Pakistan ordusu, Afganistan’ın Khost ve Kunar kentlerindeki bazı bölgelere düzenlediği hava ve füze saldırılarında 40’tan fazla insan hayatını kaybetti, düzinelerce kişi de yaralandı.

Kuruluş felsefesinde İslam’a atıfta bulunan bir hükümetin, mübarek Ramazan ayında Müslüman kardeşleri üzerine bomba yağdırması son derece utanç verici. Afganistan’da bunlar yaşanırken, öte yandan Hindular, Keşmir’de Müslüman erkek ve kadınlara her gün zulmetmektedir. Yahudi askerleri, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra ve Miraç yeri Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyerek yüzlerce Filistinliyi yaraladı. Dahası, Avrupa’da bireysel özgürlük adı altında birçok kişi devlet gözetiminde Kuran’ı yakarken, Pakistan ordusu ümmetin temel meselelerine sessiz kalmaktadır. ABD, Avrupa, Hindistan ve Yahudi devletinin çıkarlarına zarar vermek şöyle dursun, korumak asker gönderirken Afganistan’da kardeşlerinin kanını dökmektedir.

Böylesine büyük bir sorun, sadece Pakistan’a özgü değil, tüm hain yöneticiler için söz konusu. Ajan hükümetler, sömürgeci sınırlar için çatışıyorlar. İran rejiminin Suriye ve Afganistan’daki zorbalığı; Suudilerin Yemen’de yürüttükleri savaş; Türkiye’nin Suriye ve Libya’ya düzenlediği askeri harekât, ulusal çıkarları korumayı, Batılı ve Doğulu güçleri hoşnut etmeyi amaçlamıştır ve/veya amaçlıyor.

Kuşkusuz bu sorun, bölge Müslümanları ulusal sınırlar [İngiliz sömürgeciliğinin mirası] içinde yaşadıkları sürece devam edecektir. Siyasi liderler ulusal çıkarlar, ulusal sınırlar ve diğer sözde milliyetçi safsatalar adına halkı kandırıyorlar, birbirlerine karşı kışkırtıyorlar. Aslında, sömürgecilik, siyasi vizyonumuzu belirli sınırlara indirgedi ve büyük resmi görmemizi engelledi.

Hizb-ut Tahrir, bölge Müslümanlarını ve iktidardakileri birbirleriyle savaşmak yerine (ki bu İslam ümmetinin enerjisini gerçekten düşürür), kanserli sınırları ortadan kaldırmaya, Afganistan, Pakistan ve Orta Asya’yı Nübüvvet metodu üzere Hilafet yönetimi altında birleştirmeye çağırıyor. Kuşkusuz bu üç ülke, tek bir beden gibidir. Ayni dine, aynı coğrafyaya, aynı tarihe ve aynı ilişkilere sahiptir. Bu nedenle, bölgedeki Müslümanların bölünmüşlüğünü ve zayıflığını daha da derinleştiren sınırlar ortadan kaldırılmalı. Gerçek şu ki Müslümanların gücü, birlikten, İslam sancağı altında tek bir devlet olmaktan geçiyor. Afganistan’ın aşiret halkı ve mücahitleri bu devletin kolu, Orta Asya kalbi, Pakistan Müslümanları da aklı ve ruhudur. Böyle bir hükümet tartışmasız dünyanın lider devletlerinden biri olacaktır. Birlikten ve tek bir İslam Devleti kurmaktan başka her şey bölgedeki düşmanlığı ve zilleti artıracak, bizi ABD, Çin ve Hindistan gibi yırtıcı hayvanların küçük avlarına dönüştürecektir. Öyleyse birliğe çağıran Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emrine uyun.

لَا تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ“Benden sonra küfre dönmeyin. İçinizden kiminiz kiminizin kellesini uçuracaktır .”