Çarşamba, 16 Safer 1446 | 2024/08/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu

No: BR–BA–2017–MB–TR–01 H. 26 Muharrem 1439
M. Pazartesi, 16 Ekim 2017

Hizb-ut Tahrir / Britanya Medya Temsilcisi Yahya Nisbet’in Tanıtımı

Yeni görevini tanıtmak için Yahya Nisbet ile Hizb-ut Tahrir / Britanya’nın İngiltere’deki çalışmaları hakkında kısa bir röportaj yaptık.

1) Hizb-ut Tahrir / Britanya Medya Temsilcisi olarak atanmanız hakkında ne söylemek istersiniz?

Batıda İslam’ı temsil etmek bir onur ve büyük bir sorumluluktur. Müslüman olarak biz biliyoruz ki Allah Subhânehu ve Teâlâ, karanlıktan aydınlığa çıkarmak ve yaşam biçimi olarak uygulamak üzere bütün insanlığa son Peygamberini gönderdi. Burada, İngiltere’de çoğu insan sadece çarpık İslam’ı duyuyor. Toplumumuz da İslam’ın sulandırılmış laik versiyonuna boyun eğmek için baskı altında. Böyle ortamda, elbette yapılması gerekli çok iş var. İnsanlara pirüpak İslam’ı anlatmak gerek. 

2) Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinin realiteye dönüşmesinin oldukça yakın olduğunu düşünüyor musunuz?

Zafer, Allah Subhânehu ve Teâlâ katındadır, ancak gün be gün Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın planının hayata geçtiğine tanık oluyoruz. Bu kutlu ümmet, gittikçe sömürgeci güçlerin ajanları karşısında artan bir direniş sergiliyor. Batının Suriye, Irak, Pakistan ve Afganistan müdahalesine şiddetle karşı çıkıyor. Köklü İslami duyguları, dünya ve işlerine bakış açısının etkisinde kalıyor. Ancak kayda değerdir ki Allah Subhânehu ve Teâlâ, şartlar ne olursa olsun İslam’a göre yaşamamızı ve uygulanmıyorsa, yeniden uygulamak için çalışmamızı bize farz kıldı. Bu sadece zulme bir tepki değildir, aksine Müslümanlar, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Risâlet’ine göre yaşamak ve dünyaya bu dinin güzelliğini göstermek zorundadır.

3) Batıdaki dava adamları için ne gibi fırsat ve meydan okumalar söz konusu?

Hayat, sorunlarla doludur, aslında buna şu şekilde de bakabiliriz, bunlar dava taşıyıcıları için birer fırsatlardır. İslam, sadece Asyalılara, Afrikalılara veya Araplara hatta sadece Müslümanlara da gelmedi, bilakis İslam, bir yaşam biçimidir, insan hayatını düzenlemek için gelmiş bir ideolojidir. Sorunları, inanç, etnik köken ve rengine bakmaksızın insan sorunları olarak görür. Müslüman ya da değil, İngiltere’de sıradan insanlara politik bir futbol topu gibi davranılıyor. İşlerin nasıl yürütüldüğünün hiçbir önemi yok. Brexit bunun için bir örnektir. Ayrılık yasaları ve zamanlaması hakkında büyük tartışmalar yaşanırken, belirsizlik nedeniyle sıradan insanlar çok acı çekiyor. Ve referandum sırasında dirilen milliyetçi duygular yüzünden nefret suçlarının arttığını görüyoruz. Bu üzücü durum, İslam için altın bir fırsattır, bugün bütün insanların ilgisini çekecek şekilde farklı bir yaşam biçimi olarak sunulabilir.

4) İngilterede Hilafeti kurmak için çalıştığınızı mı söylüyorsunuz?

