Hizb-ut Tahrir, H. 28 Receb 1342, M. 24 Mart 1924 tarihinde Mustafa Kemal'in eliyle Hilafetin yıkılışını anmak amacıyla Dakka, Sylhet ve Chittagong kentinde Cuma namazı sonrasında cami dışında gösteriler düzenledi. Konuşmacılar tarafından Müslümanlara Hilâfet Devletinin yeniden kurulma farzı hatırlatıldı. Müslümanların gerçek liderinin Hilafet olduğu dile getirildi. Hilafetin, Müslümanları Kuran ve Sünnete göre yönettiği, Kur'an ve Sünnetin, ümmetin sorunlarını tedavi eden en iyi çözümleri barındırdığı ve Hilafetin Müslümanları düşmanların saldırısından koruduğu ifade edildi.

Konuşmacılar, Hilâfetin yeniden kurulmasının Müslümanların en önemli yükümlülüğü olduğunu ve bu yükümlülüğü yerine getirmede herhangi bir ihmal veya gevşekliğin büyük bir günah olduğunu söylediler. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

من مات وليس في عنقه بيعة مات ميتة جاهلية "Her kim boynunda biat halkası olmadan ölürse, cahiliye ölümü ile ölür." ^[Müslim]

Sahabe, Hilafetin kurulmasının en önemli farz olduğu üzerinde icma etti. Ölen kişinin en kısa zamanda defnedilmesi gerektiğini bildikleri halde onlar Halifenin tayin işiyle meşgul oldular. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in defin işiyle meşgul olması gereken Sahabe, bunun yerine Halifenin tayini ile meşgul oldu. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Pazartesi sabahı vefat etti ve o gün ve gece boyunca defnedilmeden öylece kaldı. Ebu Bekir'e Halife olarak biat edildikten sonra Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Salı gecesi toprağa verildi. Bu, defin işleminin iki gece ertelendiği ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem defnedilmeden önce Ebu Bekir'e biat edildiği anlamına gelir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem gibi en hayırlı insanın defninin ertelenmesi, Halifenin tayin işinin ölen kişinin defnedilmesinden daha önemli farz olduğunu gösterir. Dahası Sahabe, Halifenin tayin işi tamamlanana kadar Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in vefat etmeden önce verdiği emirleri yerine getirmedi.

Konuşmacılar, Müslümanları İslam'ın bu en önemli farzını ölüm kalım meselesi olarak algılamaya davet ederek konuşmalarını sonlandırdılar. İşte İslam'ın emri budur ve Rasûlullah şu sözünde bunu açıkça görmek mümkündür:

والله لو وضعوا الشمس في يميني والقمر في يساري على أن أترك هذا الأمر، ما تركته حتى يظهره الله أو أهلك دونه "Vallahi sağ elime güneşi sol elime de ayı koysalar yine de bu davadan vazgeçmem. Ya Allah bu davayı üstün kılacak ya da ben onun uğrunda helak olurum."