Hoş geldin ya Ramazan, hoş geldin ya Ramazan. Yakında Ramazan ayına kavuşacağız. Bu mübarek ayda öyle bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ bu ayda orucu farz kıldı ve teravih namazını Ramazan gecelerinin ibadeti olarak belirledi.

Allah Subhânehu ve Teâlâ bu ayın başını rahmet, ortasını mağfiret ve sonunu da cehennem ateşinden kurtuluş kıldı. Kim bu aya iman ederek geceleri ibadetle geçirirse, Allah Subhânehu ve Teâlâ o kimsenin günahlarını bağışlar ve onu cehennem ateşinden azat eyler.

Ramazan, özveri ve murakabe ayıdır. Ramazan ayı boyunca tüm Müslümanlar, aç ve susuz kalırlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya itaat etmek için oruçlarını bozacak amellerden kaçınarak kendilerini terbiye ederler. Ramazan ayının en göze çarpan sonucu takvadır. Bireyler olarak bizlerde takva tezahürü, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın tüm emirlerini yerine getirmek ve O’nun yasaklarından kaçınmakla tezahür eder. Topluca takva tezahürü ise bütünüyle İslam Şeriatını Hilafet sistemi altında toplum ve devletin her kesiminde uygulayarak ortaya çıkar. Ramazan ayı boyunca kazanılan tüm sevaplar, Hilafetin uygulanması ile daha anlamlı hale getirilmelidir. Çünkü Şeriatı uygulamak, sadakat ve özverinin gerçek şeklidir.

Ramazan ayının gelişi vesilesiyle Hizb-ut Tahrir / Endonezya, Müslümanlara şu sıcak mesajları iletmek ister:

1- Müslümanlar, iman ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın rızasını elde etmeye dayalı olarak içtenlik ve tüm samimiyetle Ramazan orucunu tutmalı, orucun nihai sonucuna yani takva ve dindarlığa ulaşmak için çalışmalıdır. Ayrıca Müslümanlar, iman ve Şeriata olan bağlılıklarını güçlendirecek faaliyetlerde bulunmakla yükümlüdür.

2- Dahası Müslümanlar, Şeriatı desteklemek ve İslam dünyasında Hilafeti yeniden ihya etmek için daha aktif ve akıllıca hareket etmelidir. Şeriatı kapsamlı bir şekilde uygulayan Hilafetin yeniden ihyası ile İslami hayat yeniden başlayacak, Müslümanların onur ve haysiyeti güvence altında olacak ve âlemlere rahmet yayılacaktır.

3- Öte yandan itaatsizliğin sembolü çeşitli eğlence mekânları dâhil her türlü kötülüğe son verilmelidir. Yolsuzluk, rüşvet, zina, zulüm gibi ahlaksız eylemler ve Allah’ın Şeriatı olarak özetlenebilecek O’nun emir ve yasaklarını görmezden gelen tüm davranışlar, sona ermelidir. Ahlaksızlıktan geri durmak sadece Ramazan’da değil, aynı zamanda Ramazan’dan sonra da devam etmelidir. Bu nedenle çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede kötü amel ve mekânlar hiç mevcut olmamalıdır.