Tiran Hasina ve onun aşağılık rejiminin nefret dolu haydut polisleri, İslam’dan açıkça nefret ettiklerini göstermek için her türlü yönteme başvuruyorlar. Polisler, Hizb-ut Tahrir’in başarıyla gerçekleştirilen siyasi konferansını gölgelemek için Hizbin iki onurlu kadın üyesini gözaltına aldılar. Gözaltında iken de onlara barbarca, gaddarca işkence yaptılar. Tam Hasina’nın İslam karşıtlığı politikası bundan daha fazla öte gidemez derken, geçen hafta Cumartesi günü [26 Eylül 2015] haydutları, cesur oğlu Rayhan Ahmed’i polise teslim etmek için işbirliği yapmadığı iddiasıyla Hizb-ut Tahrir’in bir üyesinin masum babasını gözaltına aldılar. Böyle devlet destekli terörle bu şeytani rejim, oğlunun dürüst faaliyetleri yüzünden bir babayı tutuklayarak ahlaki alçaklıkta dibe vurmuştur. Polisler, sadece Sayın Abdüssamed’i gözaltına almadılar, aynı zamanda o saygın insanı meşhur anti-terör yasasıyla da suçladılar!

Artık hiçbir şüphe yoktur ki Hizb-ut Tahrir’e karşı yürütülen bu umutsuzca korkutma taktikleri, konferansı iptal edemeyen korkak rejimin başarısızlığının bir sonucudur. Ve Bangladeş’te ikinci Raşidi Hilafetin kurulmasına yönelik artan kamuoyu korkusudur. Gerçekten de şimdi bu rejimin en büyük baş ağrısı, etkili insanların Hizb-ut Tahrir’e katılımı ile Bangladeş’te Hilafete verilen halk desteğidir. Bu korkutma taktikleri yanı sıra Hasina’nın umutsuz Dedektif Şubesi, Bangladeş medyasına Hizb-ut Tahrir hakkında hiçbir olumlu gelişmeyi sansürlememe direktifi verdi. Bu olaylar, bu rejimin, Hizb-ut Tahrir / Bangladeş’in faaliyet ve daveti nedeniyle panik içinde olduğunu gösteriyor. Ayrıca Hasina’nın Batılı efendileri şunu çok iyi biliyorlar ki kuklaları, uyguladığı çürük demokratik siyaset yüzünden zemin kaybederken, Hilafet çağrısı insanların talebi haline gelmiştir. Bu nedenle korkak Hasina, emperyalist efendilerinin talimatını uygulamak ve iktidarda kalmak için şimdi de Hizb-ut Tahrir’in kadın üyelerini ve onların ailelerini incitiyor. Ama tüm öncekiler gibi Haçlı Hasina’nın da bu yeni taktiği, Allah’ın izniyle başarısız olmaya mahkûmdur. Hilafetin samimi davetçileri, şiddet karşısında boyun eğmez, yoldan dönmezler. Tarih bunun tanığıdır. Kişiler, hapse atılabilir, işkence görebilirler, ama Allah’ın sadık kulları tarafından taşınan bu davet yok edilemez. Yeryüzünün tüm devrik zorbaları gibi Şeyh Hasina da Bangladeş tarihindeki utanç verici yerini alacaktır. Şeyh Hasina, kutlu parti Hizb-ut Tahrir’in Nübüvvet metodu üzere Hilafet yürüyüşünü durdurmak için sömürgeci kâfirlerin sadece işe yaramaz bir maşasıdır.

Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ قَالَ لَهُمْ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُOnlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler. ^{[Ali İmran 173]}