10-12 Aralık 2013 tarihinde iki Hizb-ut Tahrir üyesi, Parwan il tarım müdürlüğünde çalışan Ruhullah ve üniversitede öğrencisi Abdul Rafi, Kapisa eyaletindeki istihbarat teşkilatı tarafından tutuklandı. Kapisa eyaletindeki istihbaratçılar tarafından Hizb-ut Tahrir üye ve sempatizanlarının tutuklanmaları ilk değil. Aksine daha önce de üyelerimiz tutuklandı ve onları demir parmaklıklar arkasına konuldu. Tutuklanan üyelerinin listesi aşağıdadır.

Kari Cemal Kami. Öğretmen eğitim okulunda öğretmendi. Eylül 2012 tarihinde gözaltına alındı, Ekim 2013 tarihinde salıverildi.

2- Muhsin Han. Öğretmen eğitim okulunda öğretmendi. Ekim 2012 tarihinde gözaltına alındı ve Kasım 2013 tarihinde bırakıldı.

3- Üstad Safiullah. Bir okulda öğretmendi. Ekim 2013 tarihinde gözaltına alındı ve 13 ay hapse mahkûm edildi.

Aynı şekilde burada Mücahit, Muhammed İsa, Maksut ve İhsanullah gibi diğer sempatizanlar da vardır. Bunlar, İslam'a davet ettikleri, yöneticilerin ikiyüzlülüğü ve Haçlıların şeytani planlarını deşifre ettikleri için tutuklandı ve ardından cezaya çarptırıldılar. Allah'ın yönetimine karşı olan insan yapımı yasalara dayanılarak demir parmaklıklar arkasına konuldular.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilâyeti Medya Bürosu, istihbarat teşkilatının bu utanç verici ve korkakça eylemlerini şiddetle kınar. Hem zorba yöneticilere ve onların dalkavuk medya kanallarına hem de asil İslam ümmete aşağıdaki noktaları net bir şekilde vurgular:

1- Yukarıda ismi geçen Hizb-ut Tahrir üye ve sempatizanları, Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl'ü SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in davetine icabet eden kimselerdir.

اَلَذِینَ اسْتَجَابُواْ لِلّهِ وَالرَّسُولِ  "Allah'ın ve Rasûlü'nün davetine uyan kimselerdir." ^{[Ali İmran 172]} قَالُوْا رَبُنَاْ الله ثُم اسْتَقَامُوْا "Şüphesiz "Rabbimiz Allah'tır" deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya^{" [Fussilet 30]} Bunlar, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metodunu takip ederek Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın dinini ikame etmek üzere Hilafet için fikri ve siyasi mücadele yoluyla ümmet arasında çalışıyorlar. Bu düşünceler, onları gece ve gündüzlerini geçirdikleri o karanlık cezaevlerinde bile motive ediyor, aktif tutuyor.

2- Kukla yöneticiler başkent Kabul'a işgalciler tarafından yerleştirildi. Tamamen aynı yolla sahtekâr ve hain yöneticiler tarafından illerin idare edilmesi sağlandı. Bu hain yöneticiler, Rableri Allah'a değil, sömürgeci efendilerine itaat ediyorlar.  Yöneticilerin yolsuzluk ve becerisizlikleri günün konusu, her ev ve sokağın yazısı, çarşı ve pazarın gündemi oldu. Hizb-ut Tahrir üye ve sempatizanları Afganistan halkına bu gerçeği ortaya çıkardılar. Demokrasi, kapitalizm, demokratik seçimler, serbest piyasa, sivil yasalar, insan hakları gibi düşüncelerin bozukluğunu açıkladılar. Yanı sıra İslami alternatifi [Hilâfeti] sundular. Bu yüzden bu hain yöneticiler ve Kapisa'nın yozlaşmış yönetici eliti, korkuya kapıldı. Tutuklama ve işkence etmek gibi ümmetin samimi evlatlarına yönelik utanmaz arlanmaz girişimlere başvurdu.

3- Yozlaşmış Kapisa yönetici elit ve kurumlar tarafından samimi davet taşıyıcılarının tutuklanması ve demir parmaklıklar arkasına atılması açıkça İslam'a karşı savaş ilan etmektir. Onlar bu dünyada lanete, ahirette ise şiddetli azaba maruz kalacaklardır. Allah Subhânehu ve Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:

إِنَّ الَّذِینَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِینَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ یتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِیقِ "Şüphesiz mümin erkeklerle mümin kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır." ^{[Buruc 10]}

Hizb-ut Tahrir, dünyanın her köşesinde aktif olarak çalışıyor ve ümmeti, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metodunu izleyerek Hilâfetin tekrar kurulabilmesi için kendi saflarına katılmaya çağırıyor. Bu büyük hedefe ulaşmak için davet ölüm kalım meselesi edinilmelidir. Biz, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in adımlarını takip ederek mücadelemizi sürdüreceğiz. Hain yöneticiler, Hizb-ut Tahrir üyelerinin azmini kırmak ve Hilafet çağrısını durdurmak için tamamen başarısız olan diğer ülkelerdeki ortaklarından ibret almaları gerekir. Bunu başarıncaya kadar biz Hilafet için mücadelemizi sürdüreceğiz ve dünyada hiç kimse bizi bundan alıkoyamayacak ve saptıramayacak. Hizb-ut Tahrir'in 60 yıllık geçmişi bunun açık kanıtıdır.