حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BR–BA–2020–MB–TR–10 |
H. 12 Ramazan 1441 M. Salı, 05 May 2020 |
Kapitalizmin Pençesi Şiddetlendikçe Yalanlar Sürecek
Gün geçtikçe hükümetin, ihmalkârlığı, güncel hazırlıkları, test ve ölüm istatistikleri ya da gelecek planları konusunda halkı yanılttığı daha da belirginleşiyor. Başlangıçtan beri hükümetin ihmalkârlığı sürüyor, normale dönüş için ölüm istatistiklerini ve bilim kurulunun tavsiyelerini maniple ediyor. Halkın sağlık ve sosyal etkileşimlerinin topluca izlenmesini öneriyor. Hükümetin, Korona virüs pandemisi ile ilgili yaptığı resmi açıklamalarının neredeyse tamamı dalavere ve düpedüz yalandır.
Böylesi sahtekârlık, kapitalizmin temel düşüncesinin yani laikliğin, hayata dair mefhumlarının ve toplumu yönetme biçiminin bilincinde olanlar için sürpriz olmamalı. Hâlihazırdaki sefaletten kapitalist açgözlülük sorumlu, kapitalizmin laik temeline göre iktidarda olanlar her zaman güçlü seçkinlerin çıkarlarının hizmetkârıdır. Her şeyde bu açıkça görülebilir.
Salgının başında kapitalistler, daha çok ticari kayıp ve gelirlerinden endişe duyuyorlardı. Bu yüzden yolcuların etkili bir şekilde karantina altına alınmasını reddettiler, erken uyarılara rağmen virüsün uzak yakın her tarafa yayılmasına izin verdiler. Kapitalist liderler, virüs ile ilgili insanların ihtiyaçlarından daha fazla kendi çıkarlarına hizmet eden bilimsel teorileri seçtiler. Kapitalist hükümetler, on yıllar boyunca sağlık sistemlerini abarttılar, çünkü insanlara hizmet onlar için bir öncelik değildi. Kapitalizm, kar güdüsü güder, kar getirmeyen araştırmalara pek fazla öncelik vermez. Kapitalizm, toplumda doğrudan büyük eşitsizlikler yarattı, öyle ki yoksullar, düşük yaşam standartları nedeniyle sürekli kötü sağlık hizmetinden mustariptir. Kapitalizmin kirlettiği hayatın her alanında hayal kırıklıkları yaşandı ve böyle insanlık dışı bir ideolojinin yarattığı hayal kırıklıkları devam edecektir.
Kapitalistlerin kolayca maniple ettiği demokrasi bile halkın geri kalanını hayal kırıklığına uğrattı. Gözlerini iktidar hırsı bürüyen politikacılar, krizin başında felç oldular. Gerek seçmenlerden gerekse kapitalist destekçilerinden korktukları için karar almakta bayağı zorlandılar.
İngiltere’deki son Brexit olayı da tam bir fiyaskoydu. Açgözlü kapitalist seçkinlerin arzuları önceliklendi. Sıradan insanlar sistematik bir şekilde aldatıldı, bir kenara itildi, bu durum hükümete yönelik büyük güvensizliğe yol açtı. Hükümet, daha büyük menfaat ve bazı geçici kısıtlamaları kabul ettirmek için hem sıradan vatandaşlara hem de kapitalist seçkinlere ihtiyaç duyduğu için önceki eylemlerine güvenilmeyeceğinin bilincindeydi. Bu yüzden hükümet, pandemi iyice yayılıp çok sert bir şekilde mücadele etmekten başka çaresi olmadığını görene kadar kılını kıpırdatmadı.
Hükümet, açmazlarına ve popülerlik bağımlılığına rağmen geçmişten dersler çıkarmamıştır. Her gün istatistikleri maniple ediyor ve dürüstlük isteyen insanlara umutsuzca yalan söylüyor. Zarar görmeden çıkma ve yozlaşmış sistemlerinin deşifre olmaması umuduyla bugünün yalanları, önceki yalanlarını örtbas ediyor.
Bakım evlerinin kötü yönetimi, kişisel koruyucu ekipman, test, izleme ve denetleme, hatta ekonomi, hem şimdi hem de geçmişte olağanüstü acı ve kederlere yol açmıştır. Ne yazık ki, bu sadece bir başlangıç, elitin bu tür sorumsuz davranışlarının gelecekteki etkileri henüz hissedilmemiştir.
