Pazartesi akşamı Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, 2016/19 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası ve yasadaki değişikliklere ilişkin yürürlüğün durdurulması hakkında bir kararname yayımladı. Kararname, maddeler ve yürürlüğe giriş tarih hakkında ulusal mutabakata varılması amacıyla ilgili tüm taraflar arasında diyaloğun devam etmesini öngörüyor.

Filistin yönetimi, zorla uygulanmasını protesto eden, iptalini isteyen, değişiklik yapılması görüşmelerini reddeden halk ve kabilelere karşı verdiği ölümüne mücadeleye rağmen Sosyal Güvenlik Yasasını yasalaştıramayınca böyle ucu açık ve esnek bir kararname yayınlamak zorunda kaldı.

Bu durum karşısında Hizb-ut Tahrir / Mübarek Toprak Filistin olarak biz, aşağıdaki hususları vurguluyoruz:

Birincisi: Yönetimin, Filistinlilerin talepleri karşısında dize gelmesi, değişim yapabileceklerinin ve rejimleri çıkarılan yasalardan bile geri adım atmaya zorlayabileceklerinin kanıtıdır. Ayrıca bu, kararlılık ve direnç gösterdikleri takdirde hedeflerine ulaşabileceklerinin göstergesidir.

İkincisi: Başkanlık kararnamesinin ucu açıktır ve bu haksız yasanın ileride yürürlüğe girmesine kapı aralıyor. Bu durum, yönetim ve liderlerinin Filistin halkına karşı kurduğu komplonun devam ettiğinin bir göstergesidir. Yönetim, yasayı tamamen iptal etmek, ülke ve halka verdiği zarardan vazgeçmek yerine halkın çıkarları veya acılarını hiçe sayarak ucu açık bir kararname tuzağı yayımlıyor.

Üçüncüsü: Filistin halkı, yönetim ve adamlarının tuzaklarına karşı teyakkuzda olmalıdır. Pusu kuranlara, protestolarını bertaraf etmek ve yasayı ileride yürürlüğe sokmak isteyenlere karşı olabildiğince dikkatli olmalıdır.

Dördüncüsü: İnsanların siyasal hayatın akışını etkileyebilecekleri duygusu, geçim kaynaklarına zarar veren bir sorundan ötürü harekete geçmeleri gibi dini ve ümmetin sorunlarını desteklemek için de onları harekete geçmeye sevk etmelidir. Kutsallarına, dinlerine ve kutsal topraklarına kumpas kuranlara karşı harekete geçmek daha evladır. Yeryüzünde Allah’ın dinini ikame etmek, Amerika ve ajanlarının suçlarına karşı çıkmak, mübarek topraklarda Yahudi varlığını perçinleyen teslimiyetçi projeler karşısında durmak, Müslümanların en önemli yükümlülüğüdür.

Beşincisi: Hizb-ut Tahrir olarak biz, devamlı insanların, haklarının ve haklı taleplerinin yanında olduğumuzu teyit ediyoruz ve kaygılarını paylaşmaya devam edeceğiz. Onlar bizden biz de onlardanız. Hizbin bu tutumuna karşılık bir mükâfat ve teşekkür beklentisi içerisinde olmadığını ümmet bilir. Bizim işimiz, Müslümanlara karşı kurulan tuzağı deşifre etmek, mübarek topraklardaki haklarını ispatlamak için çalışmak ve pusulayı ümmete rehberlik etmek için doğru yöne yönlendirmektir. Biz, işgalcilerin, sömürgecilerin ve uşakları ajan yöneticilerin boyunduruğundan kurtuluşunda ümmetin yanındayız. Ümmet, yeniden insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olacaktır. Kutsallarını geri alacak, izzet ve ihtişam içinde onurlu bir hayat sürecektir.