Bangladeş, Awami-BNP rejiminin iktidar tüccarlığı ve kindar politikaları nedeniyle korkunç bir ölüm bölgesi haline dönüştü. Awami Ligi, ülkeyi cinayet ve zorla adam kaçırmalara boğdu. Dolayısıyla ülke "Firavunvari bir devlet" haline geldi. Öte yandan BNP, halka "benzin bombası siyaseti", can ve malı yok etmekten başka bir şey vermedi. Bütün bunların ortasında siyasi arena, televizyon programları, seminerler ve yuvarlak masa toplantıları, bu siyasi kargaşaya bir çözüm olarak "Diyalog ve adil seçimler" fikri ile çalkalanıyor. Gerçekten tüm bu öneriler, sorunun temel nedenini değil de belirtilerini ele alıyor. Gerçek şu ki Bangladeş'in baş belası "demokrasidir". Demokrasi, son derece ölümcül bir hastalıktır ki tedavisi yoktur. Bu hastalık tedavi edilmeksizin öylece bırakılırsa, sadece "Diyalog ve adil seçimler" dışında önümüzde pek parlak gelecek yok demektir.

Tarih, demokrasinin insanlara iyi yönetim ve barış getiremediğinin en iyi tanığıdır. Çünkü bu sistem, Allah Subhânehu ve Teâlâ yerine bir grup siyasi elite dizginsiz yasama gücü verir. Bu durumda ki beklenmedik bir şey değildir, demokratik siyasi partilerin amacı, nasıl olursa olsun kazanmak ve birbirleriyle kıyasıya mücadele ettikleri iktidar gücünü korumak oluyor. Sıradan insanlar ise bu Makyavelist siyasetin kurbanı oluyorlar. Bangladeş, böyle bir resmi yansıtan tek ülke değildir. Aksine Avrupa ve Amerika'da da aynı senaryo sergileniyor. Eski Bush yönetiminin ulusal güvenlik danışmanı Tom Ridge, "Bizim sınavımız: Amerika kuşatma altında... Ve nasıl tekrar güvende olabiliriz" adlı kitabında, seçmenlerin oylarını etkilemek için 2004 başkanlık seçimleri öncesinde ülkenin terör alarm seviyesini yükseltmek için baskı altında kaldığını kabul etti. Dünyanın her tarafında demokrasinin resmi budur. Demokrasi, elitlerin kendi servetlerini artırmanın en iyi aracıdır.

Ey samimi ve entelektüel aydınlar! Hizb-ut Tahrir, sizi, Awami-BNP yıkıcı politikasına bir çözüm olarak belirsiz ve hayali "gerçek demokrasi" terimi ile insanları kandırmaktan vazgeçmeye çağırıyor. Bugüne kadar dünya, "gerçek demokrasi" diye bir şeye tanık olmadı. Oysa İslam'ın yönetim sistemi Hilafet, 1300 yıldan uzun bir süre dünya üzerinde hüküm sürdü. Dolayısıyla gerçekten de insanların iyiliğini istiyorsanız, o halde Hilafet sistemini tartışmalarda alternatif olarak ileri sunun. Ve bunun için kamuoyu oluşturmak üzere Hizb-ut Tahrir'e yardımcı olun. Hizb-ut Tahrir'in samimi ve bilinçli üye ve aktivistleri, sizinle tartışmak ve Hilafet sisteminin detaylarını size sunmak üzere bir araya gelmeye hazır ve isteklidir.

Ey Müslümanlar! Daha ne zamana kadar bu Batı destekli Awami-BNP siyasetinin size ihanet etmesine izin vereceksiniz? Allah Subhânehu ve Teâlâ katında tek makbul din İslam olduğuna göre, neden o zaman hâlâ Allah'ın indirdiğinden başkası ile hükmeden kimseleri seçiyorsunuz? Demokratik sistem yerinde dururken bir hükümeti başka bir hükümet ile değiştirmek, baskıcı iktidarın sonunu getirmeyecektir. Bu nedenle sizi yönetimi değiştirmek için maddi güce sahip samimi subaylara yönelik Hilafet çağrılarını yükseltmeye davet ediyoruz.

• Aile üyelerinizi, akrabalarınızı, arkadaşlarınızı ve ordu içindeki tanıdık subayları Hilafetin farziyeti hakkında bilinçlendirin. Ve Hilafeti kurmak için onları Hizb ut Tahrir'e nusret vermeye davet edin.
• Zalim Hasina ve şuan ki iktidar rejimini derhal ortadan kaldırmak ve yerine Hilafeti kurmak için samimi subaylar ile temasa geçmek ve örgütlemek üzere aktif olarak Hizb-ut Tahrir'e yardımcı olun.

Hilafet için çalışmada gösterilecek herhangi bir kusur ve ihmalin hem bu dünyada hem de ahirette zillet ve rezil rüsva getireceğini sakın unutmayın.

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى "Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." ^{[Taha 124]}