Hayır, biz Hilafetin kurulması için tek uygun toprakların İslam ülkeleri olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla partinin bütün çalışması, bu ülkelere odaklanmıştır. Bunu partinin neşriyatında açıkça görmek mümkün, ayrıca o ülkelerde yaptığı çalışmalarından da bellidir. İslam ülkeleri dışında yaşamamız, bizim İslami yaşam biçimini yeniden canlandırmanın bir parçası olma farziyetinden muaf olduğumuz anlamına gelmez. 

5) Öyleyse İngilterede amacınız nedir?

Biz burada partinin İslam ülkelerindeki çalışmasına yardımcı olmak için çalışıyoruz. Bu yüzden doğal olarak bütün vicdanlı insanları bu onurlu çalışmaya katılmaları için teşvik ediyoruz. Hizb-ut Tahrir, İngiltere’deki entelektüel bir çalışma yürütüyor. Müslüman ve Gayrimüslime gerçek İslam’ı açıklıyor. Herkesi, bu dünyada nasıl bir hayat sürmesi gerektiği konusunda bilgi sahibi yapıyor. Biz, İslam’ı bir yaşam biçimi olarak sunuyoruz. Hilafet de bunun bir parçasıdır, hatta Hilafet siyasi otoritedir. Bugün bütün dünyanın mustarip olduğu laik kapitalist hegemonya için en uygun alternatiftir. Batı hükümetleri, ana akım medya ve bu kapitalist dünya düzeninde çıkarı olan çevreler, Hilafeti tıpkı IŞİD veya teolojik bir devlet gibi öcü olarak betimlemeye çalışıyorlar. Ancak açık olalım, kurulacak Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti, öyle Batılıların betimlediği gibi değil, aksine dünyaya kurtuluş mesajını taşıyan seçkin bir devlet olacaktır.

Biz, yaptığımız entelektüel mücadele ile laiklik ve onun zulmüne karşı insanlara liderlik etmeyi amaçlıyoruz. Tüm insanlık için İslam’ın elçileri olmak amacıyla Müslüman toplulukları hazırlıyoruz. Bu nedenle göreceksiniz ki çoğunlukla çalışmalarımız, gerçek İslam ve Hilafet ile bu ikisinin dünyada sıradan insanlar için neler yapabileceğini açıklamak merkezlidir. Öyle ki Hilafet, tüm insanların boyun eğeceği bir devlet haline gelecektir. Biz, insanları İslam’ı gerçek bir alternatif yaşam biçimi olarak görmeye ve bunu kendileri için seçmeye çağırıyoruz.

Samimi akademisyen veya profesör, Hilafet konusunda Müslümanlar ile diyaloğa geçmek istediğinde, yergi riskiyle karşılaşıyor ve aşırılık ile aynı platformu paylaşan biri olarak yaftalanıyor. Bu nedenle bizim buradaki işimiz, İslami yaşam tarzına iftira atanların iftirasını çürütmek ve bunu yapanlara entelektüel yolla meydan okuyarak Müslümanlara aktif şekilde liderlik etmektir.

6) İslamın ve Müslümanların Batı dünyasında artan nüfuzlarını görüyor musunuz?

Kuşkusuz. Batı dünyasında Müslümanların sayısı önemli ölçüde artmıştır ve sayı artışı ile birlikte İslami uyanıklık da artmıştır. Başka ne bekleyebiliriz ki? Özellikle de egemen laik düşüncenin, zulüm, yıkım, sefalet, ekonomik belirsizlik ve daha nice felaketlere neden olmuşsa. Kapitalizm, insanlığın yaşam mutluluğunu yok etmiştir. Böyle kötü sicile sahip bir düşüncenin, insan problemlerinin çözümüne uygun olduğunu iddia etmek, bırakın çözüm için sızlanmayı, ahmaklıktır.

