Afganistan, suikastlar dalgasına ve camilerde ölümcül patlamalara tanık oldu. Olaylarda yüzlerce Müslüman âlimi, cami imamı ve İslam araştırmaları öğretmenlerini hayatını kaybetti. Bir dizi Afgan ilim adamı, bu tür saldırıların son derece “şüpheli” saldırılar olduğunu söylediler ve bu tür komplolarda suçüstü yakalanan mevcut rejimdeki bazı iç unsurları açıkça suçladılar.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Ofisi, âlimlere yönelik suikastı ve camilerdeki patlamaları en güçlü şekilde kınıyor ve bu canavarca eylemleri, terörün, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e, inananlara ve cami cemaatine yönelik bariz düşmanlığın pik noktası olarak görüyor. Bu affedilmez suçların failleri, İslami ve insani değerlerden yoksundur.

Aslında, âlimler ve camilere yapılan saldırılar karmaşık bir [gizli] oyuna dönüşmüştür. Afganistan savaşı ve/veya işlerine karışan unsurlar, daha fazla sömürmek ve müzakerelerde taviz kopartmak için âlimlerin yaşamını ve İslami kutsallıkları hedef alıyorlar.

Mücahit Afgan halkı, âlimlere düzenlenen suikastın sıradan bir olay olmadığını anlamalı, hafife almamalıdır. Âlimlerin sesini kısmak, insanları camilerden ve/veya ibadet yerlerinden uzak tutmak için sistematik ve planlı komplolar düzenleniyor. Aslında işgalciler, hain yöneticiler, laik figürler ve sivil toplumlar, doğrudan bu affedilmez suçların kazananlarıdır. Halk ile âlimler arasında gözle görülür uçurumlar açılması, sonunda Afganistan’da laiklik ve ateizmin büyümesine yol açacaktır. Samimi âlimler şunu iyi anlamalıdır ki mevcut kukla rejim, yalnızca hainlerin, yozlaşmış bireylerin, fuhuş merkezlerinin ve barların güvenliğini sağlamaktan sorumludur. Bu nedenle, âlimlerin ve camilerin güvenliğini sağlamak bu sistemin öncelikleri arasında değildir. Samimi âlimlere yapılan suikastlar, mevcut kukla yöneticilerin ucuz vicdanında şefkate neden olsaydı, bu tür iğrenç eylemlere karşı acımasızca tepki göstermezlerdi.