حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
No: u0130Su2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201301 |
H. 24 Rabi-ul Evve 1436 M. Perşembe, 15 Ocak 2015 |
Basın Açıklaması Yükselen İslamofobi ve Siyasi İkiyüzlülük
14 Ocak 2014 tarihinde TV2 kanalını izleyenler bilirler, Müslüman bir kadın, sıradan Danimarkalıların Facebook'ta Müslümanlara yönelik tehditler içeren 100 mesaj toplayıp polise getirdiklerini bildirdi. O Müslüman kadın, sadece bir hafta içinde cami ve Müslümanlara yönelik roket saldırıları ve toplu katliamlar içeren buna benzer 100 örnek topladı.
Maalesef sosyal medya, Gayrimüslim Danimarkalıların yorumları dolup taştı. Bu nedenle biri ihbarın neden Müslüman kadından geldiğini, yetkililerin neden erken davranıp araştırma yapmadıklarını merak edebilir. Oysa polis ve istihbarat teşkilatının [PET], sosyal medyayı takip ettiği biliniyor. Yeri geldiğinde bu kurumlar tarafından önemsiz yorumlar, hatta IRC işaretleri yüzünden Müslümanlar hakkında soruşturma açıldığı bilinen bir gerçektir.
Bu olaya yönelik Danimarkalı politikacıların reaksiyonları gürültü ve tantanadan öteye geçmedi. Ama söz konusu Müslümanlar olunca, genellikle sesleri Christiansborg'dan [parlamentodan] duyulur. Politikacılar, yapılan eleştirileri savuşturmak için de "tehditler kimi hedef alırsa alsın kınanmalıdır" gibi çok genel terimlerle işi geçiştirdiler. Artan İslamofobi'den ve bugün Danimarka'da normal hale gelen yaygın nefret söyleminden hiç şüphe yok ki Danimarkalı politikacıların büyük sorumluluğu vardır. Bugün Müslümanlara yönelik saldırılar gitgide artıyor. Sadece sosyal medyada değil, aynı zamanda kalabalık yerlerde de hem de güpegündüz fiziksel saldırılara maruz kalıyorlar.
Danimarka'daki İslamofobik atmosfer, Danimarkalı politikacıların ürünüdür. On yıldır siyasiler, medya tarafından pohpohlanan yayınlarla, "uzmanlar" tarafından da desteklenen nefret dolu söylemleriyle İslam'ın ve Müslümanların imajını karalamaya çalıştılar. Ve doğal olarak bunun da genel tartışmalardaki ses tonuna etkisi oluyor. Bu yüzden ikiyüzlülük daha çok bu politikacıların bu eylemlerdeki sorumluluklarını kabul etmediklerinde açığa çıkıyor.
Müslümanlar, binlerce cana mal olan saldırgan dış politikayı eleştirdiklerinde ya da zorla laiklik ve özgürlük değerlerini Müslümanlara kabul ettirmeye çalışan entegrasyon politikasını tenkit ettiklerinde, o zaman suçlu kabul edilip, hem politik hem de hukuki açıdan savaşa maruz kalıyorlar. Politikacılar, sonsuz "ifade özgürlüğü" ile iftihar ediyorlar. Ama bir cami imamı Irak'ta İslam Devleti istediğini söylediğinde, hemen Meclis'te acil bir toplantı düzenleyerek caminin kapatılmasını istiyorlar!
Oysa ifade özgürlüğü pamuk ipliğine bağlı bir efsanesidir. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e yönelik hakaret ve alay kültürü, bir kez daha bu "özgürlüğün" nihai sembolü haline geliyor. Şimdi seçimler arifesinde her zamanki gibi politikacıların adeta birbirleri ile rekabet edercesine İslam karşıtı söylemlerini tırmandıklarını göreceğiz. Sonra kalkıyorlar bir de Müslümanları toplumu parçalamakla suçluyorlar.
Hizb-ut Tahrir / İskandinavya olarak biz, Danimarkalı politikacılara açıkça şunu söylemek isteriz ki Müslümanları boyunduruk altına almakta asla başarılı olamayacaksınız. Zira Müslüman topluluklar, azınlık olarak görüldüğü ülkelerde benzer saldırılara hatta daha da kötülerine maruz kaldılar. Ama her zaman İslami kimliklerine daha da sımsıkı sarılarak bu tür saldırılara yanıt verdiler.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Danimarka Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+45) 50 59 90 66 www.hizb-ut-tahrir.dk |
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk |