İdlib ve Doğu Guta’daki kanlı saldırılar kesintisiz devam ediyor. Suriye İnsan Hakları Ağı, yılbaşından bu yana Doğu Guta’da yaklaşık 370 sivilin hayatını kaybettiğini söyledi Ölenler arasında 63 çocuk ve 72 kadının olduğunu da ifade etti. Ruslar ve cani rejim, İdlib ilini özellikle de 25 Aralık’tan bu yana abluka altında bulunan Serakıb kentini bombardıman yağmuruna tuttu. Yerel meclis, kenti afet bölgesi olarak ilan etti. Saldırılarda Ocak ayından bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı 30’a ulaştı, 60’tan fazla da yaralı var. Okul ve hastaneler hedef alınıyor. Bunların büyük bölümü artık hizmet dışı. 

2011 yılında patlak veren Suriye devrimine barışçıl çözüm bulma iddiasıyla bazı Arap ve uluslararası güçlerin bir takım girişimleri oldu! Çocuklar paramparça edilirken, oluk oluk masumların kanları akarken, hava saldırıları kesintisiz devam ederken, taş üstünde taş bırakmazken, gün be gün sivil kayıpları artırmak için peş peşe katliamlar işlenirken bu girişimlere barışçıl çözüm demek ne kadar doğru?

Kamuoyunun gözünü boyamak için yıllardır başarısız ve art niyetli konferanslar düzenleniyor. Lahdar İbrahimi, Kofi Annan ve Temmuz 2014 yılından buna yana BM Suriye Özel Temsilcisi olan Stefan de Mistura gözetiminde gerçekleşen Cenevre konferanslarını hepimiz biliriz. Eylül 2015 sonlarında rejimi desteklemek için Suriye’ye giren Rusya’nın ardından Kasım 2015’de Viyana’da görüşme turları başladı. BM gözetiminde gerçekleşen dokuzdan fazla görüşmenin ardından Viyana’daki müzakere trafiği 26 Ocak 2018’de noktalandı. Peki sonuç? Sadece daha fazla katliam, göç ve sürgün.

Dört noktada çatışmasızlık bölgesi kurulmasını öngören, çatışmaları durdurmayı değil, geriletmeyi amaçlayan Astana görüşmelerini de unutmuş değiliz. Bugün bu çatışmasızlık bölgeleri arasında yer alan İdlib yoğun bombardıman altındadır. En son 30 Ocak 2018 günü Moskova’nın çağrısı üzere Soçi’de bir konferans (entrika) düzenlendi. Konferansta Suriye anayasasında yapılacakları değişiklikleri tartışmak üzere 150 kişilik bir komite kurulması ve demokratik seçimler yapılması kararı alındı.

Yıllardır düzenlenen konferanslar ve girişimlerin sözde amacı, barışı tesis etmektir. Ancak Rus savaş uçaklarının sortileri, hava saldırıları hız kesmiyor. Müzakerelerin hedefi, acımasız rejimi devirmek değil, aksine samimi mücahitlerin kararlılığını kırmak, elini daha fazla sivil kana bulaması için kasap Beşşar ve müttefiklerine zaman kazandırmak, sürgün ve göçü artırmaktır.

Yedi yıldır rejim ve müttefikleri, Suriye’nin çeşitli bölgelerinde barbarca savaş yürütmektedir. Şuan muhaliflerin en büyük kalesi sayılan Doğu Guta, beş yıldır abluka altındadır. Buna karşın BM, insani yardım ulaştırmak için ateşkes çağrısı yapmaktan başka bir şey yapmıyor. Yaşananları kalleş BM güçleri görmüyorlar mı? Yaşananlar sadece battaniye ve gıda yollamayı mı gerektiriyor? Kim yolluyor? Katil mi? Yoksa savunmasız Suriye halkının kanını akıtan katilin işbirlikçileri ve ortakları mı?

Suriye’nin her tarafında çınlayan haykırışlar ve ahlar, dostları için ordularını seferber edenlerin kulaklarını inletmiyor mu? Hain yöneticiler, İslam ümmetinin kendilerini ve akim girişimlerini tekfir ettiğinin bilincinde değiller mi?

Hadi Ey Müslümanlar! Bu hain yöneticileri def edin ve yeryüzünde Allah’ın dinini hâkim kılarak Allah’a yardım edin. Gerçek barış ve adaleti yayın. Küfür ve zebanilerini ortadan kaldırın, yeryüzünden batılı silin atın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا فَتَعْسًا لَهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz. İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.”^{[Muhammed 7-8]}