Geçen hafta hükümet ve bazı yalancı medya, Hizb-ut Tahrir’e karşı yeni iftira furyası yürüttüler. Bununla hak ile batılı birbirine karıştıran Yahudilerin karakteristik özelliğine benzediler. Bu iftira furyasına gerçeklik payı vermek için de hiç bir şiddet eylemine bulaşmayan Hizb-ut Tahrir’in şimdi faili meçhul cinayetler işlemeye başladığını söylediler. Biz, insanların onların bu yalanına kanmayacağına inanıyoruz. Çünkü insanlar, hiçbir şiddet eylemine bulaşmayan partinin ne olduğunu biliyorlar. İnsanlar, onların yalanını görecek kadar akıllıdır, uyanık olduklarından bahsetmeye bile gerek yok. Hizb-ut Tahrir, köklü değişim sürecinde Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in barışçıl metodolojisine mutlak bağlı olduğu için hiç bir maddi eyleme kalkışmamıştır. 17 Haziran tarihindeki partinin sıcak çağrısına hamaset ve özlemle yaklaşan insanlar, açıkça bu iftirayı reddettiler. Aslında bu iftiranın nedeni, işte bu sıcak çağrıdır. Parti, sıcak çağrı kampanyasının tanıtımına başlar başlamaz hükümet, partinin üye ve aktivistlerini gözaltına almaya başladı. Ama kampanya devam etti ve sonra 17 Haziran gelip çattı. Parti, insanlara yönelik sıcak çağrısına başladığında, güvenlik güçleri içindeki hükümet haydutları ve iktidar partisi sıcak çağrıyı önleyemediler. Dolayısıyla hükümet, insanların kafasında parti, çağrı ve metoda ilişkin bir karışıklık oluşturmak umuduyla böyle bir iftiraya başvurdu. Ama dediğimiz gibi insanlar, bu iftirayı reddettiler. Hatta sıcak çağrı ve metodumuza ilişkin insanlara açıklama yapmaya bile gerek kalmadı. Ancak partiye karşı bu kara propagandanın yayılmasında hükümetle işbirliği yapan medyaya söyleyecek bir kaç sözümüz var. Biz, onları yalan haberleri yayınlamaktan, özellikle bu mübarek Ramazan ayından rejimin sözcüleri gibi davranmaktan kaçınmaya çağırıyoruz.

Ey samimi gazeteciler! Siz Müslümansınız ve bu ayda oruç tutuyorsunuz. Biz, size Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözünü hatırlatıyoruz:

وَرَغِمَ أَنْفُ رَجُلٍ دَخَلَ عَلَيْهِ رَمَضَانُ ثُمَّ انْسَلَخَ قَبْلَ أَنْ يُغْفَرَ لَهُ  “Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün.”^{[Tirmizi, Ahmed, el-Hâkim]} Sonra neden bu mağfiret ayında günahta debelenip duruyorsunuz? Biz, kardeşleriniz olarak sizi Allah için, orucunuz için ve iyi bir ahiret için bu günahkâr yalan ve aldatmadan vazgeçmeyi tavsiye ediyoruz. İslam davetçileri gibi olamıyorsanız, bari en azından hükümetin adamları olmayın. Hükümete de diyoruz ki:

1-    Bu, emperyalistlere karşı omurgasızlıktır. Açıkça biz, sıcak çağrımızda faili meçhul cinayetlerin arkasında Amerika ve emperyalistlerin olduğunu söylemiştik. Ama korkaklık ve yaranma nedeniyle hükümet, onlara karşı harekete geçemiyor. Onlar karşısında süt dökmüş kedi gibi olurken insanlara karşı aslan kesiliyor. Hizb-ut Tahrir’in samimi evlatlarına karşı yalanlar uyduruyor.

2-    Bu, partinin sıcak çağrısı karşısında entelektüel ve siyasi müflistir. Bu, İslam’ın entelektüel meydan okumasına yanıt vermek yerine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve O’nun Sahabesine karşı propaganda yürütüp her türlü zulmü reva gören Kureyşli liderler gibi davranmaktır. İslam davetini çürütmek için tek yapmaları gereken şey, Kuran’a benzer bir süre getirmekti. Allah Subhânehu ve Teâlâ onlara böyle meydan okudu, ama benzer bir süre getiremediler. Peki, neden hükümet veya herhangi bir bakan, medya organları ve diğer bütün bolca bulunan uygun araçları kullanarak Hizb-ut Tahrir’e alternatif bir çağrıyla halkın karşısına çıkamadılar? Olmadığı için mi böyle yapmadılar. Hayır! Bunu yapacak fikri ve siyasi yetenekten yoksunlar.

Yazıklar olsun size! Kirli yalanlar uydurmaya devam ediyorsunuz. Biz, hakkın davetçileri olarak asil çalışmamıza sürdüreceğiz. Allah’ın izniyle İslam’ın hak daveti, batıl çağrılar karşısında üstün gelecektir.

بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ  “Bilakis biz, hakkı batılın tepesine bindiririz de o, batılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, batıl yok olup gitmiştir. (Allah’a) yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size!”^{[Enbiya 18]}