Kapitalistler, yaşam biçiminde ciddi değişiklikler yapılması ihtiyacını hâlâ inkâr ediyorlar, bu yüzden “normalliğe” erken bir dönüş için can atıyorlar. İstedikleri normallik, toplumsal haksızlıklara ve kötü yaşam standartlarına bir dönüştür, virüsün pandemi haline gelmesine izin veren elitin karlarını her şeyin üstünde görülmesine avdettir.
Bu çaresizlik ikliminde halkını etkili bir şekilde gözetlemek için Çin’de yapılan kitlesel teknolojik gözetleme deneyleri, Batıda ironik bir şekilde kapitalizmin uzun zamandır vaat ettiği ancak bir türlü yerine getiremediği sözde özgürlüğü korumanın bir yolu olarak lanse ediliyor. Oysa sıradan insanlar, kime güvenecekleri konusunda giderek daha dikkatli hareket ediyorlar. Otoriteler ve hükümetler ile kapitalist şirketler ve onların hain otoriter hedefleri, aynı. Bu da bir avuç elitin çıkarına hizmet etmektir. Bunların iktidarı sömürme dürtüsüne karşı konulamıyor.
Kapitalist şirketler ve sömürücü politikacılar, her eylemi ve söylemi gözlemlenip analiz edilen Doğu Türkistan Uygur Müslümanlarına olağanüstü derecede sıkıntı ve acı çektiriyorlar. Dünya liderleri, onların durumlarını görmezden gelmeyi yeğlediler. Ne orada kullanılan işkence tekniklerinden ne de birkaç kişinin elinde tuttuğu iktidardan dehşete düşmediler. Aslında son yıllarda Batılı yetkililer gözetimlerini artırdılar. Kapitalist şirketlere bile gözetleme ve veri toplama yetkisi verdiler. Böylece tehdit algısına karşı halkın duygularının maniple edilmesi haklı çıkarılacaktı. Özellikle de Müslümanların ulusal güvenliğe tehdit ve risk oluşturdukları iddia edildiği bir zamanda.
Bu konu, tüm dünyadaki Müslümanları ilgilendiriyor. İnsanlık bugün Allah’ın hidayetine çok muhtaç, zira kapitalist liderler, ısrarla kapitalizm ideolojisine yapışmaları nedeniyle dünyayı tamamen hayal kırıklığına uğrattılar.
İslam, insanların işlerinin güdülmesini zengin elitin lüks ihtiyaçlarının üstünde görür. Allah’ın Şeriatı, insanların işlerini gütmesi için İslam devletine motivasyon sağlar ve işlerini gütmek için ön hazırlıklar yapmasını ister. İslam’da kar güdüsü aşı araştırmalarının birincil amacı değildir, örneğin patent olmayacak, tıbbi buluşlar herkesin faydasına olacak. İslam, toplumun nasıl yapılandırılacağını ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır, dolayısıyla güven aşınması yaşanmayacak, yetersizlik noktasına varmayacak şekilde sağlık sistemi inşa edilecek, yoksulluk ortadan kaldırılacak, böylece iktidar, zalimlere verilmeyecek, dolayısıyla onu istismar edemeyeceklerdir. Hissedilir fayda için kamunun gözetlenmesine gelince, örneğin, İslam, insanlara karşı casusluk yapılmasını yasakladı. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ Kuran’da şöyle buyuruyor:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ“Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah’tan sakının, şüphesiz Allah tövbeleri daima kabul edendir, acıyandır.”[Hucurat 12] Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu:
إِنَّ الْأَمِيرَ إِذَا ابْتَغَى الرِّيبَةَ فِي النَّاسِ أَفْسَدَهُمْ“İdareci birlikte yaşadığı insanların her işinde şüphe ararsa o halkı bozmuş olur.”
Pandemi öncesinde Britanya’daki kapitalistler, başarısız dış, iç ve ekonomik politikaları ile halkı aktif olarak rahatsız ediyorlardı. Müslüman topluma karşı yanlış suçlamalar yöneltiyorlar, artan iktidar tutkularını haklı çıkarmak için toplumumuzu güvenlik riski olarak gören politikalar belirliyorlardı. Şuan çaresiz ve savunmasız bir durumda kaldıkları için Hindistan, Amerika ve Çin’de olduğu gibi günah keçisi aramayı sürdürecekler. Buna rağmen şuan sessiz kalma zamanı değil.
Müslümanların uyanık olmalarının, kapitalist seçkinlerin ihmalini, sömürüsünü, yolsuzluğunu, insanlığa pazarladıkları ideolojilerini ifşa etmelerinin zamanı gelmiştir. Müslümanların İslam’ın elçisi olmalarının zamanı gelmiştir.
يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Rasûl’üne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.” [Ahzab 71-72]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@hizb-ut-tahrir.info / press@hizb.org.uk |