Pazar, 26 Şevval 1445 | 2024/05/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İslami Toprakların Sınırlarında Serbest Ticaret Sistemlerinin Prangaları

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

İslami Toprakların Sınırlarında Serbest Ticaret Sistemlerinin Prangaları

Haber:

Ekim ayı başlarında Başsavcı Burhaneddin, Endonezya’daki bir sınır bölgesi olan Riau Adaları ilini ziyaret etti.Riau Adaları’ndaki uyuşturucu ve insan kaçakçılığı davalarının kovuşturulmasının, Riau (Kipri) Adaları bölgesindeki failler üzerinde caydırıcı bir etki oluşturmasını talep etti. Hükümleri maksimize etme imkanını da talep etti. Bu yolla Aziz Burhaneddin, kaçak avlanma, insan ticareti, mal ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi sınır ötesi suçların ortaya çıkmasıyla ilgili olarak ihracat ve ithalat davalarına yönelik yasal işlem başlatmak istediğini iletmiştir.

Bu arada geçen Eylül ayı raporları, Riau (Anakara) polisinin Dumai polisi ile birlikte sadece 4 günde (11-14 Eylül 2022) 203 kilograma kadar kristal metamfetamin ve 404.491 Ekstazi hapı ile 16 şüpheli uyuşturucu çetesini tutukladığı bildirdi. Bu, Riau polisinin uyuşturucu davalarını ifşa etmede gerçekleştirdiği en büyük başarısıdır.

Yorum:

Endonezya sınır bölgelerinde uyuşturucu, kaçakçılık ve insan ticaretiyle ilgili ceza davalarının sayısı, en büyük İslami bir beldedeki sınır savunmasının zayıflığını ortaya koyuyor. Ayrıca sınır bölgelerindeki aktif sendika aktörlerinin ve suç çetelerinin yükselişi, dış sınır bölgelerinde devletin savunmasının zayıflığının bir göstergesidir. Sumatra’nın doğu kıyısı ise, Mekong Nehri'nden Malakka Boğazı'na uzanan tedarik zinciri yolu ile Çinhindi bölgesinden kaynaklanan yüksek oranda uyuşturucu ticareti zincirine maruz kalmaktadır.Kamboçya ve Vietnam’dan gelen kaçakçılık çetelerinin varlığından bahsetmiyorum bile.

Yeraltı uyuşturucu çetelerinin ve insan ticareti çetelerinin varlığı, aynı şekilde Batam, Bintan ve Cremon adalarında, ithal malların, hatta yasadışı malların Endonezya topraklarının yanı sıra birçok fare deliği kaçakçılığına izin veren takımada arazisine kolay girişini gerektiren bir serbest ticaret bölgesinin kurulmasından da yararlanıyor. Dolayısıyla her şey yatırım ve ticaret adına 2006’dan beri başladı ve Endonezya ve Singapur Batam, Bintan ve Cremon’da ortak serbest ticaret bölgesi anlaşmaları imzalarlarken Singapur ise Amerika’nın ve Yahudi varlığının yakın bir ortağı olarak biliniyor. Bu yüzden o, çevre bölgeye yönelik ekonomik ve kültürel istilaları gerçekleştirmede çok saldırgandır.

Bir ülke, Dünya Ticaret Örgütü ve GATS'ın (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması) ticaret düzenlemelerine tabi olması ve kafir ülkelere karşı müzakere pozisyonunun zayıf olması nedeniyle sınırlarını koruma noktasında güçlü ve doğru bir vizyon ve modele sahip değilse sınırdaki birçok suç üzerinde caydırıcı bir etkinin olacağını umut etmesi, karanlıkta iğne aramakla aynı şeydir. Kesinlikle caydırıcı etkinin, nihai çözüm adımları olarak sadece idari cezalarla olması yeterli değildir. Ama aynı zamanda baştan itibaren stratejik adımlara, yani Endonezya’nın dış ülkeler nezdindeki müzakere pozisyonunu iyileştirecek doğru İslami ticaret siyasetine ve İslami dış siyasetin uygulanmasına da ihtiyaç vardır.

Aslında İslam, kafirlerin nüfuzlarını kullanmak ve insanların servetlerine el koymak için İslam topraklarında serbestçe hareket etme özgürlüğüyle sınır idaresinin başarısız olacağına dair açık bir gösterge sunmaktadır. لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فِي الْبِلَادِ مَتَاعٌ قَلِيلٌ ثُمَّ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمِهَادُİnkârcıların (refah içinde) diyar diyar dolaşması, sakın seni aldatmasın! Azıcık bir menfaattir o. Sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir!” [Al-i İmran 196-197]

Ümmetin milliyetçilik kavramı ve ulus-devlet sistemi aracılığıyla kitlesel bölünmesi nedeniyle bugünkü durum daha da kötüleşiyor. Zira İslam şeriatının, sınırları ekonomik ve savunma olarak idare etme keyfiyetinin resmi kaybolmuştur. Doğal olarak da ümmetin jeopolitik durumu, İslam medeniyeti tarihindeki en düşük seviyesine ulaşmıştır. Hem de İslam’ın, sınır bölgeleri ve nitelikli insanların onları nasıl koruması gerektiğiyle ilgili özel hükümleri olmasına rağmen.

İslami model, devlet sınırlarının çizilmesi bakımından Batı’dan dikkat çekici bir şekilde farklıdır. Herhangi bir beldenin egemenliği, sadece herhangi bir beldenin bölgeselliğine bağlı değildir. Ancak Allah’ın hükümlerinin uygulanması ve devletin güvenliğinin garantilerine bağlıdır. Bunun sonucunda bölgesel tartışmalar çok dinamik ve esnek bir hale gelecek olup dahası Müslümanların beldelerinin sınırlarını belirleyenin, mücahidin kanının olduğu bile söylenmektedir.

Bizim güçlü bir sınır vizyonu ve sadece İslam’dan gelen model benimseyen bir devlete ihtiyacımız vardır. Bu da ancak Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin gölgesinde uygulanabilir. Bu şekilde Hilafet, ümmetin en iyi olanlarını sınıra koyacaktır. Çünkü İslam, düşmana karşı koyabilecek ve onu korkutabilecek sınır muhafızlarının en iyi niteliklerde olmasını gerektirir. Zira sınır bölgeleri dışarıyla sürtüşme bölgeleri olduğundan dolayı zirvede olduklarında medeniyeti yaymak için bir üs ve zayıf olduklarında da düşman kuvvetleri için geçiş noktaları olarak hizmet ederler. Bu yüzden İslam, imanlarıyla, uzay bilinçleriyle ve sınırı koruyan bir kartalın gözlerinin keskinliğiyle en iyi niteliklere sahip insanları talep eder.

يَا أَيُّهَا الَّذِيْنَ آمَنُوا اصْبِرُوْا وَصَابِرُوْا وَرَابِطُوْا وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُوْنَ

Ey iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat gösterin; (cihat için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz.” [Al-i İmran 200]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Fika Komara

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER