Perşembe, 01 Zilkâde 1445 | 2024/05/09
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

(Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin “Fıkhî” Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Sorular-Cevaplar

Musab İbn Umeyr ve Nusret Talebi

Jihad Jihad ve Atıyye el-Cebbarin’e

Jihad Jihad’ın sorusu:

Esselamu Aleykum.

Affedersiniz, Musab İbn Umeyr Medine’de sadece daveti taşımasına rağmen onun nusret talep ettiğine dair deliller nedir? Şifa verici bir açıklama rica ediyorum. 

Atıyye el-Cebbarin’in sorusu:

Emirimiz ve Şeyhimiz Eba Yasin… Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuh…

Soru-cevapta (Ayrılanlar ve nusretin gecikmesi) şeklinde geçmektedir. Nusret talebi konusunda (… Yoksa Musab Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in iyiliğinin ötesinde daha iyi bir şekilde mi nusret talep etmişti?) Ve şöyle geçmektedir; (…Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, onlarca kez nusret talebinde bulunmuş, kendisine icabet edilmemiş ve iyiliğin ötesinde bir iyilik yapmıştır… Musab Radıyallahu Anh’a icabet edilmiştir…) Öyleyse faziletli Şeyhimiz, bize Musab İbn Umeyr’in Medine halkından nusret talep ettiğine dair delili söyler misiniz… Çünkü bizler biliyoruz ki; siyer kitaplarına ve aynı şekilde Şeyh Takıyyuddin en-Nebhâni Rahımehullah’ın İslam Devleti Kitabı’na göre Musab İbn Umeyr Medine’de insanları İslam’a davet etmiş ve onlardan dine nusret vermelerini talep ettiği geçmemiştir… Allah sizi mübarek kılsın ve bizi ve sizi yakın bir zamanda İslam Devleti’nin altında bir araya getirsin.    

Kardeşiniz / Atıyye el-Cebbarin – Filistin

Cevap:

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Sorularınız birbirine benzemektedir ve işte size cevabı:

1- Bu soru garibime gitti. Zira sizler, Cihad’ın dediği gibi Musab İbn Umeyr Medine’de daveti taşımasına(!) ve Atıyye’nin dediği gibi insanları İslam’a davet etmesine rağmen onun Medine’de nusret talep etiğine dair delilleri talep ediyorsunuz! Öyle değil mi? Peki nusret talep etmek daveti taşımaktan değil midir? Nusret talep etmek İslam’a davet etmekten değil midir?    

Davet taşıyıcısı, insanların genelini İslam’a davet eder ve güç ve kuvvet ehli de bunlardandır. İnsanların genelini yönelik çalışması, sadece davet taşımaktır. Güç ve kuvvet ehline yönelik çalışmasına gelince; bu, hem daveti taşımak hem de nusret talep etmektir… Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Aziz ve Kaviy olan Allah kendisine nusret talep etmeyi emretmesinin ardından, güç ve kuvvet sahiplerinden olan kabile başkanlarına giderek nusret talep ediyordu. Dolayısıyla kabile başkanını İslam’a davet ediyor ve eğer İslam’ı kabul ederse… onu nusret vermeye davet ediyordu. Ama eğer kabile başkanı, kuvvet sahiplerinden değil de, bilakis genel halktan veya kabilesi güç ve kuvvet ehli olmayan küçük bir kabileyse, o zaman onu İslam’a davet ediyor ve ondan nusret talebinde bulunmuyordu. 

2- Hakeza Musab Radıyallahu Anh çalışıyor, Medine halkını İslam’a davet ediyor, İslam’ın yayılması için onlara Kur’an okuyordu. Musab Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e, İslam’ın girmediği hiçbir ev kalmadı, her ev halkından bir grup Müslüman oldu, yani Müslümanların çoğaldığını söylemiştir. Ancak onlardan güç ve kuvvet ehli sınırlı sayıdaydı: 73 erkek ve iki kadın… Musab bu gücü elde edince 11. mevsimde Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e döndü ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e bu kuvvet ehlinin gelecek mevsimde yani 12. mevsimde geleceğine dair meseleyi arz etti. Bunun üzerine Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara istediğini şart koştu ve onlar da Allah’ın izniyle hazırlardı…        

3- Size İslam Devleti Kitabı’nda bu konuda geçenleri aktarıyorum: ( 11. Hac mevsimi gelince Mekke’ye geri döndü. Ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e; Müslümanların ve kuvvetlerinin haberini, İslam’ın ve onun yayılışının artışının haberlerini, Medine'deki toplumun İslam’a yönelişini, böylelikle toplumda sadece Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem hakkında konuşulmaya başlandığını, toplumun atmosferinde İslam’dan başka bir şeyin olmadığını, İslam’ın oluşturduğu her şeyin üzerine galip gelen tesir ile Müslümanların orada güçlerinin ve kuvvetlerinin olduğunu, bu sene müslümanların bazılarının hazır olacağını, o Müslümanların Allah’a kuvvetli bir şekilde iman ettiklerini, Allah’ın risaletini taşımaya ve Allah’ın dinini savunmaya hazır olduklarını anlattı. Ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Musab’ın haberinden dolayı çok sevindi. Durumu uzunca düşündü. Mekke toplumu ile Medine toplumu arasında mukayese yaptı. O Mekke ki orada Allah'a davette bulunarak arda arda 13 sene geçirmişti. Daveti için çalışabileceği kadar çalıştı.Takatı yettiğince hiçbir fırsatı değerlendirmeye çalışmaktan geri durmadı.Her çeşit ezaya katlandı.Fakat toplum taşlaşmıştı.Davet onda bir yol bulamıyordu… Medine toplumuna gelince; Hazreç'ten bir topluluğun Müslüman olmasından bir sene geçtikten sonra 12 erkek kişinin biatı gerçekleşmişti. Musab İbn Umeyr, bir sene daha gayret sarfetti. Bu ise Medine’de İslamî havanın oluşması için yeterli oldu. İnsanlar müthiş bir hızla Allah’ın dinine giriyorlardı…)

