan Allah Subhanehu ve Teala’nın vahdaniyeti ile ne ilgisi var?         

Allah Subhanehu’dan seni, doğru yola iletmesini ve göğsünü hayır olana açmasını temenni ediyorum. Şüphesiz doğru yola ileten sadece Allah Subhanehu’dur.

Kardeşiniz                                                                                                                           H. 19 Recebü’l Ferd 1434

Ata İbn Halil Ebu Raşta                                                                                                      M Haziran 2013

Cevaba, emirin aşağıdaki web sitesinden bağlanabilirsiniz:

http://archive.hizb-ut-tahrir.info/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/3349/

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER