24 Kasım 2022’de BBC, Afganistan’ı etkileyen yıkıcı gıda kıtlığı ve krizin büyüklüğü hakkında bir rapor yayınladı. Raporda, köylü bir baba olan Abdül Vehhab’ın “Çocuklarımız sürekli ağlıyorlar, uyumuyorlar. Yiyeceğimiz yok. Biz de eczaneye gidip hap alıyoruz ve uyusunlar diye çocuklarımıza veriyoruz.” dediği aktarıldı. Dünya Gıda Programı ayrıca, 20 milyondan fazla insanın - nüfusun yarısının - 3. veya 4. düzey acil durum gıda güvensizliği yaşadığını belirten istatistikler yayınladı. 5 yaşın altındaki bir milyondan fazla çocuk, ölüm riski altındadır ve yüksek düzeyde gıda yoksunluğu, uzun süreli akut yetersiz beslenmeye maruz kalıyorlar. Kıtlığın gençler üzerindeki etkileri, yalnızca gıda arzı artışıyla bertaraf edilemez. Tıbbi gerçek şu ki, büyüme ve gelişme geriliği yaşayan çocuklar, hayatta kalsalar bile büyük sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Dünya Gıda Programı, Gur vilayetinde on binlerce insanın 5. düzeyde akut yetersiz beslenmeye doğru sürüklendiğini bildirdi. Bu, kıtlığın habercisidir. Genel olarak Afganların yüzde 90’ından fazlası Ağustos 2022’den bu yana gıda güvensizliğinden muzdariptir. Tam gün boyunca yemek yemeden öğün atlamak normal hale gelmiştir. Son zamanlarda çocuklara uyuşturucu ilaç verilmesi, risk altındaki küçük çocukların acılarını dindirmek için başvurulan çaresiz önlemlere dair bir kanıttır. Herat vilayetinde Ghulam Hazreti kardeşlerinden biri, gazetecilere kullandığı alprazolam tabletlerini gösterdi. Söz konusu sakinleştiriciler, genellikle anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için yazılıyorlar. Bununla birlikte çocuklara verildiğinde böbrek ve karaciğer hastalıklarına neden olabiliyorlar. Somun ekmek fiyatına asetalopram ve serratin ilaçları alınabiliyor.

Çocukların kollanıp gözetilmesi yerine zehirlenmesi anlamına gelen bu korkunç durum, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin gölgesi altında İslami liderliğin olmamasından kaynaklanmaktadır. Amerika ve diğer ülkeler ve Dünya Bankası, 15 Ağustos 2021’de Taliban’ın iktidarı ele geçirmesini cezalandırmak için Afganistan Merkez Bankası’nın akreditasyon belgeleri iptal ettiler. İnsan Hakları İzleme Örgütü Asya Direktörü John Sifton, “Afganistan’daki açlığın ve sağlık krizinin şiddetlenmesi, acil bir durumdur ve kökleri bir bankacılık krizine dayanmaktadır.” dedi. Taliban’ın statüsü veya yabancı hükümetler nezdindeki güvenilirliği ne olursa olsun uluslararası ekonomik kısıtlamalar ülkeyi felakete sürüklemekte, Afgan halkına zarar vermektedir. Afgan Merkez Bankası döviz rezervlerine erişemiyor ve çoğu uluslararası işlemleri yapamıyor veya gerçekleştiremiyor. Sonuç olarak ülke hala büyük bir likidite krizi yaşıyor ve banknot eksikliği çekiyor. Buna ek olarak şirketler, insani yardım kuruluşları ve özel bankalar, operasyonel yetenekleri hakkında büyük ölçekli kısıtlamalar olduğunu bildiriyorlar. Bu arada dış bağışçılar, sağlık ve eğitim sektörlerini ve Afganistan’daki diğer temel sektörlere yönelik destek fonlarını ciddi şekilde azalttılar. Milyonlarca Afgan gelir kaynaklarını kaybettiler.

Son 20 yıldaki yardım ve fonların çoğu Amerikalı ve Avrupalı yüklenicilere gitti ve Afganistan’da hiçbir altyapı inşa edilmedi. Bu, ülkenin şu anda yoksulluk ve gıda güvensizliği çekmesinin bir sebebidir. Gerçek şu ki işgalciler, İslam ve Müslümanlara karşı savaşlarında muazzam zenginliklerini kullanmaktadırlar. Ayrıca, Batı’nın yardımından bağımsız olarak çalışabilecek sürdürülebilir bir ekonomi ve gıda güvenliği için çok az şey yapılmıştır. Afganistan, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın ümmeti istila eden ve aşağılayan krallar hakkındaki buyruklarına açık bir örnektir.

قَالَتْ إِنَّ الْمُلُوكَ إِذَا دَخَلُوا قَرْيَةً أَفْسَدُوهَا وَجَعَلُوا أَعِزَّةَ أَهْلِهَا أَذِلَّةً وَكَذَلِكَ يَفْعَلُونَ“Kraliçe: “Şüphesiz, krallar bir şehre girdiklerinde orayı bozarlar ve oranın eşrafını rezil, zelil ederler. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır.”^{[Neml 34]}

Allah Subhânehu ve Teâlâ Müslümanların Müslüman olmayan varlıklara boyun eğmelerine asla razı gelmez. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَلَن يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.”^{[Nisa 141]} Bu nedenle Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için çalışmalıyız. Hilafet, İslam’ı kapsamlı bir şekilde uygulayacak, izzetli çocuklarımız da dâhil olmak üzere bu ümmetin vesayetini ve himayesini geri getirecek ve sıkıntılarından kurtaracaktır.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}