6 Şubat 2017’de Kabil’de gerçekleşen 4. Su Kongresi sırasında bölge ülkelerinden Afganistan’daki baraj ve su kanalları inşaatını desteklemelerini isteyen Afganistan Devlet Başkanı, “Su, bölgesel işbirliğinde en temel unsuru oluşturmaktadır. Yasal çerçeveler oluşturarak, ikili ve çoklu anlaşmalar imzalayarak, su kullanımı için daha iyi zemin yaratabiliriz.” diye konuştu.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Medya Bürosu, su sorunu ve yönetim mekanizmaları için esaslarla ilgili aşağıdaki hususları ayrıntılı şekilde belirtmek ister.

“Ulus devlet”,“Ulusal çıkarlar”ve “Ulusal sınırlar” gibi yasadışı fikirler, bölgesel ve uluslararası düzeyde su kaynakları kullanımı ve yönetimi önünde duran en büyük engel ve başlıca nedendir. Bu gibi durumlarda bu sorunları çözmek için çerçeveler oluşturmak fiyaskoyla sonuçlanacaktır. Neden? Çünkü bu tür çerçeveler, belli sınırlar içinde ve ulusal çıkarlar bazlı tasarlanmıştır. Böyle bir görünüm ve vizyona dayalı mekanizmalar, insanların İslam’ın önerdiği su kaynaklarına erişim haklarını görmezden gelmektedir. Sonuç olarak böyle çerçeveler, su kaynaklarını kullanım hakkı sorununu tek başına çözemez. Aksine sorunu çok daha karmaşık hale getirir.

Kaç ülkeden geçerse geçsin İslam topraklarında başlayan ve biten su kaynakları, tüm Müslümanların ortak malıdır. Hiçbir ülke veya kişi, tüm Müslümanların ortak malı hakkında mülkiyet iddiasında bulunamaz. Bütün Müslümanlar, kendi ihtiyaçları oranında İslam hükümlerine göre bu tür kaynakları kullanabilirler. Su kaynakları kullanmalarına dair herhangi bir yasak söz konusu değil. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

المُسلِمونَ شُرَكاءٌ في ثَلاثَ فِي الكَلاَء، والماءِ وَالنَّارِ  “İnsanlar üç şeyde ortaktır: Mera, su ve ateş”^{[Ebu Davud]}

Su kaynakları idaresi sektöründeki liderler ve düşünürler için açıktır ki insan yapımı ideolojiler ve bu ideolojilere dayalı uluslararası yasalar, su kaynakları konusuna kapsamlı çözümler üretmekte kısır kaldılar. Bu sorunlar için tek çözüm İslam’dır. Bu nedenle İslam topraklarını birleştirmek, İslam akidesine dayalı tek politik sistem, tek ülke, tek ümmet düşüncesini yaymak, bölgede su kaynakları mülkiyeti sorununun neden olduğu siyasi ve ekonomik gerginlikleri ortadan kaldırmak için Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak üzere çalışmalıyız.

Ülkeler arasındaki su kaynakları sorununu İslam’ın nasıl çözdüğünü anlamak için Hizb-ut Tahrir Emirinin “Su kaynakları sorununa ilişkin Şeri kaideler”başlıklı kitabına başvurabilir ve kitabı şu linkten indirebilirsiniz:

http://hizb-ut-tahrir.info/en/index.php/qestions/jurisprudence-questions/11800.html