Bir kaç gün önce Zanzibar Seçim Komisyonu [ZEC], 20 Mart 2016’da 28 Ekim 2015 tarihinde yapılan seçimlerin tekrarlanacağını duyurdu. Toplumsal Birleşik Cephesi Partisi [CUF], bu seçimleri kazandıklarına dair başkanlık aday istatistikleri yayımladı. Şaşırtıcı bir şekilde Seçim Komisyonu Başkanı, seçimlerin iptal edildiğini açıkladı. Oysa yerel ve uluslararası gözlemciler, özgür ve adil bir seçim yapıldığını söylemişlerdi. Bu seçimler, 1995 yılında çok partili sisteme geçilmesinden bu yana dördüncü seçimlerdir.

Tüm seçimlerde kaos ve özellikle Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik çeşitli suçlamalara tanık olduk. Neredeyse tüm seçimlerde, Toplumsal Birleşik Cephesi Partisi zaferini ilan etti. Ama daha sonra iktidar partisi Chama Cha Mapinduzi’nin [CCM] başkan adayının seçimleri kazandığı açıklanmıştı. 

Seçimlerin ardından Hizb-ut Tahrir / Doğu Afrika, her zaman yaptığı Zanzibar Müslümanları ve diğer tüm halka şunları hatırlatmıştı:

1- Çok partili sistem, Batı tarafından ülkemiz çıkarları için değil kendi çıkarları için ortaya atılmıştır. Birçok kişi, hayal kırıklığına uğramış, umutlar yıkılmış, zaman kaybı olmuş ve çabalar boşa gitmiştir. Hatta değişim ruhu dahi ölmüştür. Batı, insanların bıktığını ve tek partili sistemin vicdansızlığı nedeniyle hoşnutsuzlukların arttığını görünce, rejimin çehresini değiştirmek için çok partili sistem komplosuna başvurmuştur. Bunun yanı sıra SSCB’nin küresel boyutta çöküşü ve Amerika’nın da uluslararası arenada tek süper güç olarak boy göstermesiyle değişen küresel siyasi olaylar yeni düzenlemeleri tetiklemiştir.

2- Demokratik seçimler, İslam’a göre caiz değildir. Aynı zamanda söz konusu seçimler bir lideri azledemez ya da atayamaz. Böyle bir yetki ve salahiyeti yoktur. Aksine seçimler, göz boyamak, vatandaşları aldatmak, çatlaklara neden olmak, insanlar arasındaki ahengi bozmak ve sorunların gerçek çözümünü düşünmekten akılları bertaraf etmek için kullanılıyor. Büyük devletler, kamu kaynaklarını yağmalamak ve stoklamak için yeni sömürgeciliği istismar ediyorlar. Vatandaşlar ise bilmeden onların ülke yararına çok önemli siyasi kararlar aldıklarını düşünüyorlar.

3- Doğu Afrika’daki demokrat partiler, büyük devletlerin ajanlarıdır. Büyük devletlerin çıkarlarını korumak için bazı partilere iktidar rolü verilir. Diğer partiler ise demokratik sürecin devamı ettiğini göstermek ve vatandaşları dolandırmak için bir yöntemdir. CCM, demokrasi diye bir şeyin olmadığını çok biliyor! Buna rağmen çok partili sistemin bekçileri gibi davranıyor. CUF dâhil sözde muhalefet partileri, iktidara gelmek için büyük devletlerin onayı gerektiğini biliyorlar. Hatta muhalefet partilerinin bile yeterli oy almaları için büyük devletlerin izni gerekiyor. Buna göre diyebiliriz ki iktidar ve sözde muhalefet partileri, vatandaşları kandırıyorlar. Sırf kendi çıkarları için vatandaşlara aşağılık yaratık muamelesi yapıyorlar.

4- Batılı devletler, demokrasiyi yerleştirmek için çalışmıyor, çünkü demokrasi diye bir şey yok. Ayrıca söz konusu devletler, adaletli bir şekilde de yönetemezler, çünkü sadece kendi çıkarlarını korumak için vardırlar. Bu yüzden ister çok oy alsın ister almasın, isterse hiç oyu olmasın kendi çıkarlarını korumak için her zaman kendilerine sadık ajanı liderliğe getirirler.

5- Demokrasi ve diktatörlük aynı madalyonun iki yüzüdür. Her ikisinde de anayasa ve yasalar yapılır ve bunlar insan tarafından uygulanır. İnsan ise çıkar merkezlidir. Helal ve haram veya Allah Subhânehu ve Teâlâ korkusu odaklı değil. Bu nedenle kendi anayasalarını bile göz ardı etmek ve yasaları eğip bükmek yaygın bir uygulamadır. Tek söz konusu olan, çıkardır. Nitekim biz bunu Zanzibar’da iptal edilen son seçimlerde açıkça gördük. Kaldı ki anayasa ve yasalar sınırlı insan zihninin bir ürünüdür. 

6- Biz, Zanzibar Müslümanları şunu hatırlatıyor ve naçizane yalvarıyoruz; Batılı devletler, sizin kanınızı emmek için ortam hazırlıyorlar. 1964 ve 2001 yıllarında gaddarca bunu yaptılar. O zaman en çok sıradan vatandaşlar etkilenmişti. Buna rağmen yine de hiçbir şey olmamış gibi CUF ve CCM rahatça koltuklarında oturacaklar ve ganimeti aralarında üleşeceklerdir. Çünkü her iki partinin de efendisi Amerika’dır.

Özetlemek gerekirse Hizb-ut Tahrir / Doğu Afrika, usanmadan, yılmadan siz Müslümanlara tekrar tekrar şu çağrıyı yapacaktır: Uğrunda çaba sarf ettiğiniz köhne demokratik sistemin derin uykudan uyanın artık. Demokrasi yüzünden siz ve dünyanın geri kalanı akla hayale gelmeyen felaket, rezalet ve fecaat içinde debelenmektedir. Size soruyoruz; İslam ideolojisini yaymak için Hizb-ut Tahrir’e katılma zamanı daha gelmedi mi? İslam, yaratıcı tarafından indirilenleri Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinde uygulamak için tek doğru ve adil ideolojidir. Yahut demokratik sistemin caiz olmadığını kanıtlamak için daha ne gibi delillere ihtiyacınız var? Vicdanlarınıza sorun ve tefekkür edin. Saltanat dönemini ve 1963 yılında bağımsızlık sonrası çok partili dönemi hatırlıyor musunuz? 1964 devriminden sonra tek partili döneme ve daha sonra da tekrar çok partili düzene geçilmedi mi? Yolculuğun sona erdiğini fark etmiyor musunuz? Bu ardışık fiyaskolardan sonra son seçimin Allah Subhânehu ve Teâlâ olmasını istemez misiniz? Haydi, uyanın ve bir karar verin. Fırsat kaçıp gitmeden önce bu fırsattan yararlanın!