İslam, bütün insanlık için gelmiş ve nasıl yaşamamız gerektiği ile ilgili çözümler getirmiş bir Risalet’tir ve bencil çıkarlara ve dolambaçlı tavizlere dayalı laik inancın aksine sağlam bir temel üzerine kuruludur. Ama biz, inancımıza zorla ve zoraki insanları ikna etmek için çalışan sömürgeciler gibi değiliz. Tersine biz, insanları bir düşünceye çağırıyoruz. Eğer bu fikir hoşlarına giderse, o zaman doğal olarak hayatlarını ona göre düzenleyeceklerdir.

Biz, neredeyse bütün insanlığın gerçeklere duyarsız kalamayacağına, ortak adalet değerlerine sahip olduğuna ve zulmü reddettiğine inanıyoruz. Ancak her zaman kendi maddi kazancı uğruna başkalarını sömürme arzusunda olan küçük bir azınlık da olacaktır. Bu bir avuç grup, İslami yaşam biçiminin güzelliğine tanık olmak ve anlamak için, tıpkı yaratıcının verdiği gibi insanlığa adil bir şans verilmesinden korkuyor. Zira diğer insanlar zifiri karanlığı terk edip aydınlığa çıktıklarında bu bir avuç elitin iktidarı yok olup gidecektir. İşte bu bir avuç elit, aktif olarak İslam’ın imajını deforme etmekte ve insanları laiklik gerçeğinden saptırmaktadır. Bu yüzden biz, işimizin bunları ve sapkınlıklarını deşifre etmek olduğuna inanıyoruz. Bırakın insanlar, hangi inanca inanacakları ve hangi hayatı seçeceklerine dair özgürce seçim yapsınlar.

Tarih tekrar tekrar göstermiştir ki eğer gerçekten insanlara pratikte İslam’ın adaletini tanıma fırsatı verilse, kesinlikle cazibesine kapılacak, hem kendileri hem de kendilerinden sonraki nesiller için İslam’ı benimseyeceklerdir.

7) İngilteredeki sıradan insanlar ve Müslüman topluluklar için ortak mesajınız nedir?

Mesajımız, şudur ki hepimiz bugün kanımızı emen ve gerçek seçim yapmamıza mani olan bir sistemin kurbanıyız. Grenfell, Brexit, NHS, Eğitim, vergiler, dış politikalar ve benzerleri, kapitalist yaşam biçiminin zalimlik ve insan dışılığını, İslam’ın alternatif bir vizyon olduğunu ve insanlığın hayatını yücelten ayrıntılı çözümler sunduğunu gösteren örneklerdir. Biz, bütün insanların İslam’ın dünyaya neler sunabileceğini anlamalarını ve duymalarını istiyoruz.

Burada Müslüman topluluklar için ek bir mesajımız var:

Laik değerlere boyun eğdirmek ve kabul ettirmek için size yapılan onca baskılara rağmen İslam inancına sımsıkı sarılmanız, gurur duyulacak bir şeydir ve bu yüzden sizi takdir ediyoruz. Sizin gibi sırf Müslüman oldukları için sömürgecilerin hedefi haline gelen Myanmar, Irak, Pakistan, Keşmir, Filistin, Yemen ve Suriye’deki kardeşlerinizin zulmüne tanık olmak, kolay bir şey değil ve sabır gerektiriyor. Sabrettiniz de ve Allah’ın yardımıyla sabretmeye de devam edeceksiniz, size olan inancımız tam.

İnsanlığı laik kapitalist sistemin zifiri karanlıklarından kurtaracak anahtara sahip olduğunuzu itiraf etmenin zamanı gelmiştir. Elbette bu anahtar da İslami yaşam biçimidir, yeter ki insanlık ideolojisi olarak lanse edilsin. Siz, İngilizler için İslami yaşam biçiminin elçilerisiniz. O yüzden şimdi fikri mücadele ile daveti taşımanın tam zamanıdır. Ancak o zaman tüm dünya, nasıl gece ile gündüz arasında ayrım yapabiliyorsa, batıl ile hak arasında da ayrım yapabilir. 

Yahya Nisbet
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya 
Medya Temsilcisi

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER