Hizb-ut Tahrir / Britanya heyeti, Muhammed bin Selman’ın İngiltere ziyaretini protesto etmek ve Suudi Arabistan ile İngiltere arasındaki kirli ilişkiyi deşifre etmek amacıyla 06 Mart 2018 Salı günü Suudi Arabistan büyükelçiliğine bir basın açıklaması teslim etti.

Açıklama, aşağıdaki noktalara vurgu yapmaktadır:

1) Muhammed bin Selman, Suudi müdahalesinden önce dünyanın en yoksul ülkesi kabul edilen Yemen’de kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden herkesi katleden Suudi krallığı içerisindeki en soğukkanlı katildir.

2) Suriye’de Suudi monarşisinin rolü talihsizliklerle dolu. Önce bazı grupları silahlandırdı, sonra Şam rejiminin devrilmesini önlemek ve devrimi rayından saptırmak amacıyla nüfuzunu kullandı. Çatışmanın fitilini ateşlemek için grupları silahlandırdı, ama karadan havaya füze gibi son noktayı koyacak çok önemli silahları gruplardan esirgedi. Halep ve Doğu Guta’da Rusya, İran ve Suriye rejiminin katliamı karşısında grupları yüzüstü bıraktı.

3) Suudi monarşisine İslami “imaj” verilse de dış politikasında İslam’ın hiçbir etkinliği yoktur. Suudi rejimi, Yemen ve Bahreyn’e askeri müdahale için para ve asker bulabiliyorken, Myanmar ve Filistin konusunda ise sadece bahaneler ileri sürüyor. Bu çifte standart bile onun ikiyüzlülüğünü ortaya koyar.

4)“Reform” ve “modernizasyon” dilinden hoşlanan Batılı hükümetlerin genç Muhammed bin Selman’ı yeğlediklerini biliyoruz. Birçoklarının, rejimin imajını düzeltmek için Beşşar Esed’in benzer girişimini memnuniyetle karşıladıklarını hatırlamakta fayda var. Bu güzellemeler, Suriye’deki muhalif sesleri bastıramadı. Keza bu çabalar da Suudi hanedanının gayri İslami yönetimine karşı Suudi Arabistan’daki muhalifleri susturamayacaktır.

5) Ne yazık ki, Ortadoğu’daki zorba rejimlerin kuruluş ve bekasına verdiği destekte İngiliz hükümetinin sicili oldukça kabarık. Yeter ki bu rejimler İngiliz çıkarlarına hizmet etsinler. İngilizler, ilk önce Suudi ailesini silahlandırdı, daha sonra da krallıklarına meşruiyet kazandırdı. 2010’da Yolsuzlukla Mücadele Ofisi (SFO), El Yamama adı verilen silah anlaşmasına ilişkin yolsuzluk soruşturmasını durdurdu. Biz, bölgedeki sömürgecilik müdahalesinin sona ermesi gerektiğine inanıyoruz.

6) Sonuçta bu ziyaret, başka bir ikiyüzlülük örneği sergilemektedir. Ardışık İngiliz hükümetleri, bir yandan insan hakları kartıyla oynarken, diğer yandan da en feci zulümleri işleyen rejimlere silah satışına izin vermektedir. Dışişleri Bakanına göre 2010 yılından bu yana İngiltere’nin ihracatı, yüzde 41’lik artışla 6,2 milyar sterline yükselmiştir. Bu ihracat artışı, gelişmiş mühimmat ve Yemen’de kullanılan Tayfun jetleri dâhil olmak üzere neredeyse tamamı silah satışıyla alakalıdır. Yemen’deki suç ortaklığı bir yana Riyad’ın, devlet kontrolündeki petrol şirketi ARAMCO’nun halka arzı için Londra borsasını tercih etmesi halinde İngiltere’nin, rejime gelecek eleştiriler karşısında sessiz kalacağı anlamına gelecektir.

Biz, İngiltere’deki bütün Müslümanları Allah ve Rasûlü’ne ihanet eden, İslam ile oynayan, İngiltere ve Amerika’nın sömürgecilik emellerini her daim destekleyen Suudi monarşisini sert bir dille kınamaya çağırıyoruz. Müsned’de Ahmed’in Mücahit’ten rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:

إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لَا يُعَذِّبُ الْعَامَّةَ بِعَمَلِ الْخَاصَّةِ حَتَّى يَرَوْا الْمُنْكَرَ بَيْنَ ظَهْرَانَيْهِمْ وَهُمْ قَادِرُونَ عَلَى أَنْ يُنْكِرُوهُ فَلَا يُنْكِرُوهُ فَإِذَا فَعَلُوا ذَلِكَ عَذَّبَ اللَّهُ الْخَاصَّةَ وَالْعَامَّةَ“Allah aralarında kötülüğün yapıldığını görüpte itiraz etmeye güçleri yettiği halde itiraz etmeyinceye kadar özel bir topluluğun amelinden dolayı geneli azaplandırmaz, eğer böyle yaparlarsa Allah özeli de geneli de azaplandırmaz.”

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ“Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.”^{[Kaf 37]}