حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BR–BA–2019–MB–TR–24 |
H. 1 Rabi-ul Evve 1441 M. Salı, 29 Ekim 2019 |
Demokrasi Kocaman Bir Yalandır, Onu Savunan Politikacılar Artık Deşifre Olmuştur
Şuan her politikacının gündeminde genel seçimler var. Ülke şu anda o kadar bölünmüştür ki insanların hayatlarını ilgilendiren önemli kararlar, bugün İngiltere’de tek bir konuya indirgenmiş durumda: Avrupa. Demokrasinin merkezinde egemenliğin kaynağı olan halk olmalıdır. Ancak Brexit fiyaskosu, “parlamentoların annesi”nde bu efsaneyi tamamen yerle bir etmiştir. Nadiren referandumlar, anlaşmazlıkların çözüm yolu olarak kullanılır. Referandum yapıldığında, yaptıklarına çok pişman olurlar. Çünkü ne sonuç çıkacağını tam olarak kestiremezler, tıpkı normal parlamento sürecinde olduğu gibi.
Halkın iradesi ve bunu nasıl yürürlüğe konulacağı hakkında şiddetli tartışmalar yaşandı. Ama bir şey çok net: Referandum kampanyasının her iki tarafı da halkın gerçek iradesini umursamıyor, sadece kendi gündemlerini desteklemek için onu nasıl manipüle edeceklerini ya da zayıflatacaklarını önemsiyorlar. Sonuçta önemli olan tek gündem, güçlü olan elitin gündemidir. İnsan grupları, kişisel arzularına göre önemli siyasi ve ekonomik kararlar aldıklarında, her zaman bir kaybedeni olacaktır. Bazen sonuçlar çok ağır olabilir. Hatta kazananlar bile anlık olarak birlik oluşturabilirler. Çünkü alınacak bir sonraki karar, onları da kaçınılmaz olarak bölecek ve ciddi şekilde parçalanmış bir topluma yol açacaktır.
Brexit, demokrasinin yalan olduğunu ortaya çıkardı, zira kolektif liderlik, fanteziden öte bir şey değildir. Hatta düşüncesi bile ideal bir model olarak lanse edilmekten vazgeçilmelidir. Çünkü en iyi ihtimalle bile işlevsiz olduğu açık ve nettir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, son Peygamberini doğru İslami yaşam biçimi ile gönderdi. Sözde hesap verebilirlik ve siyasete katılım gibi insanlara asla yalan söylemez. İslam, doğru ve yanlışı, hukuk ve düzen, iyi ve kötüyü günün popülerliğine göre belirlemez. İnsanların hayatlarının, insanları bencil planları ekseninde tutmak için demokrasiyi bir araç olarak kullanan açgözlü elit tarafından kolayca maniple edilmesine ve oynanmasına müsaade etmez.
Demokrasi teorisyenlerin iddialarına rağmen aslında karar yapıcı bireydir. İslam, vatandaşlara bu karar vericinin kim olacağını seçim yoluyla belirleme hakkını verdi. Ancak halk yürürlükteki yasaların kaynağını belirleyemez. İslami Hilafette, yöneticinin iktidardaki gücü kısıtlıdır. Zira sadece İslam hukuku sınırları içinde politikalar yapabilir. Kendi ya da destekçilerinin çıkarlarına göre yasa yapma yetkisi yok. İşte bugün İngiliz ve Amerikan demokrasileri ile İslam arasında güçlü bir tezat söz konusu. Başbakan ve Başkan, halkın çıkarlarına hatta yasalara uygun hareket etmezler. Sürekli yasalar ve yasama süreci ile oynarlar; anlaşmalar yoluyla destek toplarlar. Doğru ve yanlış kriterini zerre kadar umursamazlar.
Ahlak duygusu olan herkes için, özellikle Müslüman topluluk için İngiltere’deki temel konu, genel seçimler yoluyla sahte hesap verebilirlik değil de gerçek politik hesap verebilirlik olmalıdır. Politikacılar gelip giderler, fakat kapitalist elitler, demokratik yasama sürecini manipüle ederek ülkeyi manipüle etmeye devam ederler. Tüm dünyada olduğu gibi İngiliz demokrasisi de tamamen kusurludur. Bu yüzden artık demokrasi, özellikle Müslüman ülkelerde ideal bir arzu olmaktan çıkmalıdır. Çünkü umutlarını kaybedene ve gerçek bir değişim için çalışmayı bırakana kadar demokrasi, insanları tuzağa düşürmek için bir havuç olarak kullanılmaktadır.
İngiltere’deki Müslümanlar, demokrasinin başarısız ve tehlikeli bir fikir olduğunu ifşa etmek için bu fırsatı kaçırmamalıdır, zira özellikle önümüzdeki aylarda ucuza oy satın almak için birçok girişimler olacaktır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@hizb-ut-tahrir.info / press@hizb.org.uk |