4- Gördüğünüz gibi Musab Radıyallahu Anh, güç ve kuvvet ehlini Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e göndermeden önce Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e geldi ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e İslam’ın Medine’de yayıldığını, onlardan güç ve kuvvet ehlinin, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kendilerinden istediği sözü alması için gelecek mevsimde gelmek için hazır olduklarını anlattı. Hakeza gelecek mevsimde, yani bisetin on ikinci mevsiminde geldiler ve İkinci Akabe biatı oldu…

5- Şimdi İslam Devleti Kitabı’nı tamamlayalım: (Ve hac mevsiminin gelmesini bekledi. Bu bisetin 12. senesi, M. 622 yılı idi. Medine’den gelen hacılar gerçekten çok idiler. Aralarında 75 Müslüman vardı: Bunların 73’ü erkek ve ikisi kadındı. O iki kadın ise; Nüseybe Binti Kâb Ümmi Amâre (ki bu, Benî Mâzin Binti Neccar’ın kadınlarından birisidir) ve Esmâ Binti Amr İbn Adiyy (ki bu da Benî Seleme’nin kadınlarından birisidir. Bu kadın Ümm-i Meni'dir). Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, onlarla gizlice buluştu… Ve onlarla bayram (teşrik) günlerinin ortasında gecenin son üçte birinde Akabe’de buluşmak üzere sözleşti. Ve onlara dedi ki: Uyuyanı uyandırmayın ve gaibi (gelmeyeni) de beklemeyin.  Belirlenen buluşma gününde gecenin üçte biri geçtikten sonra onlar bulundukları yerlerinden (kamplarından) işlerinin açığa çıkmasından korkarak gizlice çıktılar. Akabe’ye gittiler ve topluca dağa tırmandılar. Beraberlerindeki o iki kadın da tırmandı ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i beklediler… Sonra dediler ki: Sen konuş ey Allah’ın Rasulü, kendin için ve Rabbin için istediğin sözü al. Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Kur’an okuyup İslam’a teşvik ve rağbet ettikten sonra şöyle cevap verdi: أبايعكم على أن تمنعوني مما تمنعون منه نساءكم وأبناءكمKadınlarınızı ve çocuklarınızı kendisinden koruduğunuz şeylerden beni korumanız üzere beyatlaşıyor musunuz?” Berâ bunun üzerine biatlaşmak için elini uzattı ve dedi ki: Ey Allah’ın Rasulü, seninle biatlaşıyoruz. Vallahi bizler harb ehliyiz ve silah sahipleriyiz. Bunlar ecdadımızdan bize miras kalmıştır… Sonra dediler ki: Ey Allah'ın Rasulü! Biz bunları yerine getirdiğimiz takdirde karşılığında bize ne var? Rasul Salavatullahi ve Selamuhu Aleyh de nefsinden emin olarak şöyle cevap verdi: الجنة “Cennet var.” ) Bitti.

Bütün bunlardan şu açığa çıkıyor:

Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem (Musab) Radıyallahu Anh’ı, bisetin 12. senesindeki Birinci Akabe biatından sonra on iki kişiyle birlikte göndermiştir… Radıyallahu Anhu Medine’de insanları İslam’a davet ettiği gibi bunların arasından güç ve kuvvet ehlini de Allah’ın dinine nusret vermeye davet ediyordu… (Musab) on birinci senede Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e dönmüş ve Rasul Salavatullahi ve Selamuhu Aleyh’e, gerek İslam’ın yayılması bakımından gerekse güç ve kuvvet ehlinin bir sonraki on ikinci mevsimde gelmeye hazır olmaları ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in de dinine nusret vermeleri için onlara istediği şeyi şart koşması bakımından Medine’deki durumu arz etmiştir…Dolayısıyla Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Musab’ın Medine’de yapmış olduğu çalışmayı kabul etti ve onayladı ve Allah’ın izniyle orada gerçekleşen güzel sonuçlardan dolayı sevindi. Hakeza on ikinci mevsimde yetmiş üç erkek ve iki kadın geldiler, İkinci Akabe biatı oldu, sonra da hicret oldu ve İslam Devleti kuruldu…    

Binaenaleyh Musab’ın Medine’deki çalışması, nusret çalışmalarında bir mihenk taşıdır. Zira Allah, güç ve kuvvet ehlinin kapısını onun eliyle açtı ve Allah’ın dinine nusret vermek için hazırlandılar. Size Musab İbn Umeyr’in Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e söylediği şeyi tekrar ediyorum: (İslam’ın oluşturduğu her şeyin üzerine galip gelen tesir ile Müslümanların orada güçlerinin ve kuvvetlerinin olduğunu, bu sene Müslümanların bazılarının hazır olacağını, o Müslümanların Allah’a kuvvetli bir şekilde iman ettiklerini, Allah’ın risaletini taşımaya ve Allah’ın dinini savunmaya hazır olduklarını anlattı.

Allah Musab Radıyallahu Anh’a merhamet etsin. Zira Allah ona büyük bir fetih bahşetmiş ve bu da Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in İkinci Akabe biatını yapması, sonra hicret ve devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

Umarım Allah Subhanehu’nun izniyle bu kadar yeterli olmuştur.

Kardeşiniz H. 18 Zilhicce 1439
Ata İbn Halil Ebu Raşta M. 29 Ağustos 2018

Cevaba, emirin aşağıdaki web sitesinden bağlanabilirsiniz:

http://archive.hizb-ut-tahrir.info/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/3896/

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER