Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu Kadın Kolları, Allah’ın kaza ve kaderine iman ederek, bütün İslam ümmetine, Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata b. Halil Ebu Raşta’ya ve Hizbin gençlerine Kırım Yarımadası’nın öncü dava kadınlarından birinin vefatından ötürü taziye dileklerini sunar.

Yakalandığı ölümcül hastalık nedeniyle son birkaç yıldır dehşet acı çeken kardeşimiz Aliye Ahmedov Valiyev [Ummu Ahmed], 30 Ağustos 2016 Salı sabahı 38 yaşında hakkın rahmetine kavuştu. Huzur içinde yat ey Ummu Ahmed!

Merhume, Kırım Yarımadası’nın ilk Hizbi üyesiydi. Allah’a bağlılık ve sadakatle davet taşıdı. Biz onu böyle biliyoruz ve biz kimseyi Allah adına tezkiye edecek değiliz. Merhumenin kocası, Azerbaycan tiranının hapishanelerinde yedi yıl kaldı. Kocası hapiste iken merhume sabrederek sevabını Allah’tan bekledi. Yüksek gayret ve kararlılıkla aktif bir şekilde daveti taşımaya devam etti. Hapisten hasta çıkan kocasının bu kez hastalığına sabretti. Uzun yıllar kocasına bakmak zorunda kaldı. Bu kez Allah onu kanserle imtihan etti. İki yıldır kanserdi. Hastalığı süresince Allah’ın ismini bir an olsun dilinden düşürmedi. Zorlukta ve sevinçte hep Allah’a hamt etti. Ta ki Allah onu katına yükselterek bu sabah vefat edene kadar.

Kardeşimiz, kendini dinine ve ümmetine adayan dava kadınları için bir modeldir. Hizb-ut Tahrir’den ötürü kocaları hapse düşen ve bu yüzden sabrederek sevabını Allah’tan uman ve hastalığı yüzünden kocasına bakmak zorunda kalan eşler için de bir örnektir. Çocuklarına Allah ve Rasûlü sevgisini, dava sevdasını aşılayan anneler için de bir örnektir. Yine Allah’ın hastalıkla imtihan ettiği sabırlı mümin kadınlar için de bir modeldir. Kardeşimiz, dayanılmaz acılarına rağmen Allah’ın kendisi için takdir ettiği hastalığa karşın hep hamt ediyordu.  

Allahım onu geniş rahmetinle kuşat, yerini geniş ve mekânını da cennet eyle. Ailesine ve yakınlarına sabır, metanet ve teselli ilham eyle. Gözler yaşlı, kalpler yaslı. Ey Ummu Ahmed! Aramızdan ayrılışından dolayı üzgün ve mahzunuz.

إِنَّا للهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ

“Biz şüphesiz Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.” ^{[Bakara 156]}