Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, bugün 15 Mart 19 Cuma günü ikindi namazına müteakiben Dakka ve Chittagong’daki camilerin önünde Yeni Zelanda’daki Müslüman katliamına karşı gösteriler düzenledi. Müslüman düşmanı bir teröristin, Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki iki camiye Cuma namazı sırasında düzenlediği korkunç saldırıda en az 49 Müslüman hayatını kaybetti, en az 48 kişi de yaralandı. Biz Allah’tan geldik ve Allah’a döneceğiz. Bu tür iğrenç eylemleri şiddetle kınıyoruz ve dualarımız kurbanlar ve aileleriyle birliktedir.

Gösterilerde konuşmacılar şunları söylediler: “Unutmayalım ki, bugün işlenen suç, sömürgeci Batı ve yozlaşmış medyanın “Terörle mücadele” (aka war on İslam) bahanesiyle onlarca yıldır Müslümanlara karşı yürüttüğü “kin ve nefretin” doğrudan bir sonucudur. Laik Batılı politikacılar büyük ölçüde Müslüman karşıtı korkuyu desteklediği için böyle bir katliamın gerçekleşmesi kaçınılmazdı. Müslümanların gerçek koruyucusu olmadığı için şu anda Batı barbarlığına karşı kendimizi tamamen çaresiz hissediyoruz. Laik Batının Müslüman ülkelerdeki korkunç askeri “müdahaleleri” tahribata yol açarken, öte yandan Müslüman karşıtı histeriler, yerel halkları Müslümanlara karşı şiddete sevk etti. Batılı ülkelerde yaşayan Müslümanları korumak söz konusu olduğunda acınacak Batı ülkeleri, “Din Özgürlüğü” değerine inandıkları halde Müslümanları koruma konusunda samimiyetsiz olduklarını kanıtladılar. Ve gördüklerimiz de buydu; bu trajik Cuma hadisesinden sonra Yeni Zelanda polisi, Müslümanların güvenliklerini sağlamak yerine “Yeni Zelanda’nın herhangi bir yerinde” camileri ziyaret etmemeleri konusunda uyardı!”

Konuşmacılar ayrıca “Dahası İslam ülkelerindeki hain ulus-devlet yöneticilerinin Müslümanların bu sefil durumunun “suç ortakları” olduğunu da unutmayalım. Bunlar, Müslüman ülkelere Batılı “müdahalelerin” yolunu açtılar. Ayrıca bu hain ve omurgasız yöneticilerin hareketsiz kalmaları nedeniyle Batı dünyasında Müslümanlara karşı nefret ve saldırılar arttı. Bu acıklı yöneticiler, ümmet krizini üniter bir sorun olarak görmüyorlar, aksine ona “dar bir milliyetçi çerçeveden” ve çıkarları açısından bakıyorlar. Batı hegemonyası ve Müslüman karşıtı histeri kabul edilemez .” dediler.

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, Raşidi Hilafetin koruması olmadan Bangladeş’te veya Batı dünyasında olsun dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların sefaleti ve kaygısının devam edeceğini Müslümanlara bir kez daha hatırlatıyor. Laik Batı demokrasisi, ya doğrudan müdahale ya da kukla yöneticileri aracılığıyla Müslüman ülkeleri kargaşaya sürükledi. Şimdi Batıdaki Müslümanlar, Müslüman karşıtı bağnazlığının ne yazık ki kurbanları haline geliyorlar. İslam dünyasında bize dayatılan ajan yöneticiler ve laik demokrasinin kökünü kazımadığımız sürece bu ümmetin kanını, onurunu ve kutsallarını sömürgeci Batıdan koruyamayız.

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“İmam ancak bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”^[Müslim]