حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
No: 1442 / 017 |
H. 10 Cumâde’l Ûlâ 1442 M. Cuma, 25 Aralık 2020 |
Basın Açıklaması
Hizb-ut Tahrir / Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları,
“Sri Lanka’da Müslümanların Hayatı da Ölümü de Izdıraplı”
Başlıklı Uluslararası Bir Kampanya Başlattı
Kampanyayı takip etmek için TIKLAYINIZ
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları, Sri Lanka Müslümanlarının karşılaştığı iğrenç zulüm ve kötü muameleler hakkında küresel farkındalığı artırmak ve Sri Lanka hükümetinin, COVİD-19’dan ölen Müslümanların cesedini yakma konusundaki utanç verici politikasını sona erdirme talebinde bulunmak amacıyla uluslararası bir kampanya başlattığını duyuruyor. Bu yılın Nisan ayından bu yana Koronavirüs salgınından ölen düzinelerce Müslümanın cesedi, İslami inançlarına aykırı bir şekilde yakıldı. Dini inançları, ölülerin defnedilmesini emrediyor. Aslında yakılan Müslümanların bir kısmına COVİD testi yapılmadı ya da testleri negatif çıktı. 9 Aralık’ta virüs testi pozitif çıkan 20 günlük Müslüman bir bebek, anne-babasının rızası olmadan yakıldı. 1 Aralık’ta Sri Lanka Yüksek Mahkemesi, Müslüman ve Hıristiyan ailelerin ve sivil toplum kuruluşlarının ölü yakma politikasına itiraz etmek amacıyla sundukları 12 dilekçeyi reddetti. Davalarını dinlemeyi bile kabul etmiyor, konuyla ilgili duruşma yapılmamasına ilişkin hiçbir sebep göstermiyor. Ezilenler, laik demokratik sistemler altında yapılan adaletsizliği bertaraf etmekte ne kadar güçsüz kalıyorlar. Sri Lanka’daki komünal düşünceye sahip milliyetçi Budist rejim, COVİD politikası belirledi. Müslümanların, cesedin yakılmasını insan vücuduna saygısızlık olarak gördüklerini biliyor. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün yanı sıra ünlü uluslararası viroloji ve epidemiyoloji uzmanlarının tavsiyelerini de görmezden geldi. Sağlık Örgütü, COVİD-19 kurbanlarının güvenli bir şekilde defnedilebileceğini, halk sağlığı için hiçbir tehlike oluşturmadıklarını belirtti. Bu nedenle, bunun Müslüman nüfusa karşı yapılan İslamofobik bir politika olduğu, en derin hassasiyetlerine zarar vermeyi amaçladığı aşikâr. Gerçek şu ki Sri Lanka hükümeti, toplumdaki Müslüman karşıtı milliyetçi Budist unsurların desteğini kazanmak ve ülkedeki İslam karşıtı gündemini daha da ilerilere taşımak için bu pandemiyi kullanıyor.
Sri Lanka’daki Müslümanlar, ülkede yükselen aşırılık yanlısı Budist milliyetçiliği nedeniyle yıllarca ayrımcılık yaşadılar, şeytanlaştırıldılar, şiddet gördüler. Bodu Bala Sena (BBS) ve Rohingya Müslümanlarına zulmeden Myanmar’daki meslektaşlarından ilham alan sertlik yanlısı Budist rahipler, bu milliyetçi gruplardan bazılarıdır. Gerçi BBS ile Myanmar’daki Müslüman karşıtı “969 hareketi” arasında zaten İslam karşıtlığı paktı söz konusu. Rohingya Müslümanlarına karşı körüklenen şiddetin baş sorumlusudur. Her iki örgüt de bölgedeki Müslümanlara ve İslam’a karşı diğer Budist grupları birleştirmek için bir ittifak kurma sözü verdi. Son yıllarda Müslümanlar her türlü istismara maruz kaldılar: Başörtülü Müslüman kadınlar tacize uğradı, bazı dükkânlara, hükümet binalarına, okullara, hatta tedavi amacıyla hastanelere girişlerde İslami giysilerini çıkarmaları söylendi, toplumsal peçe yasağı var; Müslüman işletmelerin boykot edilmesi için çağrılar yapıldı; ürünlerdeki helal etiketi kaldırıldı, yüzlerce Müslüman keyfi şekilde tutuklandı, İslami materyal bulmak amacıyla Müslüman evlerinde ayrımcı aramalar yapıldı, serseri gruplar, camilere, Müslüman evlere ve dükkânlara düzinelerce korkunç saldırı gerçekleştirdiler. Şimdi, tüm bunların yanı sıra, Müslümanlar sevdiklerine son dini görevlerini yerine getiremedikleri ve onurlu bir şekilde ölmedikleri için acı çekiyorlar.
Beklendiği gibi başta Müslüman ülkelerdeki rejimler olmak üzere dünya genelinde hükümetler, dünyadaki ezilen Müslümanları kaderlerine terk etme geleneği doğrultusunda Sri Lanka’daki Müslümanların yardımına koşmadılar. Ancak, biz, İslam ümmeti olarak, Sri Lanka’daki Müslüman kardeşlerimizi asla terk etmeyeceğiz. Hizb-ut tahrir olarak, onlara destek olacağız, duçar oldukları adaletsizliklere karşı küresel düzeyde ses çıkaracağız. Koruyucuları, kalkanları ve hamileri Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Hilafet, mazlumlara sığınak olacak, nerede yaşadıklarına bakmaksızın Müslümanların hakları ve dinlerinin bekçisi olacaktır. Adalet savunucularını bu önemli kampanyayı desteklemeye çağırıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor: ﴿وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ﴾ “Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72]
Kampanyayı şu linkten takip edilebilirsiniz: http://www.hizb-ut-tahrir.info/tr/index.php/leaflets/14472.html
ve Facebook sayfası: https://www.facebook.com/womenscmoht/
Dr. Nesrin Nevaz
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları Direktörü
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-ut-tahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |