Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Vilayeti, liderleri 55 yaşındaki Ömer Faruk Tripura’yı kaybeden Bangladeş’in Bandarban bölgesi Müslümanlarına başsağlığı dileklerini sunuyor. İslam düşmanları, Tripura’yı evinin önünde şehit ettiler (İnşaAllah). Biz ancak Rabbimiz razı edecek şeyi söyleriz: “Allah’tan geldik, Allah’a geri döneceğiz.”Allah Subhânehu ve Teâlâ onu cennette Peygamberler, Sıddıklar ve şehitler ile birlikte haşreylesin. Hikâyesini, canını ve malını Allah yolunda harcamak isteyen herkese ilham kaynağı kılsın.

Kardeş Ömer, 2014 yılında Hıristiyanlıktan İslamiyet’e geçti ve ailesinden 30 kişinin Müslüman olmasını sağladı. Arazisinde kendi parasıyla Müslümanlar için bir cami inşa etti. Bandarban bölgesindeki uzak Rouyachory Köyünden ilk Müslüman olan kişiydi ve şimdi de şehitliğe erişen ilk kişi oldu. O köyün Müslümanlarının anlatılarına göre, fanatik terörist bir grup, İslam davasını gütmesi nedeniyle kardeşi Ömer’i tehdit ediyordu ve sonunda onu öldürdüler. Bölgedeki Müslüman azınlıklar, polisin güvenliklerini sağlayamamasından bu yana korku ve endişe içinde yaşıyorlar.

Bu kardeşin hikâyesi, Bangladeş’teki tüm Müslümanlar için, özellikle de ayrıcalıklı statüye sahip olanlar için bir uyarı niteliğinde olmalıdır. Bu noktada Müslümanların gerçek rollerinin ne olması gerektiğinin farkına varmalıdırlar. Zira ulus-devlet sisteminin laik fanatikleri, İslam’a ve Müslümanlara ciddi şekilde saldırıyorlar. O, zamanımızın olağanüstü bir Müslümanıydı. İslam’ın ikinci büyük Halifesi Ömer ibn Hattab’ın kişiliğini taklit etmek için kendisine “Ömer Faruk” adını vermişti. Gerçekten de, bu kardeş Ömer ‘El-Faruk’u (yani doğruyu yanlıştan ayıran kişi) iyi taklit etti. Açıkça hakkı haykırdı, canı pahasına korkmadan İslam’ı savundu. Böyle insanlar hakkında Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor:

مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَ مَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا“Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.”^{[Ahzab 23]}

Ey Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir, laik demokrasinin egemenliği altında İslam’ın ve Müslümanların asla güvende olmayacağı gerçeğini hatırlatmaktan asla çekinmeyecektir. Laiklik İslam ile doğrudan çeliştiği için liderliği, İslam’ın egemenliğini varlığı için büyük bir tehdit olarak görüyor. Özellikle Bangladeş’in dağlık bölgelerinde İslam’ın yayılması bölgesel jeopolitik ışığında kritik öneme sahiptir. Bu yüzdendir ki laik Hasina hükümeti, asla Müslümanların lehine hareket etmeyecek, oradaki kâfir terörist gruplara karşı güçlü bir duruş sergilemeyecektir. Bu nedenle Müslümanların azınlık olduğu Bangladeş’in uzak bölgelerinde, Hasina hükümeti, Müslümanların kâfirlerin kurbanı olmasına izin verecektir.

Buna ek olarak, anakarada, bireyler bile telaffuz etse siyasal İslam’ı bastıracaktır. Ünlü bir Devlet Kurumunun Hilafetin yakın zamanda geri döneceğinden ve kâfirlerin İslam’a karşı kurduğu komplodan bahseden genç bir Müslümanı kaçırması bu gerçeğe tanıklık ediyor. Bu nedenle, Bangladeş’teki tüm Müslümanları, şehit Ömer Faruk’un İslam’a olan bağlılığından esinlenmeye ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini yeniden kurma çalışmalarını desteklemeye çağırıyoruz. Bu sayede Müslümanlar ve Zimmiler Batı ideolojisinin karanlığından kurtulacak, devlet, onlara eksiksiz hizmet verecek ve hayatlarını koruyacaktır.

Ey Bangladeş ordusu içindeki samimi subaylar! Dürüst ve cesur Ömer Faruk görevini yerine getirdi, güçsüz biri olmasına rağmen İslam’ı yaymak için hayatını feda ederek Allah’a verdiği sözü tuttu. Güç ve otoritenin gerçek anahtarı sizin elinizdedir. Allah’a verdiğiniz sözü ciddiyetle yerine getirmeli, İslam’ı ve Müslümanları korumak için daha güçlü bir duruş sergilemelisiniz. Mevcut laik yöneticileri ortadan kaldırmak için acele etmeli ve Raşidi Hilafeti yeniden kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermelisiniz. Eğer bu görevinizde ihmalkârlık gösterirseniz, bu dünyadaki maddi gücünüz, hesap günü Allah Azze ve Celle’nin huzurunda ebedi zillet ve aşağılanmanızın en büyük kaynağı olacaktır.