حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu
No: AVL-BA-2021-MB-TR-01 |
H. 7 Raceb 1442 M. Cuma, 19 Şubat 2021 |
Hilafetsiz 100 Yıl, Ey Müslümanlar! Onu Kurun
Bu ayda, 1442 yılının Recep ayında, 1342 /1924’te Hilafetin yıkılışının 100’ncu yılına girdik. 100 yıldır ümmet, hayatının her alanında İslami hükümlersiz bir yaşam sürüyor. Oysa açık İslami metinler, İslam’a göre yaşamayı farz kılıyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ “Hüküm yalnızca Allah’a aittir.” [Enam 57]
فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا! “Hayır; Rabb’ine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar.” [Nisa 65]
100 yıldır ümmet, “kalkansız” yaşıyor. Nitekim Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “Gerçekten de, İmam bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” [Müslim]
100 yıldır Müslümanlar, gerçek birlikten yoksun. Oysa birlik, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Medine’de ilk İslam Devletini kurduğu anı vurguluyor. Medine Vesikasına göre:
وَإِنّ الْمُؤْمِنِينَ بَعْضُهُمْ مَوَالِي بَعْضٍ دُونَ النّاسِ ”Müminlerin diğer insanlardan ayrı olarak birbirinin mevlasıdır.” Ve
وَإِنّ سِلْمَ الْمُؤْمِنِينَ وَاحِدَةٌ لَا يُسَالَمُ مُؤْمِنٌ دُونَ مُؤْمِنٍ فِي قِتَالٍ فِي سَبِيلِ اللّهِ إلّا عَلَى سَوَاءٍ وَعَدْلٍ بَيْنَهُمْ“Müminler arasında geçerli olan barış tektir. Hiçbir mümin Allah yolunda girilen bir savaşta diğer müminleri hariç tutarak bir anlaşma imzalayamaz; anlaşma ancak müminler arasında eşitlik ve adalet çerçevesinde yapılacaktır.”Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَالَّذينَ كَفَرُواْ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ إِلاَّ تَفْعَلُوهُ تَكُن فِتْنَةٌ فِي الأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ“İnkâr edenler birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.” [Enfal 73]
100 yıldır ümmet, İslami metinlerin rehberliğinde işlerini güden samimi bir çoban/bekçiden yoksun. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
أَلاَ كُلُّكُمْ رَاعٍ ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ ، فَالأَمِيرُ الَّذِى عَلَى النَّاسِ رَاعٍ ، وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“Hepiniz çobansınız, güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur…” [Buhari, Müslim]
Bunun sonucu olarak ümmet, ardışık felaketler yaşadı. Topraklarımız işgal edildi, sevdiklerimiz öldürüldü, insanlarımız yurtlarından zorla çıkarıldı, hakkı savunan dindar âlimlerimiz zulme uğradı, zenginliklerimiz yağmalandı ve kutsal yerlerimiz kirletildi. Bu örnekler, ister gittikçe tırmanan Doğu Türkistan Uygur Müslümanları ve Burma’daki Rohingya Müslümanları trajedileri olsun, ister Irak ve Afganistan’ın işgali ve yıkımı olsun, isterse Filistin, Keşmir ve Hindistan trajedileri olsun girizgâha muhtaç değil. Bu liste uzayıp gidebilir.
Acı çeken sadece Müslümanlar değil, İslam’ın yokluğundan bu yana egemen olan komünist ve liberal kapitalist ideolojiler, insan yapımı sistemlerin zorbalığı nedeniyle yeryüzünü mahvettiler. Dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun sefaleti, ağır yıkıcı savaşlardan, muazzam ekonomik dengesizliklerden, adaletsizliklerden, çevreye saygısızlıktan, aile yapısının bozulmasından, dürüst ve doğru insan davranışın aşınmasından kaynaklanmaktadır. Gerçekten de, Allah Subhânehu ve Teâlâ doğru söylemiştir:
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُمْ بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ “İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.” [Rum 41]
O halde asil ümmetin, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi olan Raşidi Hilafeti yeniden kurma çabalarını iki katına çıkarmasının zamanı gelmedi mi?
ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ، ثُمَّ سَكَتَ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu.”[Ahmed]
Hilafet, iman edip Salih amel işleyenlerin eliyle müminlerin güvenlik ve emniyetini sağlayacaktır: Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Allah, içinizden inanıp yararlı iş işleyenlere, onlardan öncekileri halef kıldığı gibi, onları da yeryüzüne halef kılacağına, onlar için beğendiği dini temelli yerleştireceğine, korkularını güvene çevireceğine dair söz vermiştir. Çünkü onlar Bana kulluk eder, hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Bundan sonra inkâr eden kimseler, işte onlar artık yoldan çıkmış olanlardır.” [Nur 55]
Hilafet kurulduğunda Müslüman, yeryüzünü dolaşırken hiçbir şeyden korkmayacak, çünkü İslam galip gelecek.
وَاللَّهِ لَيُتِمَّنَّ هَذَا الأَمْرَ ، حَتَّى يَسِيرَ الرَّاكِبُ مِنْ صَنْعَاءَ إِلَى حَضْرَمَوْتَ، لاَ يَخَافُ إِلاَّ اللَّهَ ، عَلَى غَنَمِهِ “Allah’a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindi mi San’a’dan kalkıp Hadramevt’e kadar gidecek, Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz.” [Buhari]
Hilafetin farziyeti, tüm klasik âlimlerin icmasıdır. İmam Nevevî derki “Halife seçmenin tüm Müslümanlar üzerine farz olduğu konusunda icma (âlimlerin ittifakı) vardır. Bu farziyet Vahye göredir, akla göre değil.” İmam Gazali de derki: “Bir imamın farziyeti, şeri bir zorunluluktur, terk edilemez. Bunu iyi bil. İmamet iptal edilirse, yetkilendirme de iptal olur. Yargıçlar dağılır ve halkın saflarına katılır. Can, kan, onur ve mal konularında tasarruflar olmaz ve Şeriatın tüm bu önemli konulardaki uygulaması sona erer.”
Ey asil Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir sizi bu büyük çalışmaya katılım göstermeye ve bu büyük farz hakkında daha fazla bilgi edinmeye çağırıyoruz. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabe zamanından beri ümmetin tereddüt etmediği bir görevi, bu topraklarda Allah’ın dinini ikame etme görevini eda etmeye davet ediyoruz. Böylece itaatten sonra Allah’ın rızasına uyalım.
فَانقَلَبُواْ بِنِعْمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَفَضْلٍ لَّمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ وَاتَّبَعُواْ رِضْوَانَ اللّهِ وَاللّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ“Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah’ın nimet ve keremiyle geri geldiler. Böylece Allah’ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir.” [Ali İmran 174]
#أقيموا_الخلافة
#ReturnTheKhilafah
#YenidenHilafet
#خلافت_کو_قائم_کرو
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Avustralya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+61) 438 000 465 www.hizb-australia.org |
E-Mail: media@hizb-australia.org |