4 Nisan Çarşamba günü Avusturya hükümeti, bakanlar kurulunda anaokulu ve ilkokullarda kız çocuklarının başörtüsü takma yasağını kabul etti. Avusturya Başbakanı yaptığı açıklamada “Küçük çocukların örtünmesinin kesinlikle ülkemizde yeri yoktur. Başörtüsü yasağı entegrasyon için gerekli bir adımdır.”dedi. İlgili düzenlemenin yaz başlangıcına kadar hazırlanması bekleniyor. Avusturya Özgürlük Partisi lideri ve Rektör Yardımcısı Hans-Christian Strache, siyasal İslam’a karşı mücadelede bunu önemli bir önlem olarak görüyor ve Türk modeli başörtüsü yasağının ortaokul ve üniversitelerde de uygulanmasını önerdi

Hükümete göre envanter aşamasını geçen bu yeni yasa, meta-politik doktrinin farklı bir yönüdür ve Avrupa’yı başka bir uygarlıktan doğan bir inanç ya da yaşam modelinden arındırmayı amaçlıyor. Servus TV’deki Hangar 7 programına katılan Kurz ve Strache, Avrupa’ya gerçekleşen İslami göçün kendi kültürlerine yönelik bir tehdit oluşturduğunu söylediler. Ve anayasanın yanı sıra sadece tek bir kültür standardının olması gerektiğini belirttiler. Politik öncesi bu alana yapılan atıf, entegrasyon çabalarının gözle görülür şekilde hız kazandığının açık göstergesidir. Alman Schily doktrinini model edinen Kurz ve Strache, Batı toplumlarında yaşayan Müslümanları kendi yaşam tarzlarına bir saldırı olarak algıladılar ve böylece sosyo-politik yabancılaşma ve kutuplaşma süreçlerini güçlendirdiler.

2017’deki peçe yasağından sonra Alpler Cumhuriyeti, entegrasyon politikasına yoğunlaşıyor ve bir kez daha doğrudan Müslümanların dini uygulamalarına müdahale ediyor. İlginç olanı, Avusturya devleti bu yordamlar ile İslami şiarların belli uygulamalarına müdahale ediyor hatta avret gibi kişisel meselelere müdahale etmekten çekinmiyor. Öyle görünüyor ki kıyafet kodlarının temel düzeni bozabilecek normatif yapılar olmadığı gerçeğini hiçe sayıyor. Kaldı ki Avusturya, çocukların yetiştiği uygarlık ve kültürel çerçevede Müslümanları zorla anayasa ve Batı kültürüne entegre etmek istiyor.

Kurz hükümetinin sunduğu bu yasa tasarısı, peçeden sonra başörtüsünü de tehlikeli duruşun sembolü olarak kabul etti. Geçmişte kasıtlı olarak peçe, sosyal barışı tehlikeye atan yıkıcı ve komplocu davranışın bir ifadesi olarak tasvir edildi. Şimdi de başörtüsü yasağının “çocuk koruma yasası” kapsamında değerlendirilmesi, İslam’a bağlılığın çok tehlikeli olduğu ve başörtüsü serbest olacaksa sadece yetişkinler için olması gerektiği algısını oluşturuyor.

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ قَالُوا إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَكِنْ لَا يَشْعُرُونَ“Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, “Biz ancak ıslah edicileriz” derler.” Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.”^{[Bakara 11-12]}

Her iki yasak da aynı entegrasyon doktrini mantığına dayanmaktadır. Avusturya hükümeti yetkililerinin de açıkça belirttiği gibi, yasak, ihtiyaca göre farklı boyutları ve daha ağır önlemleri kapsayacak şekilde değiştirilebilecek ve yorumlanabilecektir. Bu çerçevede İslami yaşam tarzının farklı yönlerinin hedef alınıp yok edilmesi sadece an meselesidir.

Hizb-ut-Tahrir, mevcut gelişmenin göreceli hale getirilmesi ve yaklaşan fırtına karşısında kafamızın kuma gömülmesi konusunda İslami toplulukları şiddetle uyarıyor. Bu entegrasyon doktrininin yıkıcı doğasını, İslami kimliğimize özellikle de çocuklarımıza bir ön saldırı olduğu olgusunu anlamanın zamanı gelmiştir. Aynı zamanda etkili bir siyasi duruş geliştirmenin de tam zamanıdır. Bu aşağılık yıkıcı politikaya karşı İslami hayatın varlığını korumak için bu söylemlere detaylı şekilde yer vermek gerekir.

وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَآءَهُمْ وَٱحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ إِلَيْكَ“Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın.”^{[Maide 49]}