حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BR–BA–2019–MB–TR–26 |
H. 3 Rabi’-ul Âhir 1441 M. Cumartesi, 30 Kasım 2019 |
2019’DA LONDRA KÖPRÜSÜNDE GERÇEKLEŞEN SALDIRIYA İSLAMİ TEPKİ
İslam, masum sivilleri suçlu görmez ve Müslüman bireylerin tutarsız eylemleri nedeniyle suçlanamaz. Yakın geçmişte olduğu gibi genel seçimler öncesinde bu saldırı güvenlik tartışmasını gündeme getirdi. İç ve dış politikaları bugün dünyayı ateş topuna çeviren ve Müslümanları güvenlik sorunu olarak gören politikacılar, saldırıya balıklama atladılar. Geçmişten ders çıkarmayan medya organları ve politikacılar, bencil çıkarları için birey ve elit grubun politik hırsızlıklarına izin vermeye devam ediyorlar.
Müslümanlar, Londra Köprüsü saldırısını topluca işlenen bir suç olarak görmemelidir. Ya da daha sıkı güvenlik vaatlerinde bulunan bir adaya karşılık diğerini destekleme baskısı altında olmamalıdır. Müslümanlar, hayatını anlamsız ve trajik şekilde kaybedenler ile empati kurmalı, bugün dünyadaki tüm suç, sömürü ve sıkıntıların temelinde yatan kokuşmuş laik kapitalist sistemi ifşa etmeye devam etmelidir.
2017’de yayınladığımız bildiri, hâlâ gerçekliğini koruyor, değişen sadece belirli ayrıntılardır. Tavsiyemiz iki yıl önce olduğu gibi bugün hâlâ aynen devam ediyor: Yalanı kabul etmiyoruz, Müslüman olduğumuz ve İslami öğretilere göre yaşadığımız için bireylerin işlediği şiddet eylemlerinden biz sorumlu olmuş oluyoruz. Irak, Afganistan, Suriye ve Libya’ya düzenlenen askeri müdahaleler nedeniyle milyonlarca Müslüman, hayatını kaybetti, akrabalarından, mal ve mülkünden oldu. İngiliz hükümetinin Müslüman topraklarda yaydığı kaos ve akıttığı onca kanlara rağmen bu bölgelerdeki Müslümanlar, İngiltere veya diğer ülkelerdeki masum insanları hedef almak yerine ülkelerini yeniden inşa etmeye odaklandılar. Bu, Müslümanların sabır ve metanetinin bir kanıtıdır. Yıllardır yaşanan ölüm ve yıkımın intikamını almak için çok az Müslüman maddi eylemlere başvurmayı yeğledi.
Dünyadaki illetlerden saldırının kurbanları sorumlu değildir, bu yüzden başkalarının suçlarından dolayı acı çekmemelidir. Şikâyet ve suçlama iktidardaki açgözlü elite yönlendirilmelidir. Denizaşırı sömürge zulmünden bunlar sorumludur ve iktidar dizginlerini ellerinde tutmak için Müslümanlar hakkında şüphe uyandırıcı olayları istismar ediyorlar. Hem İngiltere hem de yurtdışındaki masum insanlara daha fazla baskı yapmak için iktidarlarını bir araç olarak kullanıyorlar. Muhalefeti eziyorlar, içeride meydan okuyan insanları yaftalıyorlar.
Zulüm mağdurlarının bu tür suçlulara ve politikalarına meydan okumasının en iyi yolu, insan hakları, özgürlük ve demokrasi goygoyculuğunu yapan, ama gerçekte yapılan silah anlaşmaları, güvenlik birimlerine verilen eğitim ve sivillere karşı işlenen zulümler yoluyla diktatörleri destekleyen kusurlu ideolojilerini ifşa etmektir. Burma’daki son soykırım örneği bunun açık bir kanıtıdır. Myanmar’daki Rohingya Müslümanlarının kanı hâlâ tazeliğini koruyor; buna rağmen İngiltere, halen desteğini sürdürüyor. Birmanya ordusunu eğitiyor, Aung San Suu Kyi’nin baskısına göz yumuyor.
Hükümet, politikalarının soruşturulmaması için bu saldırıda ve diğer suçlarda Müslüman toplulukları suçluyor. İngiltere’deki sıradan insanlar için bizi bir tehlike olarak görüyor. Oysa İslam ve Müslümanlar, İngiliz halkı için bir tehlike değildir. Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem, insanlara zulümden bir çıkış yolu göstermek ve adaleti tesis etmek için insanlığa bir rahmet olarak gönderilmiştir. Haklı olarak İslam’dan korkanlar, iktidarlarını kaybetmekten tırsan dünyadaki zalimler ve sömürücülerdir. İnsanlığa karşı işledikleri suçlar artık su yüzüne çıkmıştır.
Cameron, Blair, May, Trump, Bush, Obama, Hague ve Johnson gibi savaş kışkırtıcılarının yanı sıra dünya çapındaki yangınlardan muazzam karlar elde edenler ve bugün Suriye, Yemen, Keşmir, Filistin ve Myanmar gibi denizaşırı zulümlere göz yumanlar, haklı olarak adaleti ayakta tutan Müslümanlardan korkmaktadır. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ Kuran’da şöyle buyurdu:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاءَ لِلَّهِ وَلَوْ عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ أَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ“Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun.”[Nisa 135]
Müslüman ve gayrimüslim olsun tüm insanları, masum sivillere yönelik bu saldırı nedeniyle toptan Müslümanların suçlanmasını kabul etmemeye çağırıyoruz. Bencil çıkarları ve kişisel kazançları için kendi halkını bile aldatan kurulu düzendeki elitin, baskıcı sömürgeci planları nedeniyle İngiliz kamuoyunun topluca suçlanmasını biz de kabul etmiyoruz.
Kurulu düzen ve medya kuruluşlarının bu gibi zulümlerin arkasındaki bu anlatıyı reddetmesinin zamanı gelmiştir. İslami değerler ne bu olaydan ne de laik kapitalist sömürünün sonucu olarak dünya halklarının yaşadığı sefaletten sorumlu değildir. Bu nedenle Müslümanlar, inanç ve yaşam tarzlarıyla gurur duymalıdır. Dünyadaki kaos, baskı, ölüm ve yıkımlar için tek çözümün İslam olduğunu görmeliler.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ لِلَّهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَى أَلَّا تَعْدِلُوا اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ “Ey iman edenler! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahitler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden haberdardır.” [Maide 8]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@hizb-ut-tahrir.info / press@hizb.org